Birkaç yıl önce Sivil Toplum Kuruluşlarının Kahramanmaraş’ın sorunlarına karşı duyarsız kalmalarını eleştirerek “Kahramanmaraş Platformu ne iş yapar” diye sorduğum yazım bazı dostları üzmüştü.



Arap ülkeleri başta olmak üzere yurt dışında biri öksürse “hasta ölüyor” diye meydanlara çıkan platformun, Kahramanmaraş’ın gelişimine ve dönüşümüne yönelik hiçbir katkıda ve açıklamada bulunmuyor olmaları da beni üzmüştü.


Sonra dedik ki “yahu bu anlı şanlı Sivil Toplum Kuruluşları enerjilerini küçücük (!) Kahramanmaraş’ın sorunlarıyla neden tüketsin ki… Adamlar haklı…”


Başımızı öne eğip bekledik. Ki, vakti gelsin de yazalım…


Sonra Kahramanmaraş Platformu yurt dışından yurt içine çevirdi bakışlarını. Ülke gündemiyle ilgili de düşüncelerini paylaşmaya ve tepki koymaya başladılar.


Sevindik… Kendimizden de utanır olduk ne yalan söyleyeyim. Su-i zannımız için özür dilemeye bile hazırlanmıştık son günlerde…


Son günlerde dedim de… Son günlerde kaç şehit geldi biliyor musunuz? Kalleş PKK terör örgütü kaç aslanımızı kahpece şehit etti?


Kaç ocağa ateş düştü son bir ayda?


Kaç eş dul, kaç çocuk babasız kaldı?




İşte tam artık “Kahramanmaraş Platformu bizim acılarımızı paylaşmıyor, bizim dertlerimizle dertlenmiyor” düşüncemizden kurtulacakken aklımıza platformun şehitlerimiz için kılını dahi kıpırdatmadığı geldi.


Zırt-pırt bir araya gelip dünyaya kafa tutan çoğu tabela derneği 80-100 Sivil Toplum Kuruluşu nerede sahi?
 

Bu derneklerin yetkililerinin çoğu benim arkadaşım, dostum, kardeşim… Bir kısmıyla beraber çalışıyoruz, bir kısmıyla “kanki kanki” dolaşıyoruz sokaklarda…


İçlerinde telefon açıp “Aman Ali Hocam, bizim derneğin önünden falanca siyasetçi, müdür, iş adamı geçti az önce… Geçerken de göz ucuyla bize baktı. Hadi bir haberini yapalım…” diyen bile var…


Rüyasında Mursi’yi görüp gece yarısı “Mursi’ye destek eylemi” kararı veren Müslümanları da unutmamalıyım.


Yahu Filistin’de katledilen Müslümanlar için ağlamayan ölsün… Ama bir kere de benim şehitlerim için ağla be…


Bir kerecik de Mehmetçik için dök gözyaşını… Bir kerecik de gencecik askerlerimiz, polislerimiz için inlet şu sokakları olmaz mı?




Sokağa hiç çıkmayanları anlıyorum…


Ama diğerlerini hiç anlamıyorum… Anlayamıyorum…


Bu suskunluğu aklım almıyor.


Filistinli çocuğun gözlerindeki acıyı yüreğinde hissedip, şehit çocuğunun gözlerindeki acıya bigane kalınmasını aklım almıyor.


Belki de ben beyinsizim ondan anlamıyorum.


Göğüslerinde kalp yerine bir beyin daha taşıyan çift beyinlilere inat, kafatasımın içinde bir kalp daha taşıyan çift kalpli biri olduğumdandır belki de bu kadar hassasiyet…


Yani…


Kalpsiz kesinlikle değilim de… Sanırım basbayağı beyinsizim…






Dostları üzdüysek acımız büyüktür, kusura bakılmaya...


Sürç-i lisan ettiyse affola…

- - - -