"Adalet mülkün temelidir" sözündeki mülk hangi anlamda kullanılmıştır?

A. Ülke
B. Dünya
C. Hukuk

“Adalet Mülkün Temelidir” sözü de yanlış bir çeviri.
Arapçada mülk, devlet, düzen, sistem vs. anlamına da gelir. Burada kastedilen,
devletin veya düzenin esası adalettir fikridir. Temel de yanlış çeviri. Adalet
sadece devlet binasının temel kısmında bulunmaz, esasta, yani bir sistemin her alanında
bulunmalıdır. Arapça aslı sanıyorum “el-adl esasu’l-mülk” olmalıdır.

Tarihçi Mustafa Armağan


ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR NE DEMEKTİR? - Remzi Yeşilyurt

Yargı salonlarında yargıcın hemen arkasındaki duvarda “Adalet mülkün temelidir.”yazısını hemen görürüz. Buradaki mülk, Devlet’tir. Bu ilke Osmanlı’dan beri vardır. Yani “adalet devletin temelidir.” Bu genel bir kuraldır. Sadece cumhuriyetimize has değildir.
Egemenliğin var olması için, önce devletin var olması gerekir. Devlet yoksa geri kalan tüm ilkeler, masal olur. Devletin temeli olan Adalet bugün sallanıyor. Adalet hükmünü ifade edemiyor. Bazı yargı kararları, vicdanları yaralıyor.
Çünkü bugün ülkemizde büyük bir halk kesimi adalet olduğuna inanmıyor. Yargının verdiği kararların bir kısmını bazı kesimler tanımadığını açıklıyor. Yargıçlar kararları ile konuşur. Her kararın arkasında çeşitli menfaat ve hesaplar olduğuna halk inanıyor. Yargıya devleti yönetenler bile inanmıyor. Siyasi partiler de inanmadıklarını söylüyor.              
En marjinal partiler, Ordu, Polis, Sivil toplum Kuruluşları, Kamuoyu oluşturanlar, Bilim adamlarımız, Uzmanlarımız, Köşe yazarları Spor sevenler, “Ne sağcıyız ne solcuyuz. Futbolcuyuz Futbolcu.” dediklerimiz bile yargıya başkaldırıyor.
Sokağa çıkın önünüze gelene sorun yargıya inanıyor musunuz? Alacağınız cevap her seferinde, hayır olacaktır. Yargının yanlış kararları olabilir. İnsan olan yerde her zaman yanlış olur.
Tüm kararlar tamdır, doğrudur, temizdir, arkasında başka güçler yoktur olmaz. Bu ülkenin yargıç ve savcıları temiz kişiler ve kimseler olabilir. Ama eğer halk yargıya güvenini yitiriyorsa, devletin temeli çökmüş demektir.
Ülkemizde çok yaygın bir halk sözü vardır.
“şeriatın kestiği parmak acımaz.”
Burada şeriat dediğimiz şey, yargıdır. Bırakın parmağın kesilmesini bir kıl koparılması bile acıtıyor. Çünkü insanlarımız artık kılı koparana güvenmiyor. Böyle ülke böyle devlet yaşar mı? İnsanlar yargıya güvenlerini yitirince, her şeye güvenlerini yitirirler. Güvenin olmadığı yerde birlik beraberlik, devlet olabilir mi?
Savcı polise emir verince yapmak zorundadır. Yapmazsa suç işlemiş olur. Savcı hakkınızda dava açar. İdare verdiği görev yapılmazsa disiplin kovuşturması başlar. Ardından hapis, sürgün işini kaybetme başlar.
Devletin güçleri güvenilmez olursa, o ülkede güven içinde yaşamak mümkün olur mu?
Parlamentoda görev yapan siyasi partiler, Halkımızın yargısına yeniden güvenmesini sağlayan gerekli her türlü yasal düzenlemeleri partisel hesaplar dışında, en hızlı şekilde gerçekleştirmesini, halk Meclis’ten bekler.
Ülkemizin bilgi birikimi vardır. Meclis bunu derhal sağlayabilir. Halkımız yepyeni günlere başlayabilir. Ülkemizin temeli sağlamsa kim ne yaparsa yapsın sallanır ama çökmez.
Gün vatanseverlik günüdür. Haydi, Türkiye’m göreyim seni.