Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Genel Başkanı Ziya Sözen, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da devletin koruculara sahip çıkmasını istedi. "Korucularımızın büyük bir bölümü devlete küsmüş durumda." diyen Sözen, "Devletin kendilerini kaderiyle baş başa bıraktığını düşünüyor. Bölgede yanlış politikaların olduğunu, korucularımız görüyor, hükümetimiz göremiyor. Bölgede korucularımızın moral ve motivasyonunu bir nebze olsun iyileştirmeye yönelik sadece Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bir çabası oldu, zaman zaman Kara Kuvvetleri Komutanımız, ordu komutanlarımız, bölgeye giderek korucularımızla toplantılar yapmakta, onların yanında olduğunun hissini vermekte. Fakat bu iyi niyet adımını hükümetten göremiyoruz." dedi.

Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Genel Başkanı Ziya Sözen, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da korucuların sorunlarını, son dönemde yaşanan kaçırılan korucularla ilgili Cihan Haber Ajansı'na () değerlendirmelerde bulundu. Çözüm süreci başladığından beri terör örgütü mensuplarının bölgede korucuları daha çok hedef tahtasına oturttuğunu ve bu süreçte 13 tane korucunun çarşıda vurularak şehit edildiğini söyleyen Sözen, halen bölücü terör örgütünün elinde bulunan 4 tane geçici köy korucusunun olduğunu ifade etti. Sözen, şunları söyledi: ”Özellikle son bir iki ayda, seçimlerden sonra bölgede kendilerine hem siyaseten hem de silahlı tehdit unsuru olarak gören bölücü terör örgütleri korucularımızın evlerinin önüne tehdit mektuplarını bırakarak, evlerine sözde din adamlarını göndererek kendilerini silah bırakmaları yönünde çok ciddi baskılar yapmakta. Silahlarını bırakmadıkları takdirde de ölümle tehdit etmektedirler.”

'BU ANLAMDA TEK ENGEL GÖRDÜKLERİ KORUCULARA BASKI YAPMAKTADIRLAR'

Bingöl’ün Yedisu ilçesinde terör örgütü mensuplarının devriye gezen korucuların evine gelerek eşlerini rehin aldığını anlatan Sözen, “Korucuları eve çağırmış eve gelen koruculara da çok yoğun şekilde darp ederek hastanelik olmalarına sebep olmuşlardır. Biz bu olayların, korucuların bölgede bir an önce silah bırakması ve PKK terör örgütünün bölgede istediği gibi cirit atması , kendi propagandasını yapmasıyla alakalı olarak görüyoruz. Bu anlamda tek engel gördükleri koruculara baskı yapmaktadırlar.” ifadesinde bulundu.

'BİR TARAFTA ELİ SİLAHLI PKK, ONLARIN KARŞISINA DİKİLMİŞ SADECE KÖY KORUCULARI VAR'

Bölücü terör örgütü mensuplarının bölgede HDP’nin siyasi faaliyetlerini rahat yürütmesi için bir silahlı güç olarak durduğunu söyleyen Sözen, çözüm süreci başladıktan sonra Türkiye'nin sınırını terk etmesi gereken örgüt mensuplarının bunu yapmadığını kaydetti. Sözen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çözüm sürecinin başladığı günden bu yana hükümetin politikası gereği asker ve polis kışlalarının sınırları dışına çıkmamakta. Karayollarının, hava yollarının, demir yollarının, daha aklımıza gelebilecek birçok kamu ve özel şirketlere ait kamu binalarını, araçlarını korucularımız korumakta. Yani şu anda bir tarafta eli silahlı PKK, onların karşısına dikilmiş sadece köy korucuları var. Bundan PKK son derece rahatsız olmakta. Korucuların Kürt kökenli olması ayrıca bölücü terör örgütünü rahatsız etmektedir. Çünkü ‘bu mesele Kürt halkının meselesidir’ propagandasını korucular engelliyor. Korucuların da sahadan çekilmesini ve ondan sonra PKK’nın tek hakim olmasını isteyen HDP gibi siyasi irade var ortada. Ama camiasından bin 600 tane şehit vermiş korucu camiamız bütün baskılara rağmen, bütün tehditlere rağmen görevinin başındadır ve görevinin başında olmaya devam edecektir. Ayrıca HDP’nin korucular dışında bir de bölgede şu anda yapımı devam eden barajlar, yollar, bölgenin refahını sağlayacak çalışmayı engelliyorlar. Bu engellemelerin karşısında yine bu tesisleri koruyan korucular var. Haliyle koruculardan son derece rahatsız olmaktalar.”

'KORUCU CAMİASI OLARAK KENDİMİZİ YALNIZ, TERK EDİLMİŞ OLARAK GÖRÜYORUZ'

Korucu camiası olarak mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini söyleyen Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Genel Başkanı Sözen, “Fakat bu mücadeleyi sürdürürken de şu anda korucu camiası olarak kendimizi yalnız, terk edilmiş olarak görüyoruz.” dedi.

'KORUCULARIMIZIN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ DEVLETE KÜSMÜŞ DURUMDA'

Baskılara karşı korucularının morallerinin çok bozulduğunu ifade eden Sözen, “Hükümetin politikası gereği şu anda bölgede yeni korucu alımları yapılmıyor. Olan korucu sayımız azalmış durumda. Mevcut korucularımızın bir çoğu 40- 45 yaş üzerinde. Silah teçhizat anlamında PKK çözüm sürecinden de yararlanarak kendini modernize etmiş, geliştirmiş, korucu arkadaşlarımız örgüt karşısında bir acziyet içerisinde kalmışlardır. Sayımızın gençleştirilmesi, çoğaltılması, silahlarımızın modernize edilmesi halinde bütün tehditlere karşı kendimizi kollayacak durumdayız. Örgütün korucuyu bölgede tehdit etmemesi anormal. Biz devletimizin bize sahip çıkmasını istiyoruz. Korucularımızın büyük bir bölümü devlete küsmüş durumda. Devletin kendilerini kaderiyle baş başa bıraktığını düşünüyor. Bölgede yanlış politikaların olduğunu korucularımız görüyor, hükümetimiz göremiyor. Bölgede korucularımızın moral ve motivasyonunu bir nebze olsun iyileştirmeye yönelik sadece Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bir çabası oldu, zaman zaman Kara Kuvvetleri Komutanımız, ordu komutanlarımız, bölgeye giderek korucularımızla toplantılar yapmakta, onların yanında olduğunun hissini vermekte. Fakat bu iyi niyet adımını hükümetten de göremiyoruz. Bugün geldiğimiz noktada korucularımız bütün bu tehditlere rağmen safını net bir şekilde devletin yanında belirtmesine rağmen hala açlık sınırının altında bir maaşla çalışıyor olmaları, 21. Yüzyıl Türkiye’sinde sosyal güvenceden yoksun çalıştırılan dünyadaki tek örnek korucular.” ifadelerini kullandı.

'BİR KORUCUMUZUN HAYATI KISA NAMLULU SİLAHIN HARÇ PARASINDAN DAHA MI DEĞERSİZ'

Devletin koruculara uzun namlulu silah verdiğini söyleyen Sözen, “Biz bu silahları şehir merkezlerine götüremediğimiz için, kısa namlulu silahı da bize güvenip vermediği için çözüm sürecinde şehit olan 13 tane korucu arkadaşımız şehit olmuşlardır. En son Van Erçiş’de şehit olan korucumuzun hazin hikayesi aslında her şeyi anlatıyor. Örgüt mensubu, 6- 7 Ekim olaylarında yakalanmış ve daha sonra hakimler, savcılar tarafından serbest bırakılmış. Örgüt mensubu çarşı merkezine gelerek korucumuzu takip ediyor, belinden iki tane silah çıkarıp korucumuza ateş açıyor. Korucumuz yere düşüyor, bir iş yerinin içerisine kaçıyor. Kendisini koruyacak bir kısa namlulu silah olmadığı için örgüt mensubu onun peşinden giderek dükkanın içinde infazı gerçekleştiriyor. Bir korucumuzun hayatı kısa namlulu silahın harç parasından daha mı değersiz. Bunları gören korucularımız devletimizin bölgede giden yanlış politikayı görmesi için çığlık atıyor, feryat ediyor. Ama maalesef sesimizi hükümetimize defalarca görüşmemize rağmen yeterince duyurmadığımızı düşünüyoruz ya da duymak istemediğini düşünüyoruz.” diye devam etti.

'KORUCU CAMİASI DA ARTIK UYUTULMAK, KANDIRILMAK İSTEMİYOR'

Sözen, şöyle devam etti: ”Yıllardır bizim sorunlarımız aynı. Maaşımız az, sosyal güvenceden yoksun çalıştırılıyoruz. Kendi güvenliğimizi sağlayacak kısa namlulu silahımız yok. Ailelerimiz baskı ve tehdit altında. İki üç maddelik, devletimize çok da maliyet gerektirecek sorunlarımız olmamasına rağmen yetkililerle yaptığımız görüşmede, çözüm sürecinin bir politikası olarak ‘çalışmalar devam etmekte, inşallah iyi olacak, maşallah iyi olacak’ diye geçiştiriyorlar. Geldiğimiz noktada korucu camiası da artık uyutulmak, kandırılmak istemiyor. Bu gerçek karşısında da tepkilerini yasal olarak dile getirmeye başlayacaklardır ki, HDP’nin de PKK’nın da aslında istediği bu. Korucuların baş kaldırıp isyan etmesini, devletle karşı karşıya gelmesini arzu ediyorlar. Hükümetin bu yanlış politikadan vazgeçmesi lazım. Binlerce şehit, gazi veren bu kahraman camia da bölgeden elini ayağını çekerse bölge tamamen PKK’nın eline terk edilmiş olur. Bölücü terör örgütü de siyasi uzantıları da korucuları o konumu getirmeye çalışıyorlar. Bölgenin şah damarı, sigortası koruculardır. Korucu o bölgede olmadığı zaman siz yığınakla polis, asker götürseniz de o bölgede PKK karşısında başarılı gösteremezsiniz."

'MUHTEMEL BİR ERKEN SEÇİMDE BÖLGEYLE İLGİLİ KAYGILARIMIZ VAR'

Muhtemel bir erken seçimde bölgeyle ilgili çok büyük kaygıları olduğunu dile getiren Sözen, “Seçim merkezinde bölücü başının posterleri ve PKK’nın bayrağı altında insanlar oylarını kullanmak zorunda kaldılar. Korucularımızın olmadığı köylerde bir kişi tarafından bütün mühürler HDP’nin altına vurularak kullanılmıştır. Korucunun olduğu köylerde bu imkanı bulamayan HDP bunu terör örgütüyle paylaştığı için, örgüt korucuyu kendi seçim güvenliği önünde engel olarak görmektedir. Eğer önümüzde tekrar seçimler olacaksa muhakkak bir seçim güvenliği yasasının değiştirilerek ondan sonra seçime gitmesini ve herkesin özgür iradesiyle oyunu kullanmasını istiyoruz.” dedi.