İzmir Üniversitesi Çocuk Gelişimi Programı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Neslihan Koçer, yarıyıl tatillerinin eğitim öğretim dönemi boyunca sabah erken kalkan, servise yetişme telaşı yaşayan, beslenmelerini kısıtlı zamanlara sığdıran öğrencileri yeniden öğrenmeye ve araştırmaya hazırlayan, enerjilerini tekrar kazanmaya yönelten zamanlar olduğunu söyledi. Yarıyıl tatilini değerlendirmek için ailelere önerilerde bulunan Koçer, “Doğadan gün geçtikçe uzaklaşan ve teknolojiye gittikçe bağımlı hale gelen çocuk ve gençlerin, doğaya dönme ve hayatı tanımaları açısından yarıyıl tatilleri iyi bir fırsattır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Doğadaki Son Çocuk” kitabının yazarı Richard Louv’un, “Şehirlerin ve çevrenin fiziksel yapısı ile kültürel tutumlar, farkında olmadan çocukların zihninde doğayı felaketlerle özdeşleştiriyor, doğanın sevinç duygusuyla ve dinlenmeyle olan ilişkisini yadsıyor. Bu nedenle çocukların fiziksel ve ruhsal duyuları köreliyor, deneyimlerimiz giderek fakirleşiyor.” saptamasını aktaran Koçer, Howard Gardner tarafından geliştirilen çoklu zekâ kullanımı yeteneği için mutlaka doğa ile biraraya gelinmesi gerektiğini vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Koçer sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaratıcılığı geliştirmesi, arkadaşlığı, işbirliğini, ekip çalışmasını öğretmesi, matematik ve fizik kurallarını gözlemleyebilmesi ve deney yapabilmesi için doğa, çocuklara sonsuz bir laboratuvar sunar. Okul bahçelerinin özelliklerinin yaratıcılığa etkileri üzerine yapılan araştırmalar ortaya koyuyor ki yeşil alanlar ile yapay oyun alanları karşılaştırıldığında, çocukların yeşil alanlarda daha yaratıcı oyun formlarına yöneldiği, doğal anaokulundaki çocukların daha dikkatli, bedenlerini kullanmada daha becerikli ve kendi oyunlarını yaratmaya önemli derecede daha yatkın oldukları, doğal ortamlarda çocukların odaklanma yeteneklerinin daha fazla olduğu da bulunmuştur.”

Ailelere, doğa ve çocuk ilişkisinin geliştirilmesi, çocukların yenilenmesi ve enerji depolaması açısından yarıyıl tatilinde doğayla başbaşa olunabilecek, keşif, gözlem, deney yapılabilecek birkaç öneride bulunan Neslihan Koçer, şunları aktardı: “Çocuklarınıza kendi çocukluğunuzdan, doğayla ilgili gittiğiniz bir gezideki neşeli anılardan başlayarak konuya giriş yapabilirsiniz. Sizin anıyı yaşadığınız yeri merak edecek ve görmek isteyecektir. Oraya tekrar gitme olasılığınız yoksa bile benzer bir ortama götürerek, merak duygusu ile doğa etkinliklerini sevdirmeye başlayabilirsiniz. Uzun yürüyüşlere çıkabileceğiniz doğa gezilerinde, '10 Hayvan Bulma' oyununu oynayabilirsiniz. Fırsat eğitimi için de uygun bir ortam olacaktır. Kuşlar, yüzen hayvanlar, memeliler, böcekler ve bitkiler gibi oyun konunuzu seçip bunları sınıflandırabilir, özellikleri hakkında konuşabilirsiniz. Hafızayı geliştirmeye yönelik olarak, geçtiğiniz yerlerdeki bazı bitki, ağaç ya da doğal oluşumları saptayarak, hangi yönde hangi tip oluşumların olduğunu anlatarak, hem yön bulma hem de hafızayı geliştirmeye yönelik bir etkinlik yapabilirsiniz. Çocuğunuzla beraber gideceğiniz yerin bir haritasını çıkararak, dönüşte bu harita üzerinde hangi hayvan ve bitki türlerine rastladığınız ve özellikleri konusunda konuşabilirsiniz. Kolay taşınabilir bir fotoğraf makinesi ile sadece bir hayvan türüne yönelik doğa fotoğrafçılığı yapabilirsiniz. Çektiğiniz fotoğrafları bir sunuya dönüştürerek, arkadaşları ile paylaşmasını sağlayarak arkadaşlık bağlarını da güçlendirebilirsiniz. Evde küçük bir sandık içerisine, yürüyüşlerde ya da gezilerinizde topladığınız yaprak, dal parçaları, çakıl taşı, tohum ya da kozalakları koyarak bir doğa sandığı oluşturup bunları daha sonraki etkinlikler sırasında kullanabilirsiniz. Çocuğunuzun çok sevdiği bir meyve ya da sebzenin nasıl yetiştiğini beraberce görmek için bir bahçeye gezi düzenleyebilir, hasada katılabilir ya da bir büyüğünden anlatmasını isteyebilirsiniz. Bahçenizde veya balkonunuzda kasalar içerisinde marul, soğan, patates ya da çilek yetiştirebilirsiniz.”