Kahramanmaraş İlimizde KAFUM denilen fuar alanında 27 Ekim ile 6 Kasım 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen ve Anadolu’nun en geniş ve en büyük kitap fuarının son iki gününe, biz de şair ve yazar olarak iştirak ettik ve bu sene yayınladığım iki kitabımı, orada halkımıza takdim ettiğim gibi, ayrıca “Şiir ve Şuur” konulu bir söyleşi de icra ettim. Öncelikle belirtmek gerekirse, fuar faydalı ve başarılı cereyan etti. Hem vatandaşlarımızın ilgisi itibariyle başarılıydı, hem de organizasyon anlamında başarılıydı. Kahramanmaraş Kitap Fuarını organize eden Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi yetkililerini, en başta Başkan Sayın Fatih Erkoç’u tebrik ediyorum. Fuara gerekli ilgiyi gösteren ve orada bizi yalnız bırakmayan tüm halkımıza ayrıca teşekkür ediyorum.
Bu sene üçüncüsü düzenlenen Kahramanmaraş Kitap Fuarıyla ilgili bu genel gözlemimden sonra, şimdi gelelim özel notlarıma:
1-Popüler ve tanınmış şair ve yazarla beklendiği gibi ilgi görürken ve büyük satış sağlarlarken, gariban şair ve yazarlar tek tük kitap imzaladılar. Popüler şair ve yazarlar derken düzeltme yapmam lazım, popüler ve ünlü yazar diyelim. Benim katıldığım fuarın son iki gününde popüler ve ünlü şair görmedim. Bir de şunu hassaten belirteyim, bu popüler ve ünlü yazarlar işi ticarete dökmüşler. “Resmen kitap satıyorlar.” Halbuki kitaplar satmak için değer, topluma değer katmak için çıkartılır. Bu adamlar resmen kitap satıyorlar ve bir de kitap sattıktan sonra, adetten ve zoraki olarak vatandaşın talebi üzerine resim çektiriyorlar. O sırada da zorla gülümsüyorlar. Garip bir durum. Halbuki amatör ve gariban şair ve yazarlar candan gülümsemelerle ve kucaklaşmalarla vatandaşla resim çektiriyor.
2-Kaliteli ve ses getirecek eser ve kitap basılmıyor Ülkemizde. O popüler ve anlı-şanlı sandığınız yazarların kitapları da eften-püften bir şeyler. Ancak reklamı ve tanıtımı iyi yaptıkları için işi götürüyorlar.
3-Kitap fuarında “bindirilmiş kıtalar”ı gördüm. Bindirilmiş kıtalar, parti mitingi, kongreler, muhtelif gösteriler, temel atma ve açılış törenleri gibi etkinliklerde rol alan, ilgisi olmadığı halde olay mahalline götürülen kişi ve grupları ifade eden bir kavramdır. Bindirilmiş kıtalar suni (yapay) kalabalıklardır. Evet, kitap fuarında bazı popüler yazarların standında bu bindirilmiş kıtaları gördüm. Kimisi bir öğrenci yurdundan, kimisi filanca derneğin üyelerinden toplanarak getirilmiş bindirilmiş kıtalar, bazı popüler yazarların standında kuyruk oluşturdular. Bizzat gördüğüm ilginç bir görüntü de, “adamın biri elinde bozuk on liralıkları küçük yaştaki öğrencilerin eline tutuşturuyordu. Sırası gelen 10 TL’yi verip kitabını alıp gidiyordu.
4-Twitter, facebook ve instagram üzerinden meşhur yapılan bazı zevatın da standında kalabalıklar vardı. Hatta bir ismi ilk defa orada duydum. “Bu kim” diye Oğlum Mehmet’e sordum: “Baba, bu adam sosyal medyada ünlü birisi. Kitapları da o nedenle çok satıyor” dedi. Facebook, twitter, instagram da ayrı bir “bindirilmiş kıta” oluyor sanırımJ))
5-Halkımız biraz garip. Google’dan kes yapıştır suretiyle üretilmiş ve internette kolayca bulunabilecek veciz sözlerden oluşan bir kitap da alıcı buluyordu. İlginç bir durum. Halbuki o kitabı para verip almaktansa gir internete ve yaz google arama motoruna ve karşına çıksın onlarca veciz ve güzel söz. Hiçbir emek vermeden ve zihin yormadan birisi kitap çıkartıyor ve halkımız da bu kitaba ilgi gösteriyor. Garip bir durumL((
6-Fuarı siyasiler (milletvekilleri, belediye başkanları ve benzeri siyasiler) de ziyaret ettiler. Bu fuar siyasiler için bir imkân sağlamıştır. Fuar vesilesiyle siyasilerimiz  hem ünlü, ünsüz yazarlarla bir araya gelme ve hem de vatandaşla sohbet etme imkanı bulmuştur. Bizim standımızı da Milletvekilleri ve belediye başkanları ziyaret ettiler. Sağolsunlar.
7-Fuarda “Şiir ve Şuur” konulu bir söyleşi gerçekleştirdim. 6 Kasım 2016 tarihinde saat 11.00-12.00 arasındaki söyleşimde dinleyiclere, şiir ve şuur konusunda kısaca şu hususları hatırlattım. Şiir, bir araçtır. “Sanat sanat içindir ya da sanat toplum içindir”, şeklinde iki temel ayrımın olduğunu bize okullarda öğrettiler. Ben bu ikisinden farklı olarak “sanat Allah içindir” diyorum ve “şiir benim için Allah’ı bilme ve Allah’ı bulma yolunda” bir vasıtadır. Şiir, insanda tefekkür oluşturmalıdır. Şiir tefekkürden kaynaklanırsa katmerli bir şekilde tefekkür oluşturur. Şiirlerim, “elhamdülillah” birer tefekkür yansımalarıdır. Şiir yazarken hiçbir zaman yalnız değilim. Şiirlerim ilham ve içime sunulan duygu ve düşüncelerin birer yansımadır. Bana şiir yazma fırsatı ve ilhamı veren Yüce Rabbime (cc) sonsuz şükürler olsun. Şiirde ölçüm ve hedefim, “gerçekçi ve öğütçü olmaktır.” Uçuk-kaçık ve her vadide dolaşan şiirler yerine, hakikate odaklanmış şiirler benim esas vasfımdır. Mehmet Akif Ersoy ve Necip Fazıl Kısakürek’ten birkaç beyit ile maksadımı ifade edecek olursam;
“Budur Cihanda benim en beğendim meslek.
Sözüm odun gibi olsun, Hakikat olsun Tek.”
                                       Mehmet Akif Ersoy
 
“Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış
Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış.”
                               Necip Fazıl Kısakürek
 
Evet, Kahramanmaraş Kitap Fuarında, Rabbim (cc) nasip eyledi ve iki kitabımla (Söz Harmanı, isimli şiir kitabımla, Kendini Bil-Kendini Bul, isimli içsel gelişim kitabımla) yer aldım.
 
Allah (cc) hayırlısıyla nice nice eserler meydana getirmemizi nasip eylesin ve nice nice okuyucuyla bizleri buluştursun. Amin