Uzman Sosyal Pedagog ve Psikolog Hanım Demirbaş, okul öncesi eğitimin okul yaşamına alışmayı kolaylaştırdığını ve okul korkusunu ortadan kaldırdığını söyledi.
Okul öncesi eğitimin ilkokul öncesindeki kreş ya da anaokulu eğitimini kapsadığını belirten Uzman Sosyal Pedagog ve Psikolog Hanım Demirbaş, okul öncesi eğitimin okula alışmayı kolaylaştırdığını, bu nedenle okul öncesinde eğitim alan çocukların okula daha kolay adapte olabildiğini ifade etti. Demirbaş, okul öncesi eğitimin ders öğretmek gibi bir amacı olmadığını vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada okula geçişin kolay olması için temel, sosyal beceriler çocuğa aktarılmaktadır. Çünkü çocuklar başka bir ortama gidecekleri için sevinseler de kendinden büyük çocukları gördükleri için korkuya kapılabiliyorlar, bilmediği bir şeyle karşı karşıya kalmanın endişesini taşıyorlar. Okul öncesi dönem de bunları ortadan kaldıran, okuldaki ders düzeyine yakınlaştıran, örneğin hesap yapmayı öğretmese de, rakamlara, sembollere alıştıran bir müessese. Bu dönem çocukların sorun çözme ve stresle baş etme yetilerini geliştiriyor.”
“Çocukları başarı baskısı ile mutsuz etmemeli”
Ebeveynlere çocuklarının üzerinde başarı baskısı oluşturmamaları önerisinde de bulunan Demirbaş, “Elbette bütün veliler çocuklarının başarılı olmasını ister ama bunu yaparken çocuklarımızı baskı altında tutabiliyoruz. Bu da çocuğumuzun okuma hevesini ve merakını kırabiliyor. Zaten okul öncesi eğitimin bir başka amacı da merakı kalıcı hale getirmek, oyunla öğrenmeyi sevdirmektir. Bizler, çocuğu başarılı olsun diye baskılarken mutlu olmasına gölge düşürebiliyoruz.” dedi.
Her başarılı insanın mutlu olmayacağının altını çizen Demirbaş, çocuklara bunun yerine, onlarla kaliteli vakit geçirerek özgüven kazandırmayı , kendilerini ifade etmelerini sağlamayı ve hayal güçlerini desteklemeyi önerdi.
“Okul öncesi eğitim alanlar okula daha kolay adapte oluyor”
Okul öncesi eğitim alanların, almayanlara oranla okul yaşamına daha çabuk adapte olduklarına dikkat çeken Demirbaş, “Okul öncesi eğitim almayan çocuklar kendilerini sanki bir den bire büyük bir zorlukla karşı karşıya kalmış hissediyor. Bu nedenle ailelerin bu dönemi önemsemesini öneriyoruz. Ama aynı zamanda çocukları ile kaliteli vakit geçirmeli, düzenli biçimde onlarla sohbet etmeli, onlara değer verdiklerini de göstermeliler.” ifadelerini kullandı.