KİMMER İMPARATORLUĞU ( M.Ö ”¦.-1250)

Bir Çerkes Devleti olarak tarihte yer almış olan ilk siyasal kuruluş/oluşum Kimmer (Gimri) İmparatorluğu'dur. Ağırlık merkezi Kafkasya ve Kırım Yarımadası olan, başka bir deyimle bu yerlerden doğup büyümüş olan Kimmeria, bugünkü Güney Rusya'yı kapsayan geniş bir coğrafyaya yayılmıştı. Kimmer İmparatorluğu, bilindiği kadarıyla bir Kavimler Federasyonu idi.Kimmerler Karadeniz kıyısını takiben Kafkasya Dağları'nı aşarak güneye, Anadolu'ya akınlar düzenlediler.Korkusuz ve cesur savaşçılar olarak ün saldılar.

Kimmer  İmparatorluğu MÖ 1250”²lerde beliren İskit saldırıları sonucu yıkıldı. Bu çöküş sonucu, Kafkasların etnik konumunda ve yapısında  bazı değişimler,  dağılma ve çözülme durumları gerçekleşmiş oldu.Kimmer kabilelerinin çoğu büyük kafileler halinde güneye inerek Kafkasları aşıp Anadolu'ya girip Batı'ya doğru yayıldılar.

Kimmer sonrasında, Kafkasyalarda, “yedi bölgenin” bulunduğunu görüyoruz.Bu bölgelerin en önemlisi Meot  Bölgesi'dir .Çünkü bu bölge, birçok kabileyi içerdiği gibi, eski Kimmer İmparatorluğu topraklarının  büyük bir bölümüne de yayılmıştı ve Kimmer İmparatorluğu'nun en kalabalık topluluğu idi. Meotyalıların bu yayılışı sonucu şimdiki Azak Denizi'ne o çağlarda “Palus Meotis” (=Meot Denizi) (2) adı verilmişti.

Bati Adigey'de Anapa liman kenti yakininda eski çağlardan kalma bir şehir harabesi bulunmaktadır. Bugün o harabeler “Yedi Kardeşin Şehri”Â diye anilmaktadir.

♣THERAKES KRALLIĞI-TRAKİA(BALKAN ÇERKESYASI) -(M.Ö 600-M.S 69(Roma'ya bağlandı)

Troia Savaşı'ndan önce Avrupalı “Therakes,Trakes(Çerkes)”lerin çok köklü ve parlak bir uygarlığa sahip oldukları İlyada ve Odisse”˜den başka birçok eski Yunan eserinden de anlaşılmaktadır.Strabon kendi yaşadığı dönemde 22”²den fazla kabile halinde yaşayan Therakeslerin 200 bin piyade ve 15 bin süvariden oluşan bir orduları olduğunu yazmıştır. Kendisi de bir Therakes olan ve ailesinin bir kısmı hemen her zaman Kafkas Çerkesya'sında yaşayan Strabon'un bize ulaştırdığı bilgiler hayli önemlidir.

Kafkas Çerkesyası ilede bağlantıları olan Therakes kralları MÖ 310”²larda Çerkesya'daki Bosfor Kimmer olarak anılan Çerkes krallığına 20 bin süvari ve 22 bin piyade gönderebilmiş ve Bosfor kralı Yewmyelhe'uşş'a destek olmuşlardı.Bu devlet Grekler ve yerel Çerkes ve sonrasında İskit hanedanları tarafından yönetilmiştir.( A. M. Leskov and V. L. Lapushnian (eds), 1987) 150 yıldan daha fazla Boshpor krallığını yöneten Spartakid Hanedanının yerli Meot hanedanlarından olduğu birçok bilimci tarafından kabul edilir (M.I. Artamonov, E.I. Krupnov)

SİND KRALLIĞI (M.Ö 650 ”“ 349)

Meotların akrabası Sindler, kıyıda Anapa ve Taman yarımadası arasındaki alanıda kapsayan aşağı Kubana yayılan büyüleyici Sindika uygarlığını kurdular. (Strabon-(Geography, 11.2) Sindika ya da Sind Krallığı,Karadeniz kıyısında,şimdiki Krasnodar Kray'ın Anapa kenti yöresinde,en az üç yüz yıl kadar yaşadığı bilinen antik devlet.Günümüz Adigelerinin ataları olarak kabul edilen Meotların (Adıgece:Mıvt'e/Мыут1э) en güçlü topluluklarından biri olan Sindler tarafından kurulmuştur.Merkezi bugünkü Anapa yerinde bulunan Sindika limanı (Grekçe:Gorgippia) idi.Toprakları,yaklaşık olarak, Taman Yarımadasının (Adıgece:Темэн,Темэнык1э) güney bölümü ile,şimdiki Krasnodar Kray'ın Anapski ve Krımski rayonlarını kapsıyordu.

Sindike kralligina ait birçok temel bilgiler tarihi kayitlarda yer almaktadir. Bu kayitlara göre Sindike Karaligi güçlü, müreffeh halki mutlu bir krallikti. Sindike Karaliginin Taman ve Anapa yakinlarinda bir çok sehirleri vardi. Germo, Nasse, Fanagorie, Krokondame ve digerleri. Baskentleri Gorgippie idi ve Anapa'ya çok yakindi.

Sindler tarimla ve hayvancilikla ugrasiyorlardi ve bunda çok basariydilar. Sehirlerde çok sayida sanatkar ve sanatçi insanlar vardi. Sindlerden kalan mezar evlerden çikan bir çok esya bunu dogrulamaktadir. Bu esyalar arasinda altindan, gümüsten mamül süs esyalari, kap kaçak, silahlar, av malzemeleri bulunmaktadir. Sindler eski Grek=Alic kralligi ile ticaret yaparlardi.

Sindler kendi paralarini basmislardi. Bu Sindike kralliginin ne kadar güçlü, itibarli ve halkinin mutlu, müreffeh oldugunu gösteriyordu. Kazilarda gümüsten basilan parada at kellesi ve çevresinde Sindlere ait oldugunu gösteren yazi mevcut.

Taman yakininda Sindlerden kalma çok sayida heykeller ve anitlar bulunmustur. Bundan da anlasiliyorki eski Adige halki içinde çok sayida sanatkar mevcuttu. Sind heykeltiraslar dünyaca meshur eski Grek heykeltiraslarla rekabet etmekteydiler.

Sindler gayet süslü anit ve heykelleri nam yapmis savas kahramanlari, ordu komutanlari ve büyük lideri için dikerlerdi. Heykelleri dikilen kahramanlarin bir kisminda zirh giydikleri bir kisminda savas aletleri olan oklar yaylar savas biçaklari oldugu görülmektedir. Daha enteresani ise heykellerin üzerinde kime ait olduklarinin yazili olmasidir. Buradan da anlasilacagi üzere Sindler yaziyi kullanan, okur yazar, kültür ve egitimde ileri bir halki.

Sindika,sonraları Bosporos kralı Levkon I'in hükümdarlığı döneminde (MÖ 349-348) Bosporos Krallığına katıldı.Bu tarihten sonra,Sindler,etkinlik ve yaşamlarını Bosporos Krallığı içinde sürdürdüler.Daha sonraları ise Boshpor Krallığı yönetiminde söz sahibi olmaya başladılar.Sindika varlığı döneminde üç kez Greklerin saldırısına maruz kalmıştı.

♣KİMMERİAN-BