Aylık yayımladıkları medya raporları ile dikkat çeken Özgürlük İçin Basın Projesi’nin Koordinatörü Yusuf Kanlı, Türk medyasındaki ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ anlayışına tepki gösterdi. “Türkiye’de insan hakları dediğimiz zaman sağcı olanlar sol gözünü, solcu olanlar da sağ gözünü kapatıyor” diyen Kanlı, “İlla kalkıp da kalemşör olmayalım. Kendimizi kullandırtmayalım. Bütün mesele bu.” şeklinde konuştu. Hazırladıkları raporları medyanın yayımlamaktan korktuğunu kaydeden Kanlı, “Korkuyorlar çünkü Hürriyet’in başına gelenler ortada. Zaman’ın başına gelenler ortada. Can yakıcı işler yaptığınız zaman cezalar geliyor." ifadesini kullandı.

Avrupa Birliği’nin (AB) desteği ile hayata geçirilen Özgürlük İçin Basın Projesi, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü konusundaki son durumu özetleyen aylık, üç aylık ve yıllık raporlar hazırlıyor. Gazeteciler Cemiyeti bünyesinde faaliyet gösteren projenin başındaki isim Yusuf Kanlı, Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) Türk medyasının içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. Kanlı, yayımladıkları aylık basın raporları ile ‘Türk medyasının röntgenini’ çektiklerini ancak raporlarının medyada daha geniş yer bulmasını beklerken yeterince yer görmediğinden muzdarip. Kanlı, “Bizim medya sektörü maalesef kendi sorunlarını ortaya koyduğumuz, kendi durumunun ne kadar vahim olduğunu sergilediğimiz bu raporları yayımlamaktan korkuyor.” dedi.

Medyada var olan ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ anlayışına tepki gösteren Kanlı, “Bilhassa Türkiye’de insan hakları dediğimiz zaman sağcı olanlar sol gözünü kapatıyor; solcu olanlar sağ gözünü kapatıyor. Bugün istibdat devri var. Projemiz yüzünden Cemiyet’in fonlama imkanlarını ortadan kaldırdılar. Cemiyet’in gazetesi var; 24 Saat. 1 milyon 50 bin TL ceza geldi. Neden? Bizi susturmak için. Yani, can yakıcı işler yaptığınız zaman cezalar geliyor. Kalkıp da biz bağırıp çağırmadık.” şeklinde konuştu.

‘HER İNSANIN KANI AYNI OLDUĞU GİBİ HAKLARI DA AYNIDIR’

Kanlı, başından beri korumaya çalıştıkları ana ilkeyi şu şekilde tarif etti: “Bilhassa Türkiye’de insan hakları dediğimiz zaman sağcı olanlar sol gözünü kapatıyor; solcu olanlar sağ gözünü kapatıyor. Halbuki insanın kanı her zaman kırmızıdır. Mavi ya da beyaz akan yoktur. Haklar da öyle; herkesin hakkı aynıdır. Herkes insandır. Dolayısıyla biz, ‘en baştan itibaren hiçbir şekilde ayrım, ötekileştirme, dışlama yapmayacağız’ dedik.” Kanlı, bundan dolayı aylık raporlarında mümkün olduğunca sıfat kullanmadıklarını belirtti.

‘İLLA KALKIP DA KALEMŞÖR OLMAYALIM’

Türk basının kronik hastalıkların başında ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ yaklaşımının olduğunu anlatan Kanlı, bunun belki ‘günü kurtarabileceğini’ ancak tehdidin eninde sonunda her kapıyı çalacağını vurguladı.

Kanlı, “Atv’ye pet şişe atıldığı zaman da benim içim yanar, Hürriyet’in kapısına kamyonların dayanıp ‘Madımak yapacağız sizi’ denildiği zaman da benim için yanar. İlla kalkıp da kalemşör olmayalım. Kendimizi kullandırtmayalım. Bütün mesele bu.” vurgusunu yaptı.

Haberciliğin ‘dedi, dedi gazeteciliği’ olmadığını ifade eden Kanlı, eyleme geçmemiş, şiddet çağrısında bulunmayan her türlü söylemin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmesi gerektiğini kaydetti.

