Doktor Ülkümen Rodoplu, CHP Çeşme İlçe Başkanlığı’nın davetlisi olarak geldiği İzmir’în Çeşme ilçesinde, "Madde bağımlılığı" konulu bir söyleşi gerçekleştirerek, önemli açıklamalarda bulundu.

İzmir Alsancak Nevvar-Salih İşgören Devlet Hastanesi’nde başhekim yardımcılığı, Türkiye Acil Tıp Derneği Genel Başkanlığı, Avrupa Acil Tıp Birliği 2. Başkanlığı ve halen devam eden Avrupa Acil Tıp Birliği Konsey Üyeliği görevlerinde bulunan Doktor Ülkümen Rodoplu’nun, Reisdere Mahallesi’ndeki Neco’nun Kahvesi’nde gerçekleştirdiği söyleşiye, CHP Çeşme İlçe Başkanı Ekrem Oran, CHP Çeşme Kadın Kolları Başkanı Şeniz İridere, ADD Çeşme Şubesi Başkanı Veysel Ayhan, partililer ve mahalle sakinleri katıldılar.

Söyleşinin açılış konuşmasını yapan CHP İlçe Başkanı Ekrem Oran, söyleşiye başlamadan önce, ülkenin huzuru için sınır ötesinde mücadele eden Mehmetçiklere başarı dileklerini ifade ederek, "Sağ salim ve bir an evvel dönmelerini istiyoruz. Herkes yurdunda güzel. Bugün buraya, siyaset konuşmaya gelmedik. Bugün siyasetin dışında, siyasetten çok daha önemli, bizim iktidar kavgamızdan, hizmet kavgamızdan çok daha önemli ve bizlerin geleceği olan çocuklarımızın sağlığı ve onların geleceği ile ilgili konuşmaya geldik. Türkiye’de ve bütün dünyada hızla ilerleyen uyuşturucu ve uyuşturucu bağımlılığı üzerine sizleri bilgilendirmeye, uzman bir doktorla birlikte geldik" diyerek Doktor Ülkümen Rodoplu’yu davet etti.

"9 yaşında bir çocuğun bağımlı olmasının sorumluluğu hepimize ait"

Söyleşisine kendisini tanıtarak başlayan Rodoplu, 30 yıllık doktorluk hayatının, bir doktorun çalışabileceği her alanda geçtiğini belirterek, "Madde bağımlılığı sorunu, her ne kadar halı altına süpürülmeye çalışılsa da, sorun biraz büyük. Geçtiğimiz hafta bir şehrimizdeki üniversitenin hastanesine, 9 yaşında bonzai bağımlısı olmuş bir çocuk götürdüler. Annesi babası, çocuklarının bonzai bağımlısı olduğunu söylediler. Hepimizin çocukları var. 9 yaşında bir çocuğun bağımlı olmasının sorumluluğu hepimize ait. O yaştaki bir çocuğun yeri spor sahasıdır, okuldur, evidir. O yaştaki bir çocuk bonzai ile karşılaşıyorsa, bir sorun var demektir. Hastanede, Acil Servis nöbetindeyken, bundan 12 yıl önce, 13 yaşında bir kız çocuğu getirdiler. Nabzını ölçtük, 180 atıyordu. Normalde nabız dakikada 100 atar. 180 nabız, çok kritiktir. Kalbi durmak üzereydi. Arkadaşları, doğum günü partisinden getirmişler. Alkol içmemiş. İçse nabzı yavaşlar. Alkol kokusu yok, çocuğun yüzü kıpkırmızı, korkunç bir terleme ve nabız 180. Erişkin olsa, iğneler yapar nabzı yavaşlatırız. Biz, hastanede bu olaya neyin neden olduğunu anlayamadık. Benim bonzai ile tanışmam böyle oldu. Oldukça varlıklı bir ailenin çocuğuydu. İyi bir okulda okuyordu. O yaş günü partisinde, ne olduğunu bilmedikleri tozu alan o kız çocuğunu, gözümüzün önünde, sebebini bilmeden kaybettik" diyerek bonzai ile acı tanışmasını anlattı.

"Uyuşturucu madde, terör örgütlerinin geçim kaynağı"

Bonzainin sentetik, kimyasal bir uyuşturucu madde olduğunu açıklayan Rodoplu, "Laboratuvarda yapılan bir madde. Eroin, haşhaş, kokain gibi birçok uyuşturucu madde var. Bunlar pahalı, herkes ulaşamıyor. ’Laboratuvarda geliştirelim. Ucuz olsun. Fakir fukara da alabilsin’ denilerek geliştirilmiş bir uyuşturucu. Üreten kişinin infazına kalmış. Eğer insaflıysa, içine bir kuru yaprak karıştırıyor. İnsaflı değilse, fare zehirine kadar akla gelen her şeyi koyuyor. Bonzainin en önemli özelliği; ilk kullanımda öldürmesi. Bonzaiye alışanlar sadece çocuklar, gençler değil, 7 yaşında da madde bağımlılığı için başvuran var, 107 yaşında da var. İstatistiklerden takip ediyoruz. Bonzai, uyuşturucu çetelerinin ve özellikle terör örgütlerinin geçim kaynağıdır. Ne yazık ki, sözde barış süreci içinde, hoşgörüyle karşılaşıp, bütün Türkiye’ye yayılmıştır. Edirne’de bir asker, nöbetteyken bonzai alıp öldü. Sorun, gerçekten tahminimizden çok daha büyük" diyerek uyarıda bulundu.

"Eğer dozunu kaçırırsa, ilk kullanımda ölüyor"

Özellikle gençlerin bonzaiye alışmasının nedenini açıklayan Doktor Ülkümen Rodoplu, "Birinci nedeni merak. İkincisi; şöyle bir yargı oluşuyor; eğer uyuşturucu madde alırsanız, özgüveniniz yerine geliyor. Rahat konuşuyorsunuz, rahat davranıyorsunuz, cesaretiniz artıyor. Ne yazık ki, bütün uyuşturucu madde bağımlılarında bu iki yargı var. Toplumda ve arkadaş grubu içerisinde yer bulmak için bu, gençlere cazip geliyor. ’Bir kere kullanmakla bir şey olmaz’ diyorlar. Denemek istiyorlar. Ama denediklerinde o etkiyi görmüyorlar. Bırakın cesaret almayı, tam tersi etkiler yapıyor. Nabız yükseliyor, yerinde duramıyor. Kendini kontrol edemiyor. Eğer dozunu kaçırırsa, ilk kullanımda ölüyor. Ani kalp durmasına neden oluyor. Ama artık uyuşturucu çeteleri, ölmesinler diye az dozda veriyorlar. Aslında bonzai ara ürün. Amaç; daha büyük dozlara, daha büyük ürünlere kişiyi bağımlı yapmak, satıcı yapmak, kullanıcı yapmak, gerekirse suç örgütünün içine girmesini sağlamak. Özellikle son 2-3 yıl içerisinde, fakir ailelerin çocukları, olanı biteni sorgulamasın, fakirliğini sorgulamasın, siyasete bulaşmasın, aman zenginlerin olduğu bölgeye girip de bela olmasın diye ne yazık ki biraz hoşgörülüyor" diye konuştu.

"Maddenin uyarıcı etkisi olmadığını mutlaka anlatmalıyız"

Tüm uyuşturucu maddelerin uyarıcı özelliği olmadığını vurgulayan Rodoplu, "Aksine kullanan kişi içine kapanır, çok tipik bir belirtisi bulantıdır ve kullanan kişi yavaş yavaş toplumdan soyutlanmaya başlar. Kılık kıyafeti bozulmaya başlar. Gözünün feri kaçar. Uyuşturucu kullanan kişiyi çok kolay tanırsınız. Sürekli su içme ihtiyacı duyar. İlk kullanımdan itibaren böbrek hasarı başlar. Uyuşturucu kullanmayı bıraksa bile, böbrek hastası olma olasılığı yüzde 50’den yüksektir. Madde bağımlısı kişilerde erken bunama, erken alzhemier, erken parkinson gibi nörolojik hastalıkları çok görüyoruz. Çevremizdeki kişilere, maddenin uyarıcı etkisi olmadığını mutlaka anlatmalıyız" uyarısında bulundu.

"Spor tesisleri arttırılmalı"

Ailelerin çocuklarına sevgiyle sarılması gerektiğini belirten Rodoplu, "Madde bağımlılığı tedavisi için gelenlerin tamamı, işi gücü olmayan ve gelecekle ilgili beklentisi olmayan kişiler. Tedavi olup gidiyor, tekrar uyuşturucu kullanıp tedaviye geliyor. Dolayısıyla bu bataklığı kurutmak da devletin görevi. Spor alanlarını çoğaltarak, gençleri spora yöneltmeliyiz. Çocuklarımızın tek sosyalleşme alanları sosyal medya. Devlete düşen görev; çocuklarımızın enerjilerini boşaltabileceği, boş zamanlarını geçirebilecekleri, sosyalleşebilecekleri spor tesislerinin artmasına ihtiyacımız var. Spor yapan kişi, sağlıklı olmayı erken yaşta öğrenecek ve mutlak surette madde bağımlılığından uzak kalacaktır" diyerek sözlerini tamamladı.