Türk siyasi tarihine ’postmodern darbe’ olarak geçen 28 Şubat sürecinde tüm baskılara rağmen baş örtüsünü çıkartmadığı için mesleğinden ihraç edilen öğretmen Hatice Çevik, geçen yıllara rağmen yaşadıklarının izlerini silemediğini söyledi.

Niğde Hazım Tepeyran İlkokulunda sınıf öğretmeni olan 52 yaşındaki Hatice Çevik, 28 Şubat’ta Türkiye’deki birçok insan gibi baskılara maruz kaldığını ve ilk görev yeri olan Şanlıurfa’da başörtüsü nedeniyle ihraç edilen ilk öğretmen olduğunu ifade etti. Mesleğinden ihraç edildiğini duyduğu anı, "Okul sanki üzerime devrildi" şeklinde tanımlayan Çevik, geçen onca yıla ve çok sevdiği mesleğine geri dönmesine rağmen, yaşadıklarını halen unutamadığını dile getirdi. Çevik, meslekten ihraç edildiğini öğrendiği ilk günü şöyle anlattı: ‘‘Okul müdürü yanına çağırdı ve görevden atıldığımı söyledi, elime de bir evrak tutuşturdu. O an çok kötü oldum bütün okul üzerime devrilmişti sanki. 11 yıllık okul hayatım bir anda silinmişti. Zaten fakir bir ailenin çocuğuydum zaten çok zor okumuştum..."

"Fetullah Hoca açabilirsin dedi..."

İhraç edilmeden önceki süreçte 3 yıl boyunca müfettişlerin, ’başını açacaksın’ baskılarıyla mücadele ettiğini anlatan Çevik, "Şanlıurfa’daki o okulda tek başörtülü öğretmen bendim. 3 yıl boyunca müfettişler sadece benim için geliyordu. Sürekli baskı yapıyorlardı. Müfettişin biri benden oluyordu, biri de bağırıp çağırıyordu. Ama sürekli ‘Fetullah Hoca izin verdi, başını açabilirsin bu günah değil’ diyerek birkaç defa ikazda bulundular. ‘Bu benim dini inancım hiç kimse beni bağlamaz örtümü açmayacağım’ dedim. Ben hiç kimseyi dinlemedim. İkaz, maaş kesintisi gibi bir çok ceza aldım. Soruşturmalardan sonra ücra bir köye sürgün edildim. Oradaki okulda da toplantı veya seminerlerde hiç kimse benimle konuşmuyordu’’ diye konuştu.

"Küçük kızım soruşturma geçirdi"

Kendi öğrencisi olan büyük kızının da başörtüsü nedeniyle soruşturma geçirdiğini belirten Çevik, ‘‘Bana ve kızıma ‘peruk tak’ dediler. Bu yüzden kızım da okuyamadı’’ dedi.

"Şimdi her yerde söz hakkımız var"

Çok büyük kayıplar yaşasalar da şu anda her yerde söz hakları olduğunu kaydeden Çevik, "Benim okuldan atıldığımı duyan komşular kapıları üzerimize kapatıyorlardı. Örtülü olan küçük kızım sokakta oyun oynarken mahalleliler nine diye çağırıp dalga geçiyorlardı. Kızımla hiçbir yere gidemiyorduk. Gittiğimizde birisi takip ediyor mu, polis geliyor mu acaba diyerek çok korkuyorduk. Ama çok şükür artık herhangi bir problem yok. Her ortama giriyoruz, diğer çocuklarım başörtülü okudu. 3 kızım başörtüsüyle işlerinde çalışıyor. Her yerde söz hakkımız var, kimse önceden yaşadıklarımıza dair bir şey sormuyor. Öğrencilerimle, velilerimle hiçbir sorunum yok" ifadelerini kullandı.

Birbirimize kenetlendik

Kendisi gibi öğretmen olan eşi Abdullah Çevik de, eşinin Allah inancından dolayı işinden olduğunu ve toplumdan dışlandığını; ancak tüm bu zorlukların aile olarak daha çok kenetlenmelerini sağladığını söyledi.