Anadolu rock müziğinin önemli temsilcilerinden müzisyen Cahit Berkay, profesyonel müziğe başladığı 60’lı yıllarda Türkiye’de müzik aleti sıkıntısı yaşandığın belirterek, “Biz Türkiye’ye org sokamadık. Ben iki kere kaçakçılık yaptım. Zamanaşımına uğradığı için itiraf ediyorum.” dedi.

Aylık sanat dergisi Yedirenk’in son sayısına kapak olan ünlü sanatçı, meslek yaşamına ilişkin çarpıcı anlatımlarda bulundu. Berkay, kariyerindeki film müzikleriyle ilgili yöneltilen bir soruyu şöyle cevapladı: “O dönemde istisnalar hariç özellikle gişe filmlerinin ağustos veya eylülde çekim sezonu başlıyordu. Örneğin, ağustosun 1’inde motor dönüyor; senaryosu oyuncu kadrosu, bütün ekip, her şey hazır. Ağustos’un 20’sinde film çekimi bitiriliyor. Ayın 21’inde film laboratuvara giriyor ve eylülün 1’inde de oynaması lazım. Çünkü senetler, sepetler, bu işin ekenomosi de başka türlü çalışıyor. O arada müzikçiler bir hafta istediğinde o çarkın dışında kalıyorlar. O zaman da ne yapılıyor; hazır yabancı müziklerden kullanıyorlar. Eski filmlerde vardır öyle, bir bakarsın Love Story müziği çalar, bir bakarsın arkasından James Bond film müziği girer. Ben de iki gün değil ama filmin diğer seslendirme işleri devam ederken, müzik hazırlıyordum; iki gün beste , iki gün icrası…Her şey hücum kayıt şeklindeydi. O zaman kanal falan da yoktu, bir seferde çalacaksın, bir seferde çalacağın için büyük orkestra kullanamıyorsun. O hazırlık zorluğu getiriyor.

‘BATERİ TAKIMINI RAMAZAN DAVULU; ORGU AMFİ DİYE SOKTUK’

Asıl daha önemlisi kayıt sistemleri çok ilkel… Sinemanın kendisinde de, müzik kayıt sistemlerinde de öyleydi. O dönem bizim çalıştığımız cihazlar, sinemacıların kameraları veya laboratuvarları, film yıkama aletleri, montaj masaları Batı’da müzelerde sergileniyordu. Fransa’ya gittim. Orada müzelerde gördüm. Bizde çalışıyor. Hatta bizimkiler geliştirmişler. Daha yeni teknikler eklemişler. Bunlar zaruretten. Bir de ülkenin geçtiği bir dönem vardı. O zor günlerde yapılmış bir takım yasalar hala yürülükte. Birisi çıkmış, ‘Türkiye’de piyano imal edeceğim. Yerli malını korumak için, piyano ithalatı yasak’ demiş. Bu şaka değil, olmuş bir şey. Biz Türkiye’ye org sokamadık. Ben iki kere kaçakçılık yaptım, zamanaşımına uğradığı için itiraf ediyorum. Biz para kaçırdık, rüşvet verdik, alet soktuk, bateri takımını ramazan davulu diye soktuk içeriye. O da davul, o da davul. Orgu amfi diye soktuk…Böyleydi. Şimdiki kuşak, bizden evvelki kuşak da öyle daha şanslı. Geçerliliğini yitirmiş, demode yasalar…60-70 kuşağı, gitar teli bulamazdık. Dua ederdik. Gitar teli eşiğin ucundan kopsun da bağlayalım, ortadan koparsa bağlayamazsın. İlkel cihazlar ile yapılıyordu sinema ama güzeldi…”

‘BEN ANADOLU’DAN BESLENDİM’

Genç müzisyenlere tavsiyelerde de bulunan Cahit Berkay, “İmkanlar çok çoğaldı ama sıkıntılar var hala. Ben Anadolu’dan beslendim. Daha sonra Elvis Presley, Traffic, Beatles, Roling Stones… Böyle gitti. Ama ben burada Pir Sultan’la başladım.. Hala Ruhi Su’larla besleniyorum. Okuduk, eşekler gibi, evimde kitapların sayısı yok. Şimdi okumuyorlar. Okuyun ya! Zaten okumazsan bir halt olmaz. Nasıl bir hayal bulacaksın ki kendini hayal edeceğin… Hayal etmek için hayali besleyecek bir şeyler olması lazım…Sevgi çok önemli! Sevgiyi ıskalamayalım, üretip paylaşmaktan da çekinmeyelim. O zaman yarınlar daha güzel olur."