Özgecan Aslan…
    20 yaşında hayatının baharında gencecik bir kız. Geleceği  için hayalleri ümitleri vardı. Ne yazık ki; aşağılık, kanı bozuk, şerefsiz biri çıkıyor ve hunlarca öldürüyor. Onunla birlikte insanlıkta ölüyor. Allah mekanını cennet eylesin; ailesine sabırlar versin.
    Ne yazık ki, Özgecan günümüz Türkiye’sinde sadece bir tanesi, söylenmeyen yazılmayan o kadar çok sapkınlık ahlaksızlık varki…
    2013 yılına ait veriler kullanılarak yapılan araştırma, vahim tabloyu gözler önüne serdi. Resmi kayıtlara göre, 2013 te 167 kadın ve kız çocuğuna tecavüz edildi ya da tecavüz girişiminde bulunuldu. Tecavüzlerin %31 Marmara, %23 Karadeniz’de gerçekleşti. En çok tecavüz vakası yaşanan iller İstanbul(31), Samsun(16), ve Antalya(11) oldu. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı rakamlara göre, 2009’da 7 bin 100 kişi cinsel suçlardan dolayı cezaevine girerken, bu rakam 2013’te 12 bin 585’ yükseldi.
   Şimdi hazır olun, size soruyorum? Bu ahlaksızlıkları, bu kahpelikleri, bu şerefsizlikleri, devletimizin bakanı, devletimizin büyükleri okumuyormu, duymuyormu? Sadece, şuan ki mevcut hükümetten bahsetmiyorum. Hükümette olsun olmasın, tüm siyasi partiler,sivil toplum örgütlerinden bahsediyorum. Bu araştırmalardan yola çıkarak güzel pofpoflu koltuklarınızda oturarak, birbirinize ahkam kesip, artistlik yapacağınıza, toplum için neler yapabiliriz, insanlık ayıbını nasıl giderebiliriz diye çözüm üretin.
    Her yerde idam gelsin, idam gelsin demekle bu işler olmuyor. Tamam, idamın gelmesini bende istiyorum ama, ilk başta Türkiye’ de bazı şeylerin köklü bir şekilde değişmesi gerekiyor.
    Gün boyu televizyon kanallarında tarzlarla çıplaklığı ön plana çıkaran programlara, magazin adı altında sergilenen rezilliklere, internet sitesinde ‘’çıplaklık,sapkınlık’’dolu acayip haberlere, fotoğraf galerilerine ,reyting için pazarlanan iğrençliklere, gençlerimize sunulan ‘’popülerlik’’adı altında ki ahlaksızlara, tacizi, tecavüzü görmezden gelenlere,’’Töre’’ adı altında kendi öz evlatlarını öldürenlere, kundaktaki bebeğinden başlık parası alanlara, ‘’Adet, gelenek, görenek’’ adı altında kız çocuklarını ‘’mal’’ gibi görenlere, şiddet gören, dolandırılan vatandaşını koruyamayan sisteme, ‘’dur’’ dememiz gerekiyor. Artık kendimizi, eğitim sistemini, hukuk sistemini sorgulamamız gerekiyor. İnsana değer veren, insan hayatını esas alan, merkeze insanı koyan bir yapıya geçmemiz gerekiyor.
    Bizim geleneğimiz, göreneğimiz, değerlerimiz nedir? Gündem, kısır siyasi tartışmalarla geçerken, vatandaşımıza çare olarak yegane güç; özümüz değerlerimiz olmalıdır. Değerleri, inanç ve sembolleri olmayan milletler yok olurlar. Bunun ilk ayağı eğitimde başlar, aileyle devam eder sonra topluma yansır.
   Temelden başlayarak, önce kafamızı, sonrada sistemimizi değiştirelim.