Türk dünyası bilim adamları ve akademisyenleri, Kazakistan’ın kültür başkenti Almatı’da bir araya geldi. Bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu’na BDT ülkeleri, Türkiye, ABD, Çin, Kore, Hollanda, Sırbistan’ın yanı sıra 20 ülkeden 500'den fazla delege katıldı. Sempozyumun bu yıl onur konuğu Niğde Üniversitesi oldu. Sempozyumda ele alınan konular arasında eğitim, entegrasyon, filoloji ve gelişme perspektifleri, Türk alfabesi ve cinsiyet sorunlarının yanı sıra Kazak Hanlığı’nın kuruluşunun 550. yılı sunumları da yapıldı. Sunulan bildirilerde dil, kültür, edebiyat, sosyoloji, din, tarih, sanat tarihi, eğitim, etnografya, coğrafya, bilimsel gelişme, Türk iktisadı, siyaset, devletlerarası ilişkiler, uluslararası siyasi gelişmeler, uluslararası ticaret ve bilgi paylaşımı gibi konular tartışıldı. Sempozyumda konuşma yapan Niğde Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Görür, Kazakistan ve Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin önemine dikkat çekti. Konuşmasını Kazakça yapan Görür, katılımcılardan alkış aldı. İki ülke arasında dostluk temelli kurulan ilişkiler çok çabuk netice verdiğine dikkat çeken Adnan Görür, Kazakistan ve Türkiye arasında yapılan stratejik ortaklık anlaşmasının büyük önem arz ettiğine vurgu yaptı. Kazakistan’ın 2030, 2050 ve “Nurlu Yol” kalkınma programlarının uzun vadede çok başarılı olacağına inandığını vurgulayan Görür, Kazak ve Türk halklarının asırlar boyunca birbirlerinden ayrı yaşamak zorunda kaldığını, ama bu ayrılıkların dost ve kardeş iki toplumu birbirinden ayırmaya gücünün yetmediğini söyledi.


Sempozyumda söz alan Türkiye’nin Almatı Başkonsolosu Suphi Atan ise, Kazakistan’ın Türkiye’nin Orta Asya’ya açılan kapısı olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bölgeye yönelik genel politikasının Orta Asya ülkelerinin bağımsız, siyasi ve ekonomik istikrara sahip, kendi aralarında ve komşularıyla işbirliği içinde, uluslararası toplumla bütünleşmiş ve demokratik değerleri benimsemiş devletler olarak varlıklarını sürdürmelerini desteklemek şeklinde özetlemenin mümkün olduğunu söyleyen Atan, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin, 2014 yılı itibariyle, bölge ülkeleriyle ticaret hacmi 10 milyar dolar olup, Türk şirketlerinin bölgedeki yatırımlarının toplamı 4,5 milyar doları aşmıştır. Türk müteahhitlik firmalarının bölgede gerçekleştirdikleri projelerin toplam değeri ise 65 milyar dolardır. Bölgede 2 bine yakın Türk firması faaliyet göstermektedir.” dedi. Türk ve Kazak halkları arasındaki uzak mesafelere ve uzun ayrılık yıllarına rağmen, dillerinin, geçmişlerinin ve kültürlerinin ortak köklere dayandığını, her zaman büyük bir gönül birliği içinde bulunduklarına dikkat çeken Başkonsolos Suphi Atan, Kazakistan ile derin tarihi bağlarla sahip olan Türkiye’nin, bağımsızlığını ilan ettiği ilk andan itibaren Kazakistan’ın yanında yer aldığını ve bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olduğunu vurguladı.

Kazakistan Türkiye’nin Orta Asya siyasetinde kilit bir konuma sahip olduğunu da sözlerine ekleyen Atan: “Kazakistan stratejik bir ortak, Asya’ya açılan kapımız, bölgedeki en önemli ekonomik işbirliği ortağımız, tarihsel bir pencereden baktığımızda ise ata yurdumuzdur.” şeklinde konuştu.