“Kim olursak olalım, nerede ve nasıl yaşarsak yaşayalım, hepimizin bir tek hayatı vardır. Herkesin ömrüne mühürlenmiş tek bir hayatı. Edebiyat ve sanat, bizi o biricik olan hayatımızın dışına çıkararak bize başka hayatların ve varoluşların kapılarını açar, bizimkine benzeyen ve benzemeyen öykülerle tanıştırır. Bizi başkalarının yerine geçirerek çoğaltır, ruhumuzu, aklımızı, iç dünyamızı zenginleştirir.”

2003 yılından beri Ankara’da düzenlenen ve bu yıl ‘İnsan Öyküsüyle Var’ sloganıyla öyküye gönül verenlere seslenen 14 Şubat Dünya Öykü Günü programı, yazar Murathan Mungan’ın yukarıdaki cümlelerini içeren açılış bildirgesiyle açıldı. Konuşmasına Ankara’daki öğrencilik yıllarını, ilk öykü metinlerini oluşturduğu günleri anarak başlayan Mungan, bu dönemde yazdığı iki kitap dosyası ile bazı oyunlarını ‘ham oldukları’ gerekçesiyle sandığında hep saklı kaldığını anlattı. Öğrencisi olduğu Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde ‘rüştünü ispatlamış bir yazar’ bulunmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Mungan, ilk eserlerini de yine Ankara’da verdiğini anlattı.

USTA EDEBİYATÇILAR ANILDI

Çankaya Belediyesi, Ankara Üniversitesi ve Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği işbirliğiyle düzenlenen 14 Şubat Dünya Öykü Günü, öykü severlerin yoğun katılımıyla Ankara’da gerçekleşti. 14 Şubat Dünya Öykü Günü’nün bu yılki açılış bildirgesini yazar Murathan Mungan’ın okudu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Farabi Salonu'nda düzenlenen etkinlik için gelenler salonlara sığmadı, çok sayıda kişi ayakta izlemek zorunda kaldı. Etkinlikte Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Şahin Ergüney ve Fulya Koçak, Murathan Mungan’ın 'Boyacıköy’de Kanlı Bir Aşk Cinayeti' öyküsünü seslendirdi. ‘Usta Öykücülerimizi Selamlıyoruz’ başlığıyla Füruzan, Vüsat O. Bene, Tomris Uyar ve Haldun Taner de anıldı.

Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği’nin kurucusu ve 14 Şubat Dünya Öykü Günü'nün fikir babası yazar Özcan Karabulut, 2003 yılında 14 Şubat’ın ‘Dünya Öykü Günü’ olarak kutlamasını edebiyat dünyasına ve yazar örgütlerine önerdiklerini, tüm kesimlerin de olumlu bulduğunu söyledi. ‘Dünya Öykü Günü’ diyerek öykünün hayattaki rolüne vurgu yaptıklarını kaydeden Karabulut, “Öykülerle barış, sevgi ve dostluk ortamına katkı sunmak istiyoruz.” dedi. Öykünün toplumdaki rolüne işaret eden Karabulut, “Öykü günleri düzenlemek edebiyat ortamlarını demokratikleştiriyor. Yeni ve genç yazarların doğmasına imkan tanıyor, yeni öykülerle tanışmamızı sağlıyor. Aynı zamanda da ifade özgürlüğünün gelişimine katkı sunuyor.” ifadelerini kullandı.

“İNSANIN HER BİRİNİN HAYATI BİRİCİK”

Kısa konuşmasının ardından Öykü Günü’nün açılış bildirgesini okuyan Murathan Mungan, öykünün ‘insanoğlunun dünyaya gelirken attığı ilk çığlıkla, o çığlığın kendisinden çıktığının farkına varması arasında geçen zamanda başladığını’ söyledi. İnsanın ‘Çığlığıyla duyurduğu varlığı artık burada’ olduğunu belirten Mungan, “Biridir. Öyküsü olan biri. Hepimizin hayatı biriciktir. Dünya kurulalı beri yaşamış milyarlarca insanın her birinin hayatı biricik. Biricikliğin yalnızlığı insanoğlunun temel öyküsüdür.” ifadelerini kullandı.

Murathan Mungan’ın okuduğu 14 Şubat Dünya Öykü Günü bildirgesinden satırbaşları:

“Başkalarını tanıdıkça yabancı dediklerimize, öteki, hatta düşman bildiklerimize karşı duyduğumuz korkuları yeneriz. Edebiyat, dünyayı farklılıkların zenginliğinde, benzerliklerin ortaklığında buluşturup yeryüzünün dört bir yanına dağılmış insanları birbiriyle kaynaştırır. İyi edebiyat bize içgörü kazandırırken zevkimizi inceltir, ruhumuzu soylulaştırır.

“Sanatın ve edebiyatın gücünü, önemini bunca vurgulamam boşa değil. Çünkü bugün kutladığımız “dünya öykü günü”, yazınsal metin değeri kazanmış öykülerin günüdür. Öykü her yerde vardır. Anlatılan, söylenen, rivayet edilen, aktarılan, uydurulan, yaşanan, hayal edilen, çarpıcı, sarsıcı ya da sıradan sayıma gelmez nice gündelik öykü arasında yaşarız. Ancak çağına uygun bir yaklaşım ve anlatımla iyi yazılmış öykülerin bükülmez direnci kendi zamanını aşarak geniş zamanlara ulaşır.

'EDEBİYAT HAKİKAT VE ADALET ARAYIŞIDIR'

“İster varoluşun ontolojik sorunlarıyla boğuşsun, ister insan ilişkilerini ya da sınıf mücadelesini konu edinsin, edebiyatın kendisi özünde bir hakikat ve adalet arayışıdır. En ümitsiz, nihilist, kara ruhlu yazarın bile kaleminde saklanmış bir gelecek tasavvuru, bir yarın ümidi vardır.

“Öykü bir edebiyat kıymetidir. Benim için iyi bir edebiyat okuru, aynı zamanda öykü seven okur demektir. İyi bir öykü düzayak açıklamalara indirgenemeyen, çiğ ışıkta dağılıp çözülmeyen kendine özgü bir büyüye sahiptir. Konusunu iyi bildiğimiz, kişilerini tanıdığımız öyküleri yeniden dönüp okuma isteğimizde o büyüyü yeniden yaşamak arzusu yatar. O büyünün içinde pek çok şey vardır: Dilin lezzeti, sözün derinliği, yaratılan atmosferin etkisi, ayrıntıların gücü, metnin sugeçirmez dokusu, hayal gücümüzü kışkırtan tasarlanmış boşluklar ya da sessizlikler, okurun algı sahasına bırakılmış, her okuyuşta yeniden anlamlandırılabileceği ipuçları... Kuşkusuz bu çeşit iyi bir öykünün tadına gündem takipçisi kitap tüketicileri değil, has edebiyat okurları varır.

'ÖYKÜNÜN GELECEĞİ SÖZÜN GELECEĞİDİR'

“Öykünün geleceği sözün geleceğidir. Dünyanın neresinde olursa olsun, sözü, meselesi, estetik kaygıları olan edebiyat, insanın aklını, ruhunu zenginleştirmeyi, içini güçlendirmeyi, her tür karanlığına direndiği dünyayı güzelleştirmeyi ve okuruna ancak iyi edebiyatın verebileceği hazzı vermeyi sürdürecektir. Dilerim ülkemin öykücülüğünde de yakın ve uzak tarihimizin gömülü kalmış hikâyeleri, sırları, yeterince dillendirilmemiş gerçekleri, seslendirilmemiş hayatları, yasak bilinmiş aşkları bundan böyle daha çok yerini alır. Öykücülüğümüzün köklü geleneğini bugüne bağlayan köprüde pek çok yazarın adı, yıldızı ışıyor. Geçmişten günümüze öyküleriyle elimizden tutan öncüleri, ustaları, zamanında kadri bilinmemiş kıymetleri şükranla anıyor, edebiyatın öykü takımadasında yıldızı parlayan genç öykücüleri dostlukla selamlıyorum. Dünya öykü gününüz kutlu olsun! Güzel öyküleriniz olsun! Okuduklarınız, yazdıklarınız, yaşadıklarınız güzel olsun! Günü geldiğinde, giderken ardınızda bıraktıklarınız güzel olsun!”