Yazar-avukat İrfan Sönmez, “Bu üslupla, bu kibirle, bu gururla bir ülke yönetilmez. Ülkede oluk oluk kan akarken bir kişinin egosunu tatmin etmek için seçime gidiyoruz.” dedi.

İrfan Sönmez, son dönemde artan terör olaylarına ilişkin değerlendirmeler yaptı. Hakkari ve Iğdır ile birlikte iki günde 30’dan fazla şehit verildiğini söyleyen Sönmez, PKK’nın 1990’lı yıllarda bile bu çapta eylemler yapamadığını ifade etti. 90’lı yıllardan günümüzdeki gelişmelerin biraz daha ağır olduğunu dile getiren Sönmez, “Üstelik bu defa bazı yerlerde halk gönüllü olarak canlı kalkan oluyor. Güvenlik güçlerinin işini zorlaştırıyor. Bunu sadece böyle bir psikolojik unsura bağlayarak izah etmek zor. Bilerek, isteyerek ülkeyi bu noktaya getirdiler. Belki seçim sonuçları farklı olsa ülke ikiye bölününceye kadar uyumaya ve uyutmaya devam edeceklerdi. Cumhurbaşkanı süreç boyunca silah stoklamışlar diyor. ‘Mış’lı konuşulduğu zaman aynı zaman da haberim yoktu demek isteniyor. Oysa hepsinin haberi vardı. Daha Oslo görüşmelerinde MİT'çi Afet Güneş, PKK'lılara şehirleri silahlarla doldurdunuz dememiş miydi? MİT'in bildiğini onun patronu olan dönemin başbakanı bilmez mi? Askerin, polisin bölgede ki yapılanma ve hazırlıklarla ilgili sayısız raporu var. Birçok gazeteci başta Gültekin Avcı hangi ilde kaç silah dağıtıldığını yazmadılar mı? Operasyon yapma yetkisi niçin askerden alınıp Valilere verildi, siyasi iktidardan habersiz kimse PKK ya dokunmasın diye. Üç yıl askere, polise görmeyin, görmezden gelin diye talimat verenler şimdi silah stoklanmış diyor. Kaldı ki PKK hiç bir şeyi gizli yapmadı, göstere göstere yaptı, iktidar da seyretti. Dökülen her damla kanın vebali ülkeyi bilerek isteyerek bu noktaya getirenlere aittir. Hala askerin operasyon yapabilmesi (ani karşılaşmalar hariç) valilerin iznine bağlı. Böyle terör mücadelesi olur mu?” diye konuştu.

Operasyon yetkisinin valilerde olmasının zaman kaybı olduğunu vurgulayan Sönmez, “Bu hantal yapı ve akıl dışı hiyerarşi ile terörle mücadele edilmez. Terör mücadelesi esneklik, çabukluk isteyen bir mücadele. Anlık tereddütler yüzlerce cana mal olabilir. Ayrıca vali operasyonun gerekli olup olmadığından ne anlar. Kararları valiler verecekse askeri akademiler, kurmaylık eğitimleri niçin var? Gerçek olan şu ki, PKK sürecin sağladığı rahat ortamdan istifade ederek harıl harıl devrimci halk savaşına hazırlanırken ülkeyi yönetenler horul horul yatmışlar. Ne bölgede ki istihbaratı derinleştirmişler ne de yeni konsepte göre kendilerini hazırlamışlar. Yeterli zırhlı aracı, helikopteri, heronu olmayan ama itibardan tasarruf etmemek için sarayı olan bir ülke. Yazık ki saraylarla vatan çocuklarının canı kurtarılmıyor.” dedi.

Dağlıca saldırısının olduğu gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın televizyon programında yaptığı değerlendirmeleri de hatırlatan Sönmez şunları kaydetti: “Dağlıca baskınından sonra televizyon ekranlarında Cumhurbaşkanı’nı görünce doğrusu umutlanmıştım. Bu matem havasına uygun bir dil, kucaklayıcı, öz eleştiri yapıcı bir üslup bekliyordum. Tam tersi oldu. Yine her şey 400 vekilde gelip düğümlendi, hele bazı karaktersiz şehit yakınları ifadesi tam bir akıl tutulmasıydı. Halbuki toplumun ateşini alacak uygun bir ortam çıkmıştı, balkon konuşması tarzında bir konuşma yapılabilir siyasi farklar bir yana bırakılarak teröre karşı bir kucaklaşma, kırgınlıkları unutma, safları sıklaştırma çağrısı yapılabilirdi. Yapılmadı, yeni kırgınlıklar, hayal kırıklıkları yaratıldı. Bu üslupla, bu kibirle, bu gururla bir ülke yönetilmez. Ülkede oluk oluk kan akarken bir kişinin egosunu tatmin etmek için seçime gidiyoruz. Felaketin büyüklüğünün hala farkında olmayan benlik davasından başka şeyi gözü görmeyenler var.
Aynı iman havzasından beslenenleri bir araya gelmeye zorlayan, hatta mecbur eden bir süreç yaşıyoruz.”