Akdeniz Yörük Türkmen Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Kahramanmaraş Yörük Türkmen Derneği Genel Sekreteri Ali Aydın'ın Yaptığı Basın Açıklaması Şöyle: Çin yönetiminin, 60 yılı aşkın süredir Uygur Türkü Doğu Türkistan Halkına yönelik olarak sürdürmüş olduğu asimilasyon çalışmaları artarak devam etmektedir. Bugün Çin'in en batı noktasında yer alan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz özellikle son elli yıldır büyük baskı altında bulunmaktadır. Nüfusun çoğunluğunu Uygur Türkleri'nin oluşturduğu Doğu Türkistan'da, Çin'in hiçbir bölgesinde yaşanmayan boyutlarda zorluklarla dolu bir hayat sürülmektedir. 1965'ten sonraki katliamlarla birlikte, öldürülen Doğu Türkistanlı sayısı 35 milyon gibi inanılmaz bir rakamdır. İstila, tahakküm ve zorlamalar bölgeye sadece huzursuzluk, kargaşa, kin ve nefret getirmiştir. Bu tür yöntemlerle milletleri sömürme devri artık kapanmıştır. Dünyanın ihtiyacı olan şey barış, sevgi, yardımlaşma ve adalettir. Bugün gelinen noktada ise açıkça ve tüm dünyaca izlenen olaylarda 1965!den bu yana devam eden zülüm kanaatimizce etnik temizlik boyutuna varmaktadır. Son olarak geçtiğimiz haftalarda Guangdong eyaletinin Şavguan şehrinde 10.000 işçinin çalıştığı bir fabrikada, Çinli bir kadına tecavüz edildiği yönündeki asılsız haberle başlayan olaylarda, Uygur Türklerine saldıran Çinliler, 50 civarında Uygur Türkleri gencinin ölümü ile 150 civarının yaralanmasına sebep olmuş, tırmanan gerilim, saldırıya hükümetin seyirci kalarak destek vermesiyle doruk noktasına ulaşmıştır. Uygur Türkleri gençlerinin öldürüldüğü haberinin duyulmasıyla olaylar Doğu Türkistan'a sıçramış ve Urumçi'de öğrenciler protesto gösterilerine başlamışlardır. Uygur Türklerinin, kendilerine uygulanan baskıları, asimilasyon politikalarını ve son olayda Çin Hükümetin tavrını protesto etmek için başlatmış oldukları yürüyüşe karşı, Çin polisi tarafından hedef gözetilmeksizin rastgele ateş edilmesi, havadan bombalama yapılması ve kalabalıkların üzerine tankların sürülerek aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu en az 500'den fazla kişinin ölümüne ve binlerce kişinin yaralanmasına sebebiyet vermesi uluslararası kamuoyuna yansımıştır. Olaylar, Çin resmi yayın organları tarafından “adi bir olay neticesinde çıkan etnik sokak çatışmaları” olarak servis edilmeye çalışılsa da, bağımsız haber kaynaklarından alınan kısıtlı bilgiler, asimilasyon hedefli devlet politikası ile beslenen provokasyonun son noktada kolluk güçlerinin katliamına dönüştüğünü açıkça göstermektedir. Daha önce de Çin Hükümetinin soykırım halini alan uygulamaları, her yıl yüzlerce Doğu Türkistanlının yaşam hakkının ihlal ettiği, din ve vicdan hürriyetine, mülkiyet hakkına tecavüz ettiği, sosyal yaşama yönelik ciddi engellemelerde bulunduğu bilinmektedir. Ayrıca Uygur Türklerinin adil bir yargılama yapılmaksızın onlarca yıl gayri insani şartlarda cezaevlerinde yaşamaya zorlandıkları, birçok insanın işkenceyle yaşamını yitirdiği bilinmektedir. Bu olayların, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL'ün Çin'e yaptığı ziyarete denk gelmesi ve daha önce yine Türkiye Cumhuriyeti eski Başbakan Yardımcısı Devlet BAHÇELİ'nin Çin'e yaptığı ziyaret esnasında bu tür olayların vuku bulması, Çin Hükümetinin provokasyon amaçlı olarak bu olayları kışkırttığı izlenimi uyandırmaktadır. İnternet ve telefon haberleşmesi başta olmak üzere her türlü haberleşme araçlarına getirilen kısıtlamalarla Doğu Türkistan'da olan bitenle ilgili sağlıklı bilgiye ulaşılamamakta, yabancı basın yayın kuruluşları ve insan hakları örgütleri için çalışmalar yapan gözlemcilerin bölgeye girişinin engellenmesiyle olayların vahametinden daha da endişe duyulmaktadır. Çin Hükümeti son 5”“6 sene içerisinde asimilasyon politikalarına bir yenisini daha eklemiş, son olaylar da bu yüzden çıkmıştır. Çin Hükümeti, evlenme çağından önceki 15 ”“ 22 yaş arasındaki Uygur Türkleri genç kızlarını, Çin'in uzak bölgelerindeki fabrikalara, gece kulüplerine, barlara vb. yerlere “iş imkânı” sunma gerekçesiyle zorla göndermekte, bu kızları uzun süre sonra tekrar Doğu Türkistan'a göndererek toplumsal ve ahlaki yapıyı bozma gayretleri içerisine girmektedir. Son olayların patlak verdiği fabrikada çalışan 800 Uygur Türkü gencinin çoğunluğu, 20 yaş civarındaki Uygur Türkü genç kızlardır ve ailelerinden uzak, gayri insani şartlar altında yaşamaya zorlanmaktadırlar. Son olaydan sonra, Doğu Türkistan'dan çok uzak bölgelerde çalışmaya zorlanan 1 milyon civarındaki Uygur Türkleri genç kızların ve genç erkeklerin can güvenliği de kalmamıştır. Çin Yönetimi baskıcı politikalarından ve insan haklarına aykırı uygulamalarından ACİLEN vazgeçmeli, Uygur Türklerinin Doğu Türkistan'da ve Çin'in tüm bölgelerinde yaşam haklarına, din ve vicdan hürriyetlerine, mülkiyet haklarına tecavüzden vazgeçmelidir. Bu gelişmeye seyirci kalmak ve daha önce Avrupa'nın ortasında -sözde Medeniyet beşiğinde -soykırıma uğrayan Bosnalı Müslüman Kardeşlerimiz, Bulgaristan'da siyasal ve sosyal haklarından mahrum kalan soydaşlarımız,hala durmayan ve kanayan yara Filistin Halkının gördüğü vahşet,Rusya topraklarında soykırıma uğrayan Çeçen kandaşlarımız ve son olarak da Gökbayrağımızın bekçileri Uygur Türkleri yani Doğu Türkistanli Öz kardeşlerimizin yaşadığı katliamı unutmak ve unutturmak mümkün değildir. Birleşmiş Milletler, Türkiye Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm birimleri, Çin Yönetimine uluslararası kamu vicdanını yaralayan gayri insani politikalarını sonlandırıncaya kadar diplomatik, ekonomik ve siyasal ambargo uygulanması konularında gereğini yapmaya davet ederken, konunun takipçisi olacağımızı belirtiriz. Ruhu islamiyet,bedeni Türk olan ve bütün dünya çoğrafyasında yaşayan kardeşlerimize sesleniyoruz: TÜRK'ün TÜRKTEN başka dostu yoktur. Titreyip kendimize gelme vaktidir!! Bugün Doğu Türkistan'da evvelinde tüm dünya çoğrafyasında Şehit olan kardeşlerimiz Allahtan Rahmet Diliyoruz. ERMENİ OLANLARA ”¦. İNAT TÜRKÜZ , UYGURUZ, DOĞU TÜRKİSTANLIYIZ”¦