Aşağıda bir şiirim yer almaktadır. Bu şiirim 2005 yılında çıkarılan ve geliri Anakent Sağırlar Derneğine bağışlanan “Yeşeren Düşler Şiir Antoloji Kitabında” yer alan bir şiirimdir. Bu şiirimi dün (20.02.2016) Anakent Sağırlar Derneği'nin Tomurcuk İşitme Engelliler Derneği ile birlikte organize ettiği Kocatepe Camii Konferans Merkezinde gerçeklerleştirilen Şiir Şöleninde de bizzat okumak nasip oldu.  O şiir şöleninde bu şiirimle birlikte hatırda kalan “her beş Maraşlıdan altısı şairdir” sözü oldu. Bu sözü söylediğimde Kocatepe Camii Konferans Merkezinde bir alkış tufanı koptu. Memleketimizin şiir ve şair toprağı olduğu dün bir kez daha bir şiir şöleninde, Ülkemizin dört bir yanından gelen izleyici kitlesi tarafından teyid edildi.

Kahramanmaraş şiir ve şair toprağıdır. Kahramanmaraş Yedi Güzel Adam’ın memleketidir. Biliyorsunuz Yedi Güzel Adam diye bilinen (Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Akif İnan, Erdem Beyazıt, Alaeddin Özdenören, Rasim Özdenören ve Cahit Zarifoğlu) şair ve yazarlardan ikisi Kahramanmaraşlı değildir. Sezai Karakoç Diyarbakırlı ve Akif İnan da Urfalı olsa da, lise eğitimi ve benzeri nedenlerle yolları birgün Kahramanmaraş’ta kesişmiştir. Edebiyat ve şiir ışığını Kahramanmaraş’tan aldıklarını yazılarında belirtmişlerdir. Kahramanmaraş’ın neden şair ve şiir toprağı olduğunu bundan 10 yıl kadar önce bir mülakat gerçekleştirdiğim Rahmetli Abdurrahim Karakoç Ağabeyimize sormuştum. Üstadımız ve Hemşehrimiz Abdurrahim Karakoç bu durumu “Kahramanmaraş’ın geçmişte, özellikle 1950-1980 yılları arasındaki kültürel ve edebi canlılığına bağlayarak, geçmişte Kahramanmaraş’ta kahvehanelerde bile edebiyat konuşulduğunu, şehirde basılan onlarca edebiyat dergisi ve kitapların çeşitli platformlarda sürekli mütalaa edildiğini, işte bu tür ortamlardan dolayı şiir ve şairin geliştiği” şeklinde açıklamıştı.

Kahramanmaraş’ta yine edebi dergiler çıkartılıyor. Kahramanmaraş’ta yine edebiyatla ilgili toplantılar gerçeklerleştiriliyor. Hatta kitap fuarları ve şiir etkinlikleri de tertip ediliyor. Ancak bunlar topluma ve tabana çok da yansımıyor. Elit, seçkinci birkaç toplantı ve etkinlik olarak unutulup gidiyor. Hatta bu tür toplantıları daha çok Belediye tertip ettiği için resmi havada ve bürokratik bir görevmiş gibi algılanarak toplumda fazla yer etmiyor. Ben bunu birkaç kez bizzat müşahede ettim. Geçmiş yıllarda düzenlenen bir şiir etkinliği dolayısıyla Kahramanmaraş’taydık. Kahramanmaraş Belediyesi bizi de davet etmişti. Türkiye’nin çeşitli İllerinden gelen ünlü ve ünsüz onlarca şair 4-5 gün şehirde dolaşıp gezdi, otellerde, okullarda, çeşitli yerlerde şiir okudu. Koca şehrin bundan haberi dahi yoktu. Toplum buna çok da itibar etmemişti.

Sözü fazla uzatmayayım. Kahramanmaraşlı Hemşehrimiz Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mahir Ünal Beyefendi’den Kahramanmaraş’ımızın şiir değerlerini ve şairlerini tanıtan çalışmalar ve etkinlikleri tüm toplum katmanlarına yansıyacak, halkta gerçekten yer bulacak ve sıradan birer resmi etkinlik olmaktan öteye geçecek farklı etkinlikler şeklinde planlamasını hassaten bekliyoruz. 

Şimdi, dünkü şiir şöleninde okuduğum şiirimi burada da tüm halkımıza takdim ediyorum:
BENZER BU KÂLBİM*
*“Allah mahzun kâlplerdedir
ve mahzun kâlpleri sever.” (Hadis-i Şerif)
Delicesine sevdalı, delicesine vurgun.
Rüzgarın değmediği göl kadar durgun
Sürekli bekleyişlerden bitkin ve yorgun,
Bir ızdırap yumağına benzer bu kâlbim.
Gittiği yollar bütünüyle çalı ve diken.
Gezdiği yerlere karış karış hasret eken.
Derdi, kederi hep üstüne üstüne çeken.
Bir ızdırap odağına benzer bu kâlbim.
Ezelden yazılmış, hepsi de bir kaderde.
Ezelden giriftar olmuş, çileye ve derde.
Hepsi tek noktada, hepsi tek bir yerde.
Bir ızdırap otağına benzer bu kâlbim.
Kimi zaman ufka doğru dalgın bakan.
Kimi zaman hiddetli şimşek gibi çakan.
Kimi zaman çılgın bir nehir gibi akan.
Bir ızdırap yatağına benzer bu kâlbim.
Her gelen gün hüznüne hüzün ekler.
Yine de yılmaz, umut içinde bekler.
Solar bahçesindeki rengarenk çiçekler.
Bir ızdırap bağına benzer bu kâlbim.
İçten içe doğrudur bu görüş, bu bakış.
Hüzün ve keder, ruhunda nakış nakış.
Bütün mevsimler ya sonbahar, ya kış.
Bir ızdırap çağına benzer bu kâlbim.
Bilir ki, mahzun kâlplerdedir Allah.
İşte bundan kaplamıştır içini felah.
Alev alev yansa da duyulmaz bir ah.
Bir ızdırap çerağına benzer bu kâlbim.
Kelimelerde saklıdır ahval ve durum.
Artık gerekmez hiçbir ayrıntı ve yorum.
Aşılmaz, dört tarafı yüksek bir uçurum.
Bir ızdırap dağına benzer bu kâlbim.