ERÜ Tıp Fakültesince "1 Aralık Dünya AIDS Günü" dolayısıyla düzenlenen etkinlikte, tıp fakültesi öğrencileri "HIV" enfeksiyonu ve bu virüsün yol açtığı AIDS hastalığı konusunda bilgilendirildi.
Doç. Dr. Hayati Demiraslan, burada yaptığı konuşmada, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 37 milyon HIV virüsü taşıyan AIDS hastası bulunduğunu, dünyada her yıl 1,2 milyon kişinin bu yüzden öldüğünü belirtti. 

HIV virüsünün bağışıklık sistemini yıkan bir hastalık olduğunu vurgulayan Demiraslan, şunları söyledi:

"Bağışıklık sisteminin yıkılmasıyla vücudun bazı fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserlere karşı koyabilme yeteneği azalır. HIV enfeksiyonuna yakalanan kişilerde başlangıçta herhangi bir şikayet görülmeyebilir. Şikayetsiz geçen süre virüsün tipine, hastalandırma gücüne ve bağışıklık sisteminin gücüne göre 2 ila 10 yıl kadar sürebilir. Bu arada virüs ile bağışıklık sistemimizin savaşı devam eder. Bağışıklık sistemi zayıflamaya başlayınca hastalar enfeksiyonlar veya kanserler ile doktora başvururlar. Bazen istemeden kilo kaybetme, uzun süredir devam eden ateş veya ishal ile hekime başvurular görülür."

- "Veremli hastalara HIV taraması yapılması"  

Demiraslan, fırsatçı hastalıklardan birinin de verem olduğunu vurgulayarak, "Verem tanısı alanların hepsinde HIV enfeksiyonu görülmese de mutlaka HIV enfeksiyonu varlığı açısından taranmalıdırlar. Dünyada çoğunluğu Afrika’da olmak üzere 37 milyon HIV enfekte kişi yaşamaktadır. Bunların 2,6 milyonu çocuktur. Yeni HIV’li hasta sayısı dünyada giderek azalırken Türkiye’de artmaktadır. 2013'te bin 400 olan yeni HIV'li hasta sayısı, 2014'te bin 967’ye ulaşmıştır" ifadelerini kullandı.

HIV enfeksiyonunun, korunmasız cinsel ilişki, virüsle enfekte kan nakli ile tıbbi alet ve cihazların kullanılması sonucu bulaşabildiğine dikkati çeken Demiraslan, şu değerlendirmede bulundu:

"Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde en sık HIV enfeksiyonu bulaşma yolu cinsel ilişkidir. El sıkışma, sarılma gibi aktivitelerle bulaşmaz. Ağız içinde kanama yoksa tükürükle bulaşmadığı kabul edilir. Yaş dağılımına bakıldığında genç ve erişkinlerin ülkemizde daha fazla olduğu söylenebilir. HIV enfeksiyonundan korunmak için öncelikle yapılması gereken Dünya Sağlık Örgütü tarafından da tüm dünyada yapılması desteklenen HIV testidir. HIV tanısının konulmasıyla bulaşması önlenmiş, tedavi olma şansı yakalanmış olur. Tedaviyle ömür boyunca diğer insanlar gibi bir hayat sürme şansı yakalanmış olur. Bilinenin aksine HIV enfeksiyonunun tedavisinin vardır ancak hastalıktan kurtulmak şimdilik mümkün değildir."

Demiraslan, cinsel ilişki sırasında kondom (prezervatif) kullanılması, damar içinden uyuşturucu kullanımının terk edilmesi, gebelikte HIV testi yapılarak virüsün çocuğa bulaşmasının önlenmesi ve tek eşlilikle hastalıktan korunulabileceğini sözlerine ekledi.