George Orwell'in "Avrupa'daki Son Adam" adıyla yazdığı ve günümüzde adı değiştirilen romanı hangisidir?

Cevap: 1984

Günümüzde George Orwell ve ünlü eseri ''1984'' sık sık anılıyor.

George Orwell‘in korkunç baskı ve zulme dayalı bir devleti hayal ederek yazdığı ''1984'' ile günümüz dünyası arasında ne gibi benzerlikler var? George Orwell kimdir?

George Orwell

Asıl ismi Eric Blair olan Orwell, 1903'de Hindistan Bengal'inde bir sömürge memurunun çocuğu olarak doğdu. Eton'da bursla okuyabildi. 1922 yılında Burma'ya gitti. Orada başında sömürgeci şapkası, elinde kamçısıyla genç bir polis olarak 5 yıl geçirdi. İngiliz sömürge sisteminden nefret etti. 24 yaşında bu işinden ayrıldı, Paris'e geldi. Bu şehirde ayak takımı arasında iki yıl geçirdi. Kendisine George Orwell ismini vererek yazmaya başladı. Londra'ya döndü ve tekrar yoksulluk içinde yaşadı.1931'de pek iyi bir geliri olmayan yardımcı öğretmenlik buldu.1933'de ilk eseri yayınlandı.1936'da İspanya İç Savaşı'na Franco'ya karşı çarpışan komünist bir grubun üyesi olarak katıldı.

Oregon cephesinde yaralandı. Bu savaştan rûhen ve bedenen yıpranmış olarak Hertfordhir'e döndü. Burada karısı Eilen'le bir köy dükkânını işletti. İkinci Dünya Savaşı yıllarında verem hastalığı yüzünden askere alınmadı. Londra'da BBC'de spiker olarak çalıştı. Gazetelere makaleler yazdı.

1944'de ilk büyük başarısı ''Hayvan Çiftliği'' (Animal Farm) isimli eseri yayınlandı. İçinde bütün hayvanların eşit olduğu, ama bir kaçının diğerlerinden daha eşit olduğu(!) bu fabl-hiciv öykü onun komünizmle hesaplaşmasıydı.

Orwell bu eseriyle ünlü oldu, fakat artık hasta ve yalnızdı. Karısı bu sıralarda öldü. Yalnızlığı İskoçya sahilleri önündeki Jura adasında etrafı çalılıklarla kaplı bir çitçi evine taşınmasından sonra daha da arttı. Orada kendisini dünya çapında üne kavuşturan ''1984'' isimli eserini yazdı. 21 ocak 1950'de veremden öldü.

Sayısı çok az dostlarından filozof Arthur Koestler onun hakkında; ''Orwell, iki dünya savaşı arasında İngiltere'nin edebiyatçları arasında tek dâhi idi.'' diyordu.

1984

George Orwell, bu eserini 1948 yılında ölüm döşeğinde korkunç bir totaliter devleti hayal ederek ve o yıllardaki iki örneğe; yani Stalin'in Sovyetler Birliği'ne ve Hitler'in SS Devleti'ne bakarak yazdı.

Orwell kitabına; ''Avrupa'daki Son Adam'' ismini vermek istiyordu. Daha sonra bir yıl ismini, 1980 veya 1982'yi düşündü. En nihayet 1984' de karar kıldı. Eserini bitirdiği 1948'in son rakamlarının yerini değiştirerek bunu buldu.

 

''1984'' ün yayınlanmasından 7 ay sonra Orwell öldü.''1984'' dünyanın 62 diline çevirildi. Yalnız Amerika baskısı 10 milyondu.

Eserin konusu; 1984 yılında Londra'da geçiyordu. Okyanusya isimli büyük devletin bu şehrinde ''Parti'' ve onun başındaki ''Ağabey'' bütün gücü ellerinde tutuyordu. Her yerde ''Ağabey Seni Gözetliyor'' yazılı afişler asılıydı. ''Düşünce polisinin '' her yerde gizli ajanı vardı. Telefonlar dinleniyor, insanlar en mahrem yerlerde bile tele-göz kameralarla izleniyordu. Partinin amacı, insanî en özel duyguları bile yoketmekti. Adalet, özgürlük, gerçek, bilgi, duygu, hayal, ülkü gibi kavramların tam karşıtı benimsetilmeye çalışılıyordu. Partinin sloganları : '' Savaş barıştır. Özgürlük tutsaklıktır. Bilgisizlik güçtür'' şeklinde idi.

Bu baskıcı, zulme dayalı dünyada tarihe hiç bir iz bırakılmıyordu. Korkunç bir propaganda makinası ile insanının hafızası hep yeniden programlanıyordu. Tarih,''Gerçek Bakanlığı'nda'' değiştirilerek yazılıyordu. Günlük belgeler yok ediliyordu. Farklı düşünceye hayat hakkı yoktu. Bu nedenle en ağır suç, düşünce suçu idi. Romanın kahramanı küçük memur Winston Smith, Gerçek Bakanlığı'nda tarihin  değiştirilmesinde çalışıyordu. O, dışarıya karşı sadık bir partili gibi görünmekle birlikte, aslında düşünce polisinin takibinden ve ''Ağabey'in'' oyuncağı olmaktan kaçıyordu. Buna rağmen Smith, tutuklandı, işkence gördü ve aşağılandı. Bütün parti karşıtları gibi, bilincini temizlemesi istendi. Birey olarak kendi varlık bilinci kalmayınca, serbest bırakıldı. Sonunda, ''Kendini yendi. O, ağabeyi seviyor'' dendi.

Kısaca; ''1984'', hayali bir ülkede, baskıcı ve zulme dayalı bir devletin bireyi çeşitli uygulamalarla nasıl izleyip, ezdiğini, aşağıladığını ve toplumun nasıl bir korku devleti haline getirildiğini anlatmaktadır.

 

Günümüz

Orwell; ''Kitabımda anlattığım toplumun bir gün var olup olmayacağını bilmiyorum, ama buna benzerin geleceğine inanıyorum.'' diyordu.

Orwell'in  bilimkurgu olarak yıllar önce yazdığı romanındaki sahneler, bakın günümüzde nasıl gerçek olmuştur?  İnsanlar ''1984''de olduğu gibi uydularla, kameralarla izlenmekte, telefonları dinlenmekte, ortam dinlemesi ile elde edilen ses kayıtları internette yayınlanmaktadır. Bir evin içindeki konuşmalar, dışardan  teknik donanımlı arabadan dinlenmekte ve kaydedilmektedir.  İnsanların bilgisayarlarına el konulmakta, yargıda olması gereken bilgisayardaki bilgiler, telefondaki en özel konuşma kayıtları, bazı medyaya servis edilmekte ve yayınlanmaktadır.Vatandaşların bilgisayarlarına, telefonlarına onları suçlayacak belgeler yüklenmektedir. Herhangi bir insanın bilgisayarındaki bu digital verilerde adı geçenler de tutuklanmaktadır.   Bu dijital veriler içindeki bilgilerin digital olmayan bilgilerle soruşturulmasına gidilmemektedir. İki kişinin kendi aralarında üçüncü bir şahsı suçlayıcı saçma sapan  telefon konuşmaları bile iddianameye girmektedir. Suçu yargı kararı ile sabit olmamış insanlar, terör örgütü üyesi olarak teşhir edilmekte, insan onuru ve hakları fütursuzca, hoyratça çiğnenmektedir. İnsanlar ne ile suçlandığını bilmeden aylarca hapiste kalmakta, hatta ölmektedir. 

Sanık ve tanık ifadeleri, mahkemeden önce gazetelere ulaşmakta, Bununla korku yaratma amaçlanmaktadır. Ülkede herkes bu davadan içeri alınırım korkusu içindedir.

 

Siz tahmin edin, Orwell'in  korku devletine dönüşen bu ülke neresidir?  

İnsanların özlemi ve isteği;  özgürlük, demokrasi, barış, adalet, uzlaşma ve hukukun üstün olmasıdır.