Acısıyla tatlısıyla, bol keseden vaatleriyle bir Genel Seçimi daha geride bıraktı Türkiye. Heyecansız bir ortamda gerçekleşen seçimlerin sonucu da hiç şüphesiz kimsenin tahmin edemeyeceği kadar değişik bir tablo ile sonuçlandı. Bu tablo ve ortamda Hükümet nasıl şekillenecek? 

AK Partinin yaşadığı kayıp diğer partilere yaradı, fakat tek parti ile hükümet kurmaya hiçbir partinin oyu yetmedi. Seçmen sandıkta parti liderlerine koalisyon yolunu göstererek tek başına iktidara izin vermedi. Bundan sonra ne olur? Nasıl bir koalisyon oluşur? Nasıl bir Hükümet modeli çıkar? İzleyip göreceğiz. 

Türkiye de yaşanan koalisyonlar da hep o bakanlık benim, bu bakanlık senin atışmaları yaşanmıştır, yine öyle olacağa benziyor. Kim kiminle koalisyon yapacak, hangi bakanlıklar nasıl paylaştırılacak, kim kimin kırmızıçizgilerine riayet edecek bilinmez ama bu ülkenin geleceği için siyasi liderlerin tartışmaları bir yana bırakıp biran önce hükümeti kurması gerekiyor. Esnafı, tüccarı, sanayicisi ve vatandaş tedirgin bir şekilde hükümetin kurulması konusunda gelecek haberi bekliyor.

Evet, 25. Dönem Yasama Yılı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin açılması ve Milletvekillerinin yemin etmesi ile başladı. Meclisin açılması ile de hükümetin kurulması için tanınan Anayasal süreç olan 45 günlük zaman dilimi de işlemeye başladı. Siyasiler bu süreyi nasıl kullanacak bilinmez ama ilk 1 haftalık zamanı Meclis Başkanı seçimlerinin alacağı şüphesiz.  

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vakit kaybedilmeden koalisyon kurulmasını işaret ederken siyasi parti liderlerinde bu işaret nasıl yansımalara neden olacak hep birlikte göreceğiz.

SEÇMENİN, SANDIKTA SİYASİLERİN ÖNÜNE KOYDUĞU FOTOĞRAFI LİDERLER İYİ DEĞERLENDİRMELİ!

Seçmenin seçimden sonra siyasi liderlerin önüne koyduğu fotoğrafı siyasiler nasıl görecek ve nasıl nitelendirecek acaba?  Her siyasi parti bu fotoğraftan kendi üzerine düşeni iyi anlamalıdır ve bunu Türkiye’nin istikrarı ve vatandaşın geleceği için fırsata çevirmelidir. 
Seçim sonrası oluşan manzaranın ardından seçim öncesi söylemleri siyasilerin bir kenara bırakıp birlik beraberlik içerisinde uzlaşımcı bir şekilde hükümet kurmaları gerekmektedir. 

Ak Parti milliyetçi ve muhafazakar kesimi temsil ediyor. Bunun karşılığında ise kendine büyük oranda rakip olarak CHP’yi görüyordu. CHP’de ne kadar eleştiri yapsak da sol kesimi temsil ediyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iki farklı görüş ortaya çıkıyor. Yani sol ve sağ. Bu noktadan bakınca eğer hedef gelişmiş bir Türkiye ise sol ile sağdan oluşan bir koalisyon denenebilir. Çünkü her iki parti de birbirlerinin söylediklerine taban tabana zıt bir şekilde karşı çıkıyor. İki parti de ortak noktada buluşursa Türkiye’de çatışma alanları bitmiş olur. Sol ile sağ söylemden bir uyum çıkarsa Türkiye kazanır. Böyle bir ihtimalin dışında MHP ile Ak Parti koalisyonunu da düşünebilirsiniz ama o zaman sol seçmenin söyledikleri doğru okunamayabilir. Asıl amacımız Türkiye ile artık kavgacı ve uzlaşmaz görüntümüzü bir kenara itmek lazım. HDP’ye gelince PKK ağzını bırakıp gerçekten Türkiye söylemini geliştirir ve bunu uygularsa kazanan olur. Yoksa eski bildiğimiz partiden öteye gitmez ve kendi zarar görür. Elbette birileri çıkar Kürtleri temsil eder. Bu hak sadece HDP’ye ait değildir olamaz da.

SEÇİMİN KAYBEDENİ KİM?

Seçimler yapıldı yapılmasına da seçim sonuçlarından sonra gözüken fotoğraf seçmen tarafından çok net gösterilmesine rağmen siyasi parti liderleri hangi fotoğrafı gördü ki hepsi kendi kendine sonuçları büyü zafer olarak ilan etti. Sözün kısası, ya biz yanlış fotoğrafa baktık, ya da fotoğrafa tersten mi baktık ki bu seçimi kimsenin kaybetmediğini göremedik.  Fakat kabul edilebilir ya da edilemez bu seçimin asıl kazananı ilk defa parti olarak seçimlere giren HDP oldu. MHP kadar meclise milletvekili sokmayı başaran bir HDP çıktı ortaya, PKK ağzını bırakıp gerçekten Türkiye söylemini geliştirir bir şekilde girse idi seçime korkarım MHP ye baya fark atardı. Neyse duyurmuş olmayalım akıllarına düşürmeyelim, çünkü HDP Eş Başkanı, ‘’bize parti olarak seçimlere girme fikrini Cumhurbaşkanı verdi’’ demişti seçim mitinglerinde. 

GERÇEKLER HEP ACIDIR, ÖNEMLİ OLAN ACIYI TATMADAN GERÇEKLERİ GÖREBİLMEKTİR!

Gerçekler her zaman acı olsa da, seçimin asıl kaybedeni Ak Parti olmuştur. 13 yıllık tecrübesini son zamanlarda çok iyi kullanamayan Ak Parti seçmenden adeta tokat yedi ve tek başına iktidar olma hakkını kaybetti. Elbette bu sonuçların ardından Ak Parti nerede yanlış yaptığının hesabını uzunca sorgulayacaktır fakat bende birkaç konuya değineceğim; 

Ak Parti iktidara geldiğinde gizli gizli çözüm sürecini yürüttü. Ama bu süreç herkes tarafından bilinir bir hale geldi. Son yıllarda ise bu görüşmelerde pazarlıkların yürütüldüğü, tavizlerin verildiği ve eli kanlı terör örgütünün meşru bir nitelik kazandığını gördü Türk halkı. Ak Parti bu süreci yürütürken ipin ucunu PKK terör örgütüne kaptırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Kürt Sorunu bir var, bir yok dedi” Masada hükümet temsilcileri ile HDP’liler poz verdi. Türk seçmenini bu görüntü rahatsız etti. Bu tablo da seçime eksi olarak yansıdı. 

AK PARTİ ALGI YANILGISINA DÜŞTÜ!

Ak Parti hükümetinin kaybetmesinde ki en büyük etkenlerden birisi de yolsuzluk iddiaları oldu. 17 ve25 Aralık sürecini yaptığı hamlelerle boşa çıkartan Ak Parti 30 Mart Yerel seçimlerinden ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden zaferle çıktı. Ama Ak parti algı yanılgısına düştü, bu sürecin üzerine o 4 Bakan hesap vermeden kapattığını zannetti. Ak Parti seçmeni bu olayı unutmadı ve diğer isimleri yolsuzlukla anılan o bakanların mecliste ‘Aklanmasını’ hazmedemedi. Yani yolsuzluk ve rüşvet iddiaları toplum vicdanını ‘Aklanmadı’.

GÖKÇEK ve ARINÇ KARARSIZ SEÇMENİN KARARININ NETLEŞMESİNE YARDIMCI OLDU!

Seçime sayılı günler kala patlak veren Gökçek-Arınç tartışması ise kararsız seçmenin kararının iyice netleşmesini sağladı. Bitmedi dahası var, yine seçime yakın zaman kala en büyük tartışmalardan birisi ise Diyanet İşleri Başkanı’na tahsis edilen araç oldu. Milletin aklı ile alay eder gibi ‘’Makam aracının 320 bin TL olduğunu bilseydim geri verdirtmezdim’’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunula da kalmayıp binmediği aracı zırhlıya çevirerek Diyanet İşleri Başkanına bineceksin emrini iletti. Bu yetmezmiş gibi Papa’yı örnek göstererek uçağa binmesi gerektiğini söyledi. Cebinde evine gidecek parası olmayan Ak Partili seçmen ise bunu affetmedi.

MUHALEFETİN VAATLERİ AK PARTİLİ SEÇMENİ ŞAŞKINA UĞRATTI!

Seçim süreci boyunca muhalefetin açıkladığı vaatler Ak Parti seçmenini şaşkınlığa uğrattı. Ak parti yeni bir söylemle seçmenin karşısına çıkmak yerine eski söylemlerini ısıtıp ısıtıp meydanlarda tekrarladı. Bu da seçmenden takdir görmedi. Muhalefetin vaatlerini kaynak nerde diye eleştiren Ak Parti, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın nasıl yapıldığının kaynağını hiç açıklamadı. Bu konuda seçmenin kararını biraz daha farklı yönlerde netleşmesine neden oldu.  Seçmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek adamlık isteğine geçit vermedi. Erdoğan’ın tek adam olma isteği, tarafsızlığını yitirmesi ve meydanlarda Kürtçe Kuran’ı Kerim bastıma,  Türk Milleti kavramının kullanmaması. Türk Bayrağı yerine ‘Al Bayrak’ kavramını kullanması, Doğudaki yanlış tercihler ile Kürtlerin temsilcisinin HDP olarak zorunlu bırakılması, Soma Faciası gibi birçok yanlışı sıralayabiliriz ama verdiğim maddelere sizde eklemeler yapacaksınız ve içini dolduracaksınızdır. Bir sonraki seçimden güçlü çıkmak istiyorsa Ak Parti bu büyük yanlışlardan hemen vazgeçmeli. Eğer bu yanlışları doğru okurda 2002 yılındaki Ak Parti anlayışına dönerse, yeniden iktidar olma şansını yakalayabilir. Ak Parti tabii ki doğudaki oy kaybının nedenlerinin alt yapısını da iyi incelemeli. 

SIRA GELDİ DİĞER PARTİLERE!

Cumhuriyet Halk Partisi bu seçim kampanyasını Ak Parti iktidarını devirmek üzere kurguladı. Diğer partilerle direk olmasa da aynı hedef doğrultusunda çalıştı. Seçmenin karşısına bu kez CHP, o eski bilindik Laiklik gibi söylemlerle çıkmadı. Daha çok seçmene ekonomik vaatler üzerinden seslendi. Davutoğlu ve Cumhurbaşkanının polemik konularına çok fazla girmedi. Ama ısrarla Ak Parti ile Cumhurbaşkanının yalanladığı Saray tartışmaları, altın klozet, asgari ücret, mazot, gibi konuları dillendirdi. Vatandaş CHP’nin söylemleri ile birlikte Ak Parti’yi sorgulamaya başladı. Çözüm süreci üzerinden de mesajlarını veren CHP hükümeti yanlış politika izlediğini, bu sorunun mecliste çözülmesi gerektiğini ısrarla söyledi. Zaten Habur Rezaleti, Kobani’ye sözde peşmerge güçlerinin hükümetin onayı ile Işid’le savaşmak için Türkiye’den geçirilirken ortaya çıkan görüntü seçmeni rahatsız etmişti. Dolayısıyla Ak Parti’nin yürütmüş olduğu politikalardan rahatsız olanlar vardı. Bu özellikle çözüm süreci ve ekonomik vaatler üzerinden verilen bu mesajlar seçmenin kafasını karıştırdı. CHP’nin aldığı oy oranı üzerinden buna baktığımızda vaatlerin de partiye oy getirmediği ortaya çıktı. Özellikle bu seçimde sol seçmen yapılan reklamlar ve söylem değişikliği nedeniyle HDP’ye kaydı. CHP hedefini tutturdu, yani Ak Parti’yi iktidardan düşürdü ama parti olarak alınan oy oranları ve milletvekili sayısı bakımından başarısız oldu. 

Bu seçimde milliyetçilik üzerinden siyaset izleyen MHP ise karlı çıkan parti oldu. Özellikle gençlerin oy kullanması ve Ak Parti’nin çözüm sürecinde izlediği yöntem ve yol haritası milliyetçi Ak Partilileri rahatsız etti. PKK terör örgütünün etkinliğini artırması Ak Parti içindeki milliyetçileri rahatsız etti. Tabi MHP’de bu seçimde yeni söylemlerde kattı kendine. Hükümetin CHP’nin vaatleri ile dumura uğramasını gören MHP daha inandırıcı söylemlerle seçmenin karşısına çıktı. Vaatlerinin kaynaklarını bir bir yazdı seçim beyannamesine. Asgari ücret, emeklilere yönelik mesajlar, tarım, hayvancılık, kadına yönelik vaatler gibi önemli başlıklar kırgın ve kararsız seçmenleri MHP’ye yöneltti. Bunun gibi nedenlerle Ak Parti’ye ders vermek isteyenlerin adresi Anadolu’da MHP oldu. Seçimden istediği iktidar hedefine ulaşamayarak çıksa da hem oy oranlarını hem de milletvekili sayısını çoğaltarak bir başarıya imza attı. HDP’yi de yazarsak herkes oyların doğuda nasıl alındığını tahmin ediyordur. Ama batıda da barajı aşması gerektiğini düşünenler yüklenince bu seçimin kazananı HDP oldu. Türkiye partisi olma özelliğini devam ettirebilirse yoluna kazanarak devam eder. Ama PKK terör örgütünün isteklerini meclise taşımaya kalkarsa karşısında diğer partileri bulurlar.