‘MEDYA, HAZIRLADIĞIMIZ BASIN RAPORLARINI YAYIMLAMAKTAN KORKUYOR’

Yayımladıkları aylık raporların medyada daha yaygın yer bulması, daha çok tartışılmasını beklerken yeterince yer görmediğinden şikayetçi olan Yusuf Kanlı, “Eminim çok kişi bunları alıp bir yerlerde koyuyordur. ‘Bunlar çok değerli’ diyordur. Ama nedense medyada fazla yer görmüyor. Bunun bir sebebi de korku. Bizim medya sektörü maalesef kendi sorunlarını ortaya koyduğumuz, kendi durumunun ne kadar vahim olduğunu sergilediğimiz bu raporları yayımlamaktan da korkuyor.” diye konuştu.

‘HÜRRİYET VE ZAMAN’IN BAŞINA GELENLER ORTADA’

Türkiye’de medyanın neden korktuğu sorusuna ise Kanlı, “Korkuyorlar çünkü Hürriyet’in başına gelenler ortada. İpek Grubu’nun başına gelenler ortada. Zaman’ın başına gelenler ortada. Samanyolu Grubu’nun yayın yönetmeni hala daha içerde. Üstelik suçlanmadı da henüz.” diye belirtti. Kanlı, basının korkmasının çare olmadığının altını çizdi. Türkiye’de bir gazetecinin sadece yazdığından dolayı ‘içeriye’ girebildiğine dikkat çekerek “Dediğinden dolayı içeri girmek sadece faşist yönetimlerde olur.” dedi.

‘DOKTOR KİMSE DİNLEMEZSE TEŞHİS KOYMAKTAN VAZGEÇER Mİ?’

Her hâlükârda projeye devam etmekte kararlı olduklarını ifade eden Kanlı, şunları ekledi: “Bu proje bizim asli vazifemiz. Yani bizim şu anda yaptığımız Türk medyasının röntgenini çekmekten ibaret. Röntgenini çekip ortaya koyuyoruz. Diyoruz ki karaciğerde bu var, kandaki değerler şu. Bu durum hastanın çok ciddi hayati tehlikesi olduğunu göstermektedir. ‘Aman tedavi edilsin’ diyoruz. Kimse dinlemezse doktor teşhis koymaktan vazgeçer mi? Biz teşhis koymaya devam edeceğiz. Bir gün eninde sonunda birilerinin ‘ya şu hastaya bir bakalım’ diyeceğini düşünüyoruz.”

KANLI: BANK ASYA VE ZAMAN GAZETESİ’NE EL KONULUP BAŞKA BİR ‘TOSUN’A VERİLECEKTİ

Bank Asya ve Zaman Gazetesi’ne yönelik gerçekleştirilen operasyonların iyi okunması gerektiğini vurgulayan Kanlı, “Burada sermaye yapısı değiştirilerek, el değiştirtilerek zora koşulmak, TMSF’ye devrettirmek, TMSF’ye devrettikten sonra da alıp havuza toplanan paralarla bir başka tosuna müesesesleri teslim etmek. Böylece kalkıp da yeni bir müesesese kurup da onunla propaganda yapmak yerine hazır kurulmuşun üzerinden bir; hem seslerini kesmek muhalefetin iki; muhalefetin silahını muhalefete karşı kullanmak, bedava.” ifadelerini kullandı.

GAZETECİLER CEMİYETİ’Nİ ‘SUSTURMAK’ İÇİN 1 MİLYON LİRALIK CEZA

Projeyi hayata geçirmek için AB fonlamasından faydalandıklarını ancak iki yılın sonunda sürenin dolduğunu ve ocaktan itibaren projeye kaynak bulmak için bugünden kara kara düşündüklerini söyleyen Kanlı, “Türkiye’de istibdat devirleri yaşandı. Şimdi de istibdat devri yaşanıyor.” dedi.

Kanlı, Gazeteciler Cemiyeti’nin imkânları ile devam edemediklerini söyleyerek şunları ekledi: “Cemiyet imkânları ile buna devam edemiyoruz. Çünkü, bizim projemiz yüzünden Cemiyet’in fonlama imkanlarını ortadan kaldırdılar. Cemiyet’in gazetesi var; 24 Saat. 1 milyon 50 bin TL ceza geldi. Neden? Bizi susturmak için. Yani can yakıcı işler yaptığınız zaman cezalar geliyor. Kalkıp da biz bağırıp çağırmadık. Bu Basın İlan Kurumu’nun Genel Kurulu’nda onaylanması gereken bir olaydı. Hasıraltı edildi. Bizim başımızda Demokles’in kılıcı gibi duruyor. Canları istediği zaman bir onaydan geçirecekler. O zaman ne olur? Cemiyet kapanır. Ödeyemeyiz çünkü o parayı.” Kanlı, ayrıca Cemiyet’in son dönemde üç kez de maliye kontrolünden geçtiğini söyledi.