Aynı zamanda TOBB Kayseri Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Başkanlığı görevini yürüten Karaoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Niğde'deki elma bahçelerini gördükten tarım yapmaya karar verdiğini ve Kayseri'ye yaklaşık 55 kilometre uzaklıktaki Sindelhöyük beldesinden arazi satın aldığını söyledi.

Toprak ıslah çalışmaları sırasında araziyi verimli hale getirmek için kömür karbonu olarak da bilinen leonardid ve kükürt ile biyokatı kullandığını belirten Karaoğlu, arazinin 80 dönümünde elma, 20 dönümünde karpuz, 50 dönümünde ise dönüşümlü olarak mısır ve yonca üretimi yaptığını vurguladı

Satın aldığında tarıma elverişsiz olduğunu bilmediği arazide üç yıl boyunca çöp temizlediğini anlatan Karaoğlu, eski çöp depolama alanı olan arazide hiç kimsenin tarım yapabileceğime inanmadığını ifade etti.

Toprak analizlerine bakan bazı akademisyenlerin bölgede kesinlikle tarım yapılamayacağını söylediğini anlatan Karaoğlu, "Beldenin çöplüğü olarak kullanılan alanda toprak ıslah ve düzenleme çalışması yaptıktan sonra sertifikalı elma üretimine başladım. Pestisit (tarım ilacı) analizinden geçen ürünlerimizde ilaç kalıntısı sıfır çıkıyor. Tamamen doğal olduğu için de rahatlıkla ihraç edilebiliyor. Yaklaşık 1 milyon dolar harcamayla toprağı ıslah edip 28 bin tam bodur elma fidanı diktim ve yüzde 100 doğal elma üretmeyi başardım" diye konuştu.

Karaoğlu, arazinin 50 dönümlük alanına mısır ekerek, 220 ton mısır silajı elde ettiğini kaydetti.

Çiftlikte fuji, granny smith ve pink lady olmak üzere üç çeşit elma ürettiğini ve kabzımal aracılığıyla Ürdün ve Rusya'ya ihracat yaptığını anlatan Karaoğlu, bu yıl yaklaşık 250 ton elma hasadı beklemelerine rağmen don nedeniyle verimin düştüğünü ve 160 ton ürün alabildiklerini söyledi.

Arap ülkelerinin daha çok kırmızı çeşitlere ilgi duyduğunu, Rusya ve Avrupa'nın ise yeşil elmalara rağbet gösterdiğini belirten Karaoğlu, şöyle konuştu:

"Elmalarımız yüzde 100 doğal olduğu için kabzımallar ve büyük marketler ürünümüzü alabilmek için sıraya giriyor, özellikle Ürdün ve Rusya'dan rağbet görüyor. Bu da bizi çok mutlu ediyor. 4 yaşını tamamlayan bahçemiz için bu yıl örtü file sistemi şart hale geldi. Yeşil elmalarda meydana gelen güneş yanığı kalitemizi etkiliyor. Bu  sistemi de tamamladığımızda bahçemizdeki ürünlerin tamamını ihraç edeceğiz."

- "Toprağa doktor şefkatiyle yaklaştım"

"Ot bile yetişmez" denilen bir arazide organik tarım yapmasının sırrını hekim bakış açısıyla açıklayan Karaoğlu, şöyle devam etti:

"Bizim için hasta son nefesini verene kadar canlıdır ve onu hayatta tutmak için mücadele ederiz. Toprak ve bitki de öyle. Ben toprağı hep 'hasta adam' olarak değerlendirdim. Çok vitaminsiz, hiçbir gıdası olmayan insana benzettim, doktor şefkatiyle yaklaştım. Bir hastaya gıdayı ağızdan alamıyorsa damardan verirsiniz, damardan alamıyorsa kalbi açar kalbin içine verirsiniz. Toprak konusunda 'mutlaka bir yolu olmalı ve verdiğimiz besinleri, mineralleri almalı' dedik. Ziraat mühendislerinin desteği ile bu toprağı tarıma elverişli hale getirdik."

Karaoğlu, kendisinden sonra bölgede tarım yapılabildiğini gören 4 doktor arkadaşının daha bahçe kurarak elma, yonca, mısır gibi ürünler yetiştirmeye başladığını söyledi.