Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) ile Yargıçlar Sendikası, Türkiye Barolar Birliği ve diğer demokratik kitle örgütlerini hukuku üstün kılma adına birlikte eylem planlaması yapmak için çağrıda bulundu. YARSAV ve Yargıçlar Sendikası tarafından yapılan yazılı açıklamada araç olmayı, bağlı ya da yandaş olmayı reddeden yargının yargılandığı bir ülkede hiçbir yurttaşın hukuk güvencesinden söz edilemez olduğuna vurgu yapıldı.

YARSAV ve Yargıçlar Sendikası son günlerde yargıda yaşanan olaylar nedeniyle yazılı açıklama yaptı. Anayasal esaslara dayalı Türkiye Cumhuriyeti’nin ve devlet sisteminin çökertildiğini ve devletin tüm kurum ve kurallarıyla iflas ettiğinin bir sürecin yaşandığının belirtildiği açıklamada, “Görev ve yetkilerini Anayasa’dan alan tüm erkler; yürütme organının tepesine önce demokratik ve anayasal yollardan seçilerek gelmiş ancak şu an itibarıyla, yasama, yürütme ve yargı ile temsil olunan milli egemenliği mutlak biçimde kendisinde topladığı vehmi ile hareket eden siyasal kadro tarafından askıya alınmıştır. Ülkemizde son dönemde yaşananlar; rüşvet-hırsızlık-yolsuzluk-savaş suçu zanlılarının, tarihte örneği az görülen bir gözükaralıkla, hukuku adalet sarayından dağa kaldırma gayret ve telaşıdır. Bugün alenen ve herkesin gözüne sokarcasına, adeta bir güç gösterisi şeklinde, siyasal iktidar yargıya müdahale eşiğini çoktan gerilerde bırakarak uluslararası arenada kulaklarımızı kızartacak bir külhanilik ile ‘yargıya çökme’nin çabasına düşmüştür.” ifadelerini yer verildi.

“YANDAŞ OLMAYI REDDEDEN YARGININ YARGILANDIĞI BİR ÜLKEDE HİÇBİR YURTTAŞIN HUKUK GÜVENCESİNDEN SÖZ EDİLEMEZ”

HSYK eliyle yargıç ve savcıların sindirildiğini belirten YARSAV ve Yargıçlar Sendikası, “Hukuksuzluklara karşı yüksek sesle haykırmaya devam eden avukatlar ise, adliyede aramalarla, tartaklanmalarla, soruşturmalarla susturulmaya çalışılmaktadır. Son dönemde sürgünler, disiplin cezaları, adliyelerde tartaklanma, yaka paça dışarıya atılma, hatta sokakta, büroda, lojmanda, adliyede ölümlü saldırılarla birlikte anılan yargı mensupları için tutuklanmalar da gündelik yaşamlarının bir parçasına dönüşmüştür. Tutuklanma, egemenlerin istemediği kararları veren tüm yargı mensuplarını bekleyen yazgı olarak zihinlere işlenmiştir. Yargıçların, avukatların yani kısaca araç olmayı, bağlı ya da yandaş olmayı reddeden yargının yargılandığı bir ülkede ise hiçbir yurttaşın hukuk güvencesinden söz edilemez.” değerlendirmesinde bulunuldu.

YARSAV ve Yargıçlar Sendikası açıklamasında şunlara yer verildi; “Şimdiye kadar, muktedirin ya da mağdurun kim olduğuna bakmaksızın, her türlü baskıya, tehdide rağmen hukuksuzluklara karşı durduğumuz gibi, şimdi de tarafların kimliğinden bağımsız yalnızca hukuku ve bağımsız yargıyı savunuyoruz. Kişiye, aileye ve zümreye özel fetvalardan yararlanma şansı olmayan, olmasını da 21. yüzyılda bir uygarlık iflası olarak görmesi gereken toplumun da, sığınacağı son çatı olan laik yargı kurumunun elinden alınmasına rıza göstermeyeceği inancındayız. Bu konuda sessizlik ya da ikircikli bir tavrı affedilmez bir hata, karşı koyuşu ise tarihsel bir sorumluluk olarak görüyoruz. Gezi ruhunun sembolize ettiği, insan onurundan kaynaklanan değerlerin güvencesi olması gereken yargı, aynı anlamlı ve bir o kadar görkemli sahip çıkışı hak etmektedir.

Yargı örgütlerini, Türkiye Barolar Birliği’ni, baroları ve diğer demokratik kitle örgütlerini; hukukun nefessiz kaldığı bu atmosferde, modern demokrasilerde hukuka dayanmayan bir iktidarın hiçbir meşruiyeti olamayacağını hatırlatma ve hukuku üstün kılma adına, birlikte eylem planlaması yapmak üzere 12 Mayıs 2015 Salı günü saat 17.00’de Ankara Barosu Eğitim Merkezi’nde yapacağımız toplantıya davet ediyoruz.”