Antalya Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Antalya Şubesi Başkanı Vahap Tuncer, 'Tarım arazilerini gelin birlikte koruyalım' kamu spotuyla tarım arazilerinin korunamayacağını savundu. Tuncer, bu tür reklamların gerçekçi olmadığını, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın milleti kandırdığı iddia etti.

Antalya'nın Manavgat ilçesinde köylerine HES yapıma direndikleri için Ahmetler köylülerini tebrik eden Tuncer, büyük kentlerde birinci sınıf tarım alanlarının ranta kurban gittiğini, gelin birlikte koruyalım tarım arazilerimizi kamu spotları reklamlarıyla verimli tarım arazilerinin korunamayacağını söyledi.

'GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI MİLLETİ KANDIRDI'

Bir ülkenin tarımını su kaynakları, toprağı ve yerel tohumunun belirleyeceğinin altını çizen Tuncer, "Bakanlığın televizyon kanallarında döndürdüğü gelin tarım alanlarını birlikte koruyalım kamu spotu hiç gerçekçi değil. Bakanlık yetkililer kusura bakmasınlar ama; bu kamu spotu reklamlarıyla halkımızı ve kamuoyunu kandırıyorlar. Özellikle büyük kentlerde verimli birinci sınıf tarım alanları imara açılarak ranta kurban gidiyor. Birinci sınıf tarım alanları imara açarsanız kamu spotlarıyla verimli arazileri koruyamazsınız. Büyükşehirlerde birinci sınıf tarım arazilerinin imara açılması için özellikle belediye meclis üyeleri baskı altında tutuluyor. Bizim gibi engellemeye çalışan meslek odalarını bunun önünde engel olarak tanımlanıyor. Bu görüşü şiddetle ret ediyor ve kınıyoruz." diye konuştu.

Sürdürülebilir tarımın temelini su kaynakları, birinci sınıf tarım arazileri ve gen kaynaklarını korumaktan geçtiğini belirten Tuncer, özelikle tarım arazilerinin koruması, gen kaynaklarına ve suya sahip çıkmada yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, mesleki odalar ve köylüler kadar merkezi iktidara büyük sorumluluk düştüğünün altını çizdi.

'DOĞAL ZENGİNLİKLERİ TALAN ETMEK İSTEYENLERE, IRMAKLARA ZİNCİR VURMAYA ÇALIŞANLARA İZİN VERMEYELİM'

Su, tarım arazileri ve gen kaynaklarına sahip çıkmada uzun vadede nitelikli tarım yapmanın mümkün olmadığını vurgulayan Tuncer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gen kaynaklarımızı mutlaka korumayız. Yerel tohumlarımıza suyumuza ve toprağımıza sahip çıkmalıyız. Su kaynaklarına sahip çıkma konusunda Ahmetler, Gümüşdamla ve Sülekler köyleri Antalya birer destan yazdı. sular ve yerel tohumların korunması gerekir. Kısaca tarımsal geleceğinin korunması gerekir. Ülkemizde tarımın geleceği doğal kaynaklarımıza sahip çıkmaya bağlı. Tarımsal geleceğimize sahip çıkmak için doğal zenginlikleri talan etmek isteyenlere, ırmaklarımıza zincir vurmaya çalışanlara izin vermeyelim. Yerel tohumlarımızın çalıp çırpılarak uluslararası şirketlere taşınmasına geçit vermeyelim."

'NİTELİKLİ TARIM ARAZİLERİNİN İMARA AÇILARAK RANTA KURBAN GİTTİ'

Antalya ZMO'na üye ziraat mühendisi Nihal Küpeli de yaptığı açıklamada, suya, toprağa ve yerel tohuma sahip çıkmadan nitelikli tarım yapmanın zor olduğunu söyledi. Suyun olmadığı yerde tarımın yapmanın zor olduğunu dile getiren Küpeli, Antalya'da Hisarçandır'a 2 HES'in yapılması nedeniyle köylünün tarım yapamaz hale geldiğini savundu.

Su azlığı nedeniyle bir zamanlar ismini Hisarçandır'dan aldığı Çandır fasulyesinin yetiştirilemediğini ileri süren Küpeli, bugün çoğu nitelikli tarım arazilerinin imara açılarak ranta kurban gittiğini kaydetti.

Ahmetler'in toprağına, suyuna ve yerel tohumuna sahip çıkarak sürdürülebilir tarımda Türkiye'ye örnek olduğunu belirten Küpeli, "Bugün çok verim almadaki hibrit tohumların hepsinin ana ve babası doğal yerel tohumlardır. Onun için çoğu zaman nerede o eski domatesin, biberin, fasulyenin tadı diyoruz. Yerel tohumdan hibrit elde edilebilir, hibritten ise tohum elde edemezsiniz. Yerel tatlarımızı korumak için suyumuza, toprağımıza ve tohumumuza sahip çıkalım." ifadesini kullandı.