Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Rektörlüğü ve Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü tarafından “Yol Ayrımının 100. Yılında Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu” düzenlendi.

KSÜ Cahit Zarifoğlu Konferans Salonunda gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Durmuş Deveci Yaptı. “Türk tarihinin ve dünya tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi Birinci Dünya Savaşıdır.” diyen Rektör Deveci, “ Bu savaşta Osmanlı Devleti yedi düvel ile birçok cephede mücadele etmiş, yüzbinlerce vatan evladı bu aziz toprakları kanlarıyla sulayarak birer isimsiz kahraman olarak tarihe adlarını altın harflerle yazdırmışlardır. Yapılan bütün mücadelelere rağmen, bu savaş neticesinde tarihimizde kurduğumuz en önemli ve en büyük devletlerden biri olan Osmanlı İmparatorluğu tarih sahnesinden çekilmek zorunda kalmıştır.” şeklinde konuştu.

Osmanlının kendi vatandaşı olan unsurların düşmanla işbirliği yaptıklarına dikkat çeken Rektör Deveci, “Bunlarında başında yaklaşık bin yıldır bu coğrafyada kardeşçe beraber yaşadığımız, milleti sadıka olarak adlandırılan Ermeniler gelmektedir. Bu savaş sırasında dış tahriklerin etkisinde kalan bazı Ermeniler, Anadolu’nun doğusunda büyük Ermenistan kurmak hayali ile Rusya ve diğer devletlerle iş birliği yapmışlardır. Ermeniler bağımsızlık hayalini gerçekleştirmek için Anadolu’nun birçok yerinde vahşice katliamlar yapmışlar, masum, silahsız, yaşlı, kadın, çoluk çocuk demeden on binlerce insanı öldürmüşler, savaş halindeki Osmanlı ordusunun erzak ve mühimmat güçlerini yağmalamışlar, tahrip etmişlerdir.” dedi.

Bütün bu nedenlerle Osmanlı devletinin düşmanla işbirliği halindeki bazı Ermenileri ülkenin faklı bölgelerine göç ettirdiğini hatırlatan Rektör Deveci, bunun planlı bir eylem olmayıp kendi güvenliğini tehdit altında hisseden her devletin alabileceği türden bir tedbir olduğunun altını çizdi.

Rektör Deveci, “Birinci dünya savaşında düşmanla iş birliği yaparak, Osmanlı Devletini içeriden çökertmek isteyenlerin torunları bugün Türk milletini soykırım iddiaları ile itham edip, tarihi gerçekleri çarpıtmaya çalışmaktadır. Asılsız, mesnetsiz iddia sahiplerinin sadece Kahramanmaraş’ın Zeytun-Süleymanlı’da yatan şehitlerin anıt mezarını ziyaret etmelerini, burada Ermeniler tarafından masum insanlara yapılanları hatırlamalarını istiyoruz. Bu ziyareti gerçekleştirdikleri takdirde bütün iddialarından vazgeçip Müslümanlardan özür dileyeceklerine inanıyoruz. Çünkü savaşın ağır şartları altında ihanetle sarsılan Anadolu insanı acıların en büyüğünü bu topraklarda yaşadı. Bizler Birinci Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden bütün insanların acısını yüreğimizde hissediyoruz. Kendi doğdukları topraklardan uzaklaştırılıp Anadolu’ya zorla sürülen Balkan, Kırım ve Kafkas göçmenlerinin buraya gelmeden önce memleketlerinde maruz kaldıkları insanlık dışı muameleleri şiddetle kınıyor, onların yaşadıkları dramın unutulmaması gerektiğini hatırlatıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle sempozyumun hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.” ifadelerini kullandı.

Açılış konuşmasının ardından sempozyumun birinci oturumuna geçilirken, “Osmanlı Devletinde Ermeniler ve Tehcir” ana başlıklı oturumun başkanlığını KSÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Solak yaptı. Sempozyum konuşmacıları arasında da yer alan Solak, “Osmanlı Devleti’nde Gayri Müslim Tebaanın Durumu” başlıklı tebliğini sundu. Osmanlının uyguladığı millet sistemine ilişkin bilgiler veren Solak, kronolojik olarak Osmanlı Devletinde gayri Müslim tebaanın durumu ve millet sisteminin çöküşüyle ortaya çıkan durum hakkında bilgi verdi.

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nejla Günay ise “Birinci Dünya Savaşı Öncesinde İttihat Terakki Taşnaksutyun İlişkileri” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. İttihat Terakki-Taşnaksutyun işbirliğinin detaylarına ilişkin bilgiler veren Günay, Ermenilerin Birinci Dünya Savaşında Osmanlıya karşı gönüllü olarak Rus ordusunda yer aldıklarını hatırlattı.

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi de “1915 Ermenilerin Sevk, İskânı ve Propaganda” başlıklı sunumunu yaptı. Rusya ve batılı devletlerin Osmanlıya müdahaleyi meşrulaştırmak ve bu konuda kendi vatandaşlarının desteğini almak için Hristiyan azınlıkların öldürüldüğü iddialarını yayarak kamuoyu oluşturmak için propaganda yürüttüklerini söyledi.

Birinci oturumun son tebliğini ise Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ethem Atnur sundu. Atnur, “Cemal Paşa’nın Tanıkları ve Onlarla İlgili Gözlemler” başlığı altında Osmanlı Devletinin ve Cemal Paşa’nın göç eden Ermenilerin mümkün olan en iyi koşullarda yaşayabilmeleri için yürüttüğü çalışmaları dönemin tanıklarının paylaşımları üzerinden aktardı.

Sempozyumun ikinci oturumunun başkanlığını ise KSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Orhan Doğan yaptı. “Tehcir ve Ötesi” üst başlığı altında yapılan sunumlardan ilkini Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferudun Ata sundu. Ata, “Birinci Dünya Savaşı Sonrası Ermeni Meselesi” konusunda bilgiler verdi.

Avrasya İncelemeleri Merkezi Analisti Maxime Gauin ise “Tarihi Bağlamında Maraş’ın Fransız ve Ermeni Kuvvetleri Tarafından İşgali (1919-1920)”başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. İlk nitelikli Ermeni isyanının Kahramanmaraş Zeytun (Süleymanlı) bölgesinde ortaya çıktığını belirten Gauin, Maraş’ta yaşayan 6 bin Ermeni’den yalnızca 120 ailenin tehcire tabi tutulduğunu söyledi. Gauin, “Maraş Ermeni olayları yerel bir olaydır fakat geneli ilgilendiren sonuçları olmuştur. Bu anlamda genel olarak değerlendirilmelidir.” diye konuştu.

Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevgi Gül Akyılmaz da “Osmanlı Devletindeki Hukuki Düzenlemeler Çerçevesinde Ermeniler ve Geride Bıraktıkları Mallar (Emval-i Metruke)” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.

Avrasya İncelemeleri Merkezinden Ömer Engün Lütem tarafından hazırlanan “Ermenilerin Türkiye’den Talepleri” başlıklı ikinci oturumun ve sempozyumun son tebliğini Avrasya İncelemeleri Merkezi Analisti Mehmet Oğuzhan Tulun sundu.

Katılımcıların konuya ilişkin sorularının cevaplandırılmasının ardından, protokol üyelerince konuşmacılara teşekkür belgeleri ve çeşitli hediyeler takdim edildi.

28 Nisan 2017 Cuma günü ise sempozyuma katkı sunan bilim insanları Zeytun-Süleymanlı bölgesine ziyaret gerçekleştirdi.