Balyoz davasında mahkemenin talebi üzerine hazırlanan son bilirkişi raporunda, daha önce hazırlanan ve aralarında çelişki bulunduğu iddia edilen raporlar arasında çelişki bulunmadığı belirtildi.

İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, bilirkişi heyetine CD ve harddisklerle birlikte daha önce hazırlanan bilirkişi raporlarını da göndermişti. Bu raporlar arasında çelişki bulunduğu iddiasının giderilmesini isteyen mahkeme sanıkların soruların da cevap verilmesini talep etmişti.

Yeni bilirkişi raporu mahkemeye ulaştı. Raporda daha önce hazırlanan 4 rapor arasında belirgin bir farklılık bulunmadığı kaydedildi. Bu raporların bazılarında dijital delillerde ‘sahtecilik’ ve ‘manipule’ yapıldığı iddia edildiği, bazısında ise dosyaların oluşturulma şeklinin ‘normal’ olarak değerlendirildiği hatırlatıldı. Son raporda önceki raporlar arasında yorum farkı bulunduğuna işaret edildi.

Önceki raporlarda en temel yorum farkının 5 nolu harddiskle ilgili olduğu anlatılan raporda bu raporlarda yer alan yorumlar hatırlatıldı. 28 Temmuz 2011 tarihli raporda ‘manipülatif’ değerlendirmesi yapıldığı, bu sonuca dosyaların üstverileri (zaman, kullanıcı adı gibi) ve içerikleri (askeri yazım usulleri, rütbeler ve görev yerleri gibi) ile söz konusu harddiski kullanan askerlerin ifadeleri ile varıldığı kaydedildi.

Avukatların Arsenal firmasından aldığı raporda bazı dosyaların 28 Temmuz 2009 tarihinden sonra tarihi geri alınmış bilgisayardan kopyalama yapıldığının belirtildiği ifade edildi. Firmanın bu nedenle harddiskteki verilerin bütünlüğünden şüphe duyduğunu belirttiği anlatıldı.

Uzman Tevfik Koray Peksayar’ın duruşmadaki beyanında dosyaların zararlı yazılımlar tarafından kopyalanabileceğini belirttiği ifade edildi.

20 Ocak 2014 tarihli TÜBİTAK raporunda da ‘kullanıcının veri alışverişi yaptığı bilgisayarlar arasında sistem tarihi güncel olmayan bilgisayarların bulunması muhtemeldir’ denildiği hatırlatıldı.

Raporda heyetin kendi değerlendirmesi yapıldı. Önceki raporlardaki ortak noktanın 5 nolu harddiskin 28 Temmuz 2009 tarihinden sonra başka bir kaynaktan dosya ve klasör kopyalandığı ve bu dosyaların tarihlerinin güncel olmadığının belirtilmesi olduğu anlatıldı. Raporda, “Heyetimiz de bu bulguları desteklemektedir. Ancak bu kopyalamanın normalliği konusunda raporlar arasında yorum farkları vardır.” denildi.

Son raporda, 5 nolu harddiskte 28 Temmuz 2009 tarihinde saat 11.09’da işletim sistemi devre dışı kaldıktan sonra bu harddiskin tarih ve saat ayarları güncel olmayan bir bir bilgisayara takılıyken 6 farklı tarihte (18.8.2004, 11.12.2005, 20.3.2007, 3.10.2009, 15.7.2009 ve 8.4.2004) görünecek şekilde 944 dosyanın bir başka kaynaktan kopyalandığının belirlendiği anlatıldı.

Dijital deliller üzerinde son kullanıcı, dokümanların oluşturulma tarihi, saati, kim tarafından hazırlandığı, işlem yapan son yazar bilgisi, son kayıt zamanı, son kayıt eden, şirket bilgisi, kaç kez işlem yapıldığını gösteren verilerde sonradan değişiklik yapılarak bu bilgilerde gerçeğe aykırı değişiklik yapılıp yapılamayacağı sorusuna da cevap verildi. Bu bilgilerin sonradan ücretli ya da ücretsiz yazılımlar yardımıyla ya da doğrudan dokümanı oluşturan yazılım üzerinden değiştirilebileceği ifade edildi. Ancak değişiklikler uygun şekilde yapıldıkları zaman değişiklik yapılıp yapılmadığının kesin olarak tespit edilemeyeceği vurgulandı. Raporda ayrıca bir bilgisayarın sistem zamanının istendiği gibi ayarlanabileceği ve bu şekilde gerçekle uyumlu olmayan üstverilere sahip dosyalar oluşturulabileceği hatırlatıldı. Dava konusu delillerdeki bazı belgelerin iki nedenin en az birinden dolayı gerçek zamanı yansıtmadığı aktarıldı. Raporda bu bilgiler ihtimalli olarak yer aldı.

Balyoz soruşturması 20 Ocak 2010 günü Taraf gazetesinde çıkan haber üzerine başlamıştı. Yeniden yargılama kararı üzerine ise İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama tekrar başladı.