'Hırsızlık' iddiasıyla çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklanan sanık, duruşma salonundan çıkarken hakime hitaben, 'Allah belanı versin' dedi. Sözü, kendisine hakaret sayan hakim, sanık hakkında hakaret davası açtı. Mahkeme, sanığı 1 yıl hapse mahkum etti. Sanığın temyiz müracaatını değerlendiren Yargıtay 2. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin beraat yerine mahkumiyet kararı vermesini yasaya aykırı buldu. Yerel mahkemenin ilk kararında direnmesi üzerine devreye giren Yargıtay Ceza Genel Kurulu, sanığın, haksız bir şekilde tutuklandığına karar vererek, sorguyu yapan hakime; 'Allah belanı versin' şeklinde söylediği sözlerinin beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici ise de şikayetçi hakimin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun yasal unsurlarının gerçekleşmediğine hükmetti.

'Hırsızlık' yaptığı iddia edilen S.K., 6 Mart 2006 günü İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yakalandı. Emniyetteki işlemlerin tamamlanmasının ardından adliyeye sevkedilen şüpheli, tutuklanma istemiyle nöbetçi mahkemeye sevkedildi. Hakim Z. B. Ö., şüphelinin tutuklanmasına karar verdi. İddiaya göre; şüpheli S.K., duruşma salonundan çıkarken hakime hitaben 'Allah belanı versin' dedi. Hakim Z.B.Ö., şüpheli S.K. hakkında Küçükçekmece (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde 'Hakaret' davası açtı. Mahkeme, sanık S.K.'nın kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu kapsayan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/3-a, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetti.

Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararı sanık S.K. tarafından temyiz edildi. 20 Şubat 2013 günü kararını açıklayan Yargıtay 2. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin sanığın duruşmada müşteki hakime yönelik söylediği kabul edilen 'Allah belanı versin' sözünün beddua niteliğinde olup hakaret olarak nitelendirilmeyeceğini gözetmeden unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar vermesini yasaya aykırı buldu. 2. Ceza Dairesi'nin isabetsizliğinden bozulmasına karar vermesine rağmen ikinci kez dava dosyasını değerlendiren Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Mahkemesi, sanığın sarf ettiği sözlerin şahıslar arasında gerçekleşen bir tartışma veya uyuşmazlık sırasında sarf edilmesi halinde beddua olarak nitelendirilebileceği, ancak mağdurun suç tarihinde nöbetçi sulh ceza hakimi olarak görev yaptığına dikkat çekti. Karara üst mahkemece itiraz hakkı bulunan sanığın kendisi aleyhine verilen yargı kararına karşı 'Allah belanı versin, sen ne biçim hakimsin' şeklinde bağırmak suretiyle mağdur olan hakimin onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunduğuna hükmeden mahkeme, ilk kararında direndi.

Sanık tarafından temyiz edilen karar sonrası devreye giren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 'bozma' talebiyle dava dosyasını Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderdi. Dosyada son sözü söyleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, sanığın beraati yerine mahkumiyetine hükmeden Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin kararının bozulmasına oy çokluğu ile karar verdi. Kararda, sanığın ilk aşamada "Allah belanı versin" dediğini kabul ettiğini, temyiz dilekçesinde ise bu sözü görevli hakime değil, diğer şüpheli arkadaşına söylediğini savunduğu hatırlatıldı.

KARAR OY ÇOKLUĞU İLE ALINDI

Yargıtay Ceza Genel Kurul kararında şu ifadelere yer verildi: "Hırsızlık suçundan hakkında soruşturma başlatılan ve tutuklanması talebiyle hakim önüne çıkartılan sanığın, kendisinin haksız bir şekilde tutuklanmasına karar verildiğini düşünerek bunun sorumlusu olarak gördüğü sorguyu yapan hakime yönelttiği 'Allah belanı versin' şeklindeki ifade, beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici bir söz ise de, şikâyetçi hâkimin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir. Bu nedenle, yerel mahkemece sanığın beraatine hükmolunması gerektiği gözetilmeden, unsurları oluşmayan suçtan mahkûmiyet kararı verilmesi isabetsizdir. Bu itibarla; yerel mahkeme direnme hükmünün, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan altı genel kurul üyesi ise suçun unsurlarının oluşması nedeniyle direnme hükmünün onanması gerektiği yönünde görüş beyan etti. Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 1 Ekim 2013 tarihindeki direnme hükmünün, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir."