Bediüzzaman ve Medeniyet Dünyasında Gençlik Konferansına Büyük İlgi
Yeni Asya Vakfı Kahramanmaraş Temsilciliği tarafından düzenlenen "Bediüzzaman ve Medeniyet Dünyasında Gençlik" konulu konferans büyük ilgi gördü.
Yeni Asya Vakfı Kahramanmaraş Temsilciliği tarafından Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi'nde Bediüzzaman ve Medeniyet Dünyasında Gençlik konulu konferans düzenlendi.
25 Mart 2012 Pazar günü Saat 13.30 da başlayan ve Gazeteci Yazar Halil Uslu tarafından verilen konferansa büyük ilgi gösterildi.
Programın sunuculuğunu eğitimci Serdar Algan yaptı. Programın başında söz alan Yeni Asya Vakfı Kahramanmaraş Temsilcisi Mehmet Diken "Hz. Adem A.S. dan başlayıp Peygamberimiz Hz.Muhammed A.S.M. a Kadar gelen bütün Peygamberler yaşadıkları dönemlerde insanlığın dünya ve ahiret saadetine kavuşmalarında öncülük yaptıklarını" söyledi.
Diken; "Teknolojinin, iman ve küfrün zirveye ulaştığı içerisinde bulunduğumuz asrımızda İki milyara yaklaşan Müslümanlara Kur'an Medeniyetinin mesajlarını yakalamada ve tüm insanlığın huzur ve refahının sağlanmasında nasıl reçetelerin yazılacağı bu mesajların neler olduğu doğru anlaşıldığında yeniden tarihimizdeki şanlı levhaların yakalanacağı, bugün paramparça olmuş İslam aleminin içerisindeki çıkmazlara yol gösteren Bediüzzaman Said NURSİ'nin mesajları anlaşılmayı bekliyor. Şuna inanıyoruz ki bu mesajlar anlaşıldığında yalnız İslam alemi değil tüm insanlık saadet ve huzura kavuşacaktır. Bu mesajların neler olduğunu yazarımız Halil USLU'nun konferansında cevaplarını bulacaktır." dedi.
Daha sonra kürsüye gelen Kahramanmaraş İktisadi ve İdari Bilimler Fakultesi Dekanı Prof. Dr. Hamdi Aydın Prof. şunları söyledi:
“Bediüzzaman, demokrasi ve cumhuriyete son derece önem vermiştir. Üstad, içtimai konularda, toplumun refahı için emniyet ve asayişin temini için bizzat kendisi çalıştığı gibi talebeleri de adeta birer emniyet gönüllüsü olmuşlardır.
İslam Dünyası'nda iktidarlar darbeyle gerçekleştiği için, uzun ömürlü olamıyorlar ve barış da doğru dürüst sağlanmıyor. Bediüzzaman'ın bir asır önce ortaya koyduğu reçetelere İslam Dünyası tam olarak sarılsaydı, günümüzdeki karışıklıklar olmazdı. Dolayısıyla Dünya'da da barış olurdu. “
[URL=http://www.haber46.com/gallerydetails.asp?id=1450#]FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ[/URL]
Ardından Bir Bediüzzaman Klasiği adlı şiiriyle kürsüye gelen Atilla Yılmaz izleyicileri coşturdu:
Burada düşünmek
Burada konuşmak
Burada yazmak
Burada yaşamak yasaktı”¦..
Ufuklar, alaca
Simalar mahzun
Vicdan kaskatı
Burada bilmek,yasaktı
Burada gülmek, yasaktı
Hatta”¦.
Burada ölmek”¦
Evet evet”¦
Burada ölmek.. yasaktı...
Burada, mezar bulmak”¦yasaktı.!
Evliyalar diyarı..bir memleket
Sultanlar şehri ıstanbul.
Kıt'alara hükmeden
Osman'ın oğulları
Dedem Ertuğrul'un torunları”¦.
Nebiyy-i Zişan'ın kutlu müjdesine mazhar
Feth-i Fatih'in yiğit evlatları.
Eski tebalarının hegemonyasında
ınim inim ,inliyorlardı şimdi.
Bir iksir..Bir çözüm”¦Bir öneri”¦
Ne derseniz deyin.
Bir reçete lazımdı.
Birşeyler yapmak gerekti.
Geç mi kalınmıştı”¦
Geç mi duyulmuştu??
Geç mi olmuştu.
Payitaht çökerdi”¦Ama..
Ama bu halkı”¦
Mutlaka bu halkı kurtarmak gerekti.
Öyle ya..
ınsanı yaşatacaksın ki. Devlet yaşasın.
Osman Oğulları yaşayacaktı.
Kurtuluşun reçetesi,
Bediüzzamanca bir
Münazarat yazılacaktı..!
Dünya kaynıyor,
Beşer şaşkın..
Manevi bir buhran”¦Sanki kıyamet,
Sanki toz duman.
Vatan telaşı,
Bayrak telaşı,
ıstiklaliyet”¦ Ve”¦
ıttihad-ı ıslam endişesi”¦.
Bir elinde Kur'an, bir elinde Kılınç,
Doğunun sarp dağlarında,
Moskof'la vuruşurken.
Yaz Molla Habib..!
Bu gavurun gülleleri bizi öldürmez.
Görev verildi bize,
Kılıçlarımız düşmanı ezerken
Tebliğimiz coşacak”¦
Savaşın ortasında,
ışarat'ul i'caz yazılacak.
Hayatı özümsemek,
Dünyayı ötelemek,
Vahdete ulaşmak adına.
Ruhun kemale ermesi için”¦
Allah Said'i yoklayacaktı”¦
Said'i deneyecekti.
Belki bunun için.. Bir uzlet
Bir inziva..Bir riyazet,
Ve bir esaret..!
Sibirya'da esirdi,
Sibirya'da esarette,
Riyaset tecelli edecekti..!
Hakkın hatırı alidir,
Hiçbir hatıra feda edilmez.
Allah'a secde eden başlar,
Nikola'ya eğilmez”¦!
Kosturma'da geçen ,esaret akşamlarında,
Volga'nın ,nazlı nazlı akışında ,sen vardın.
Rusya'nın kızıl akşamlarında,
Anadolu hasretiyle yanardın..
Karanlık gecelerde ,
Kurduğun zikir halkalarında”¦
ımam-ı Rabbani'ler”¦..Gavs-ı Geylani'ler vardı.
Resul ü Zişan'dan aldığın müjdeyle tutuşurdun”¦
Vakit dardı”¦.Vakit kısaydı”¦ Vakit Ahirzamandı..
ı'la'yı Kelimetullah yolunda, yapılacak çok şey vardı.
Bin yıldır rahnelenmiş, darbelenmiş, kanatılmış
ıslam'ın kal'ası,
Kur'an'ı yok etmeye yönelmiş,
Lord Gürzon belası.
Ruhunda volkanlar patlarken,
Yüreğinde ıslam'ın sancısı”¦
Alem-i ıslam'a inen darbeleri,
En önce ruhunda hissediyordu.
Volga'nın derin sularını
Meleklerin kollarında geçiyordu.
Dersaadet'te çalışır
şark'ta tatbik ederdi.
Sıkıldıkça ıstanbul'da , hemşehrilerine dönerdi.
ısterdi ki onların
Zihni melekeleri gelişsin.
şarkın saf, iffetli çocukları
Medreset'üz Zehra'da eğitilsin.
Anlamadılar O'nu
Anlamadılar bir türlü.
Yahut , anlamak istemediler.
Ve bir gün,
Karışmıştı ıstanbul,
Kararmıştı Ankara.
Bu sebeble olsa gerek
Dönmüştü
Gitmişti Van'a.
Ama”¦ama ,
O'nu bir şaki
Bir haydut
Bir serseri
Gibi yolladılar sürgüne.
Ah Vatan”¦. Ah Anadolu”¦.
Burada olsunda
Neresi olursa olsundu.
Zira ; O , Anadolu'nun
Anadolu O'nundu.
Manevi alemden
Yeni bir ilham geliyordu,
Anadolu'nun göbeğinde
Risale-i Nur doğuyordu.
ısparta'nın gözetleme evleri
Afyon'un soğuk hücreli, hapishaneleri”¦
Aratır olmuştu, adeta O'na, Rusya'daki
Esaret günlerini”¦
şakır şakır buz tutardı parmaklık.
Yer buza keserdi, tavan buz olur.
Yatak buz olur..Yorgan buz olur.
Direnmek ne mümkün,
Dayanmak ne zor..!
Birde yemekteki zehir”¦.Ah zehir”¦
Bu kaçıncı zehir
Aşı yapıyoruz derler”¦
Hastalık icad ederler
Zehir şırınga ederler”¦
Ah kolum ”¦.
Omuz başlarım”¦!
Dayanılmaz sancılar..
Dayanılmaz acılar..
Yaş ilerler, vücut zayıflar.
Soğuklara dayan”¦.
Hücrelere dayan”¦
Zehirlere dayan”¦
Dayan Said'im , Allah seninle..!
Dayan Said'im , Allah sabredenlerle..!
Aylarca, yıllarca hasretiyle
Yanıp tutuştuğu
Vatan”¦Vatan bu muydu?
Kaçıralım gel seni, Mısır'a
Mekke'ye”¦Hicaz'a.
Nereye istersen”¦..
Yok”¦.Yok”¦.
Ben oralarda olsam bile
Oralarda doğsam bile,
Buraya gelmem lazımdı.
Benim”¦Benim burada olmam lazımdı.
O severdi”¦Savaşın ortasını”¦
O severdi, ateşin korunu.
O severdi oyunun zorunu
Küfür nerede şiddetliyse O,
Orada olmalıydı.
O burada kalmalıydı.
Varsın yerim zindan olsun
Varsın yerim mahpus olsun.
Bu milletin , ıman'ını selamette görürsem
Cehennem alevleri,
Bana gül, gülistan olsun”¦!
O'nun gibi seven oldu mu, bu memleketi
Sevebildi mi kimse O'nun gibi”¦.?
Sevebildik mi O'nun gibi??
Ebu Zer gibi işkencelere katlandı
Ekmeksiz Yaşardı ama , Hürriyetsiz Yaşamazdı..'
Küfrün karşısında dimdik
Ayaktaydı.
Gün olur;
Bir sözle nemrut'u yakar.
Yasaklara beş para kıymet vermez.
Bu Sarık Bu Başla Birlikte Çıkar”¦'
Firavun kahroldu”¦ Nemrut kudurdu”¦!
Anadolu'dan doğan güneş ,
Asrın Bedii'si”¦Risale-i Nur'du”¦!
Bu dava Hak'tır..!
Bu dava baki kalacaktır”¦!
Emin olun.
En yüksek gür sada ,
O'nun sadası ,
İslam'ın sadası olacaktır”¦!
Daha sonra kürsüye gelen Gazeteci-Yazar Halil Uslu gördüğü ilgiden dolayı memnun olduğunu dile egtirdi. Uslu:
"Uzun zamandır üzerinde çalıştığım gençlerimizin önünde çok büyük engeller, günahlar çukurlar vardır. Doğumunda masum doğan dünya gençliğinin masumiyeti önündeki engellerle ,kendi nefis ve idraki içinde boğuşuyor ve yeni hayatının çizgilerini kendi iradesi ile çiziyor. 20 kusur tespitimin içinde ;Menfi çevre, menfi medya,müstehcen yayınlar, kötü arkadaş, sağlıksız din eğitimi, kötü alışkanlık, öfkeye kapılmak, genel ahlaka aykırı davranmak , suç işlemek , menfi kişilik kıskançlık, kin , intikam, cehalet, tembellik, gayesiz ve idealsiz bir hayat macera hevesi ve özentisi, israf ve eğlence düşkünlüğü,karamsarlık ve isyankarlık, münakaşa ve kavga, suç işlemek... 1948 de dakikada 100 tehlike, günah ve engeli bu gün itibarıyla; 1000 tehlike, günah ve engel ile karşı karşıya ve en büyük tehlike-i azim, iman ve inanç boşluğu var.." dedi.
"Bu gün binlerce televizyon ve radyo kanalının gençlerin günaha sürüklemek için menfi yayınlar yaptığını" söyleyen Uslu, "gençlerimizi günahlardan, muhafaza etmek için onları kur'an ahlakı ile ahlaklandırmanın çalışmalarını yapmalıyız" dedi.
Uslu, “Bediüzzaman gerçek cumhuriyetin temelinin Asr-ı Saadette olduğunu söylüyor. Şahit olarak Hulefa-i Raşidini gösteriyor. Onlar aşere-i mübeşşereye reisi cumhur idiler, diyor. İlk meclis Bedir muhaberesinde oluyor. O günden bugüne köprü işte Bediüzzaman. Onun köprüsüne binen Asr-ı Saadete gidiyor” dedi.
Bediüzzaman'ın barış noktasında eşitliğin esas alınmasını öngördüğünü söyleyen Uslu, “Müsavat, fazilet ve şerefte değil, hukuktadır. Hukukta ise şah ile geda birdir. İşte Hz. Ali, Selahaddini Eyyubi ve Sultan Fatih!” şeklinde konuştu.
Halil Uslu konferansın ardından kitaplarını imzaladı ve okuyucularıyla sohbet etti.
Yorumlar