Büyük Birlik Partisi (BBP) Merkez Karar Yürütme Kurulu Üyesi Hüseyin Döngel, Koza İpek Grubu'na yönelik yapılan hukuksuzluğa tepki göstererek, “Hukuk devletinde yargılama olmadan ceza veriliyorsa, keyfilik özel mülkiyete kadar uzanmışsa sözün bittiği yerdeyiz.” dedi.

BBP Kayseri milletvekili adayı olan Hüseyin Döngel, Türkiye’nin sıkıntılı günlerden geçtiğini anlatarak, “Ülkemiz oldukça sıkıntılı bir süreç yaşarken iktidar sorunları çözmek yerine yeni sorunlar üretiyor. Yapılan her yanlış ülkeyi biraz daha demokrasiden, hukuktan, hak ve özgürlükten, can ve mal emniyetinden uzaklaştırıyor. Hukuk devletinde yargılama olmadan ceza kesilmez, bu Türk mahkemelerini yok saymaktır. Keyfilik özel mülkiyete kadar uzanmışsa artık sözün bittiği yerdeyiz demektir. Türkiye bu kadar hukuksuzluğu bir arada hiç yaşamadı, başka normal ülkelerde bu uygulamalar yaşanmış mıdır? Türk medya tarihinde muhalif basını tamamen susturma, el koyma girişimleri ilk kez yaşanıyor. Suç teşkili sayılmayacak birtakım suçlamalarla basına darbe yapılması medya tarihimizde bir ilktir. Bugün, Kanaltürk, Bugün TV ile İpek Medya'nın diğer yayın organlarına yapılan uygulamanın adı kayyum filan değildir, bu işin adını herkes doğru koymalı, bu bir gasptır. Kayyum atama şartları kanunda belli, hangi kayyum şartı var ki burada. Bu bir gasptır, el koymadır, kayyum teranedir. Bu el koyma hadisesi sadece İpek Medya'ya değil, aynı zamanda muhalif ve eleştirisel düşünceye de vurulan bir darbedir. Türkiye medya özgürlüğü sıralamasında dünyada 140. sıralarda yer almaktaysa biz hangi medya özgürlüğünden bahsediyoruz ve kime ne anlatabiliriz.” diye konuştu.

“Ne zamandan beri, ‘terör örgütüne destek, usulsüz işlem yapmak’ kayyum konusu oldu” diyen Hüseyin Döngel, şunları ifade etti: “Siz var diyorsunuz, holding yöneticileri yok diyor. Bunu çıkaracak yandaş medyanın özellikle reklam gelirleri müdürleri mi, yoksa yargı mıdır? Bu ülke, bu millet bunları hak etmiyor. Her şeyin seçime ve seçim sonuçlarına endekslenmiş bir Türkiye'yi dış dünya kaygıyla izliyor. İçerde kutuplaşmayı artırıyor. Seçim öncesi bu yapılanlar seçim güvenliğine de gölge düşürmüştür. Atılan kaygı verici, hukuksuz, siyasi talimatlarla yapılan uygulamalar ekonomiye de ciddi bir darbe vurmuştur.Ülkenin yaptırım güvenliğini yok etmiş, yabancı yatırımcıyı kaçırmış, döviz yükselmiş, Türk lirası ciddi ölçüde değer kaybetmiştir. Halkın alım gücü yüzde 50'lik devalüasyon neticesinde yüzde 50 azalmıştır, millet fakirleşmiştir. Buna kimin hakkı var. Herkes aklını başına almalı. Kendi geleceklerini ülkenin geleceğinin üstüne bir deli gömleği gibi giydirmeye kimsenin hakkı yok. Türkiye her alanda dış dünyanın nezdinde güvenilirliğini yitirdi. İnsan hak ve özgürlükler, medya özgürlüğü, hukukun işletilmesi konularında sık sık uyarılıyor. Devleti yönetenler asıl işlerine dönsünler, ülkenin sorunlarıyla uğraşsınlar, baskılamalarla, göz dağı vermekle bir yere gidilemez. Herkes yaptığının hesabını er geç verecektir.”

"ÜLKE FRENİ PATLAMIŞ TIRA DÖNDÜ"

Son yaşanan olaylardan sonra Türkiye'yi freni patlamış bir TIR'a benzeten BBP Kayseri milletvekili, sözlerini şöyle tamamladı: “Sayın Cumhurbaşkanı ve iktidar, bu antidemokratik ve hukuksuz uygulamalarla içeride ve dışarıda yalnızlaşıyor. Bu tür uygulamalar, bu milleti umutsuzluğa, işsizliğe, güvensizliğe, yoksulluğa sürüklüyor. Ortada bir suç varsa zaten bunu hukuk bulur ve gereğini yapar. Bu işlerin sonu gelmez, yarın öbür gün bu tür uygulamalar şimdi bu işleri yapanların başına da gelirse ne olacak? Herkes aklını başına almalı ve bu milleti kutuplaşmaya, güvensizliğe, kaosa sürüklemekten vazgeçmelidir.”