Türk kültürünün en önemli karakterlerinden ve tarihî şahsiyetlerinden biri olan Nasreddin Hoca, güldürürken düşündüren bir kişilik olarak günümüzde de yerini koruyor. Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Müdürü ve Türk Halkbilimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Metin Ekici, “Nasreddin Hoca fıkrası anlatma geleneğini öncelikle tüm gençlerimize sevdirmeli, sonra da dünyaya tanıtmalıyız.” dedi.

Konya’nın Akşehir ilçesinde yaşadığı ve öldüğü kabul edilen Nasreddin Hoca, 5-10 Temmuz tarihleri arasında yine orada yapılacak etkinliklerle anılacak. Prof. Dr. Ekici, “Nasreddin Hoca gerçekten nerelidir sorusu bir taraftan Eskişehir’e, bir taraftan da Akşehir’e mal edilmeye çalışılırken Türkiye’nin ve Türk dünyasının ortak kültürel mirası, gülmecenin ustası olarak Türk kültür tarihi açısından herkes tarafından sahiplenilmesi gereken bir kişiliktir.” diye konuştu. 13. yüzyıldan günümüze kadar Türklerin yaşadığı çağ genelinde biriktirilmiş olan gülmeceyle ilgili pek çok unsurun Nasreddin Hoca etrafında oluşturulduğunu söyleyen Ekici, “Sadece doğu coğrafyası değil, Balkanlar'da yaşayan Türkler arasında da Nasreddin Hoca fıkraları anlatıldığı gibi yine Suriye, Irak, Mısır’a kadar indiğimizde, Nasreddin Hoca’nın tanındığını görüyoruz.” dedi.

'BU GELENEĞİ YAŞATMALIYIZ'

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu bünyesinde kurulu, Somut Olmayan Kültürel Miras Komitesi'nin başkan vekili olan Metin Ekici, kültür değerlerinin etrafı tel örgüyle çevrilerek korunamayacağını, yaşatarak koruma anlayışının esas olduğunu hatırlatarak, “somut olmayan kültürel miras” çerçevesinde Nasreddin Hoca’nın kişiliği ve onun etrafında oluşturulan fıkraların da genç kuşaklara aktarılarak korunması gerektiğini vurguladı.

'HER FIKRA NASREDDİN HOCA’YA AİT MİDİR?'

Günümüzde anlatılan her Nasreddin Hoca fıkrasının kendisine ait olduğu düşüncesinin mümkün olmadığını belirten Prof. Dr. Ekici, “Nasreddin Hoca bir gün, diye başlanan fıkralarda ahlâki ve etik kurallar geçerli olduğu sürece kimse, bu onun fıkrası değil demez. Önemli olan, gençlerin yönelimlerini iyi bilmek ve Nasreddin Hoca karakteri etrafında şekillenen hoşgörü ve gülmeceyi günümüze aktarabilmektir.” diye konuştu. Nasreddin Hoca’ya sadece beş günlük bir şenlikle sahip çıkılamayacağını belirten Ekici, bu konuda en büyük görevin yayın organlarına, eğitimcilere ve yatırımcılara düştüğünün altını çizdi. Popüler kültür karşısında milli kültürün en önemli miraslarından Nasreddin Hoca’ya sahip çıkabilmek için bu fıkraların günümüze uyarlanması gerektiğini vurguladı: “Olumlu değerler, Nasreddin Hoca karakteri etrafında yeniden şekillendirilip gençlere aktarılmalıdır. Fıkralar yok olmaz, anlatan insanlar azalır.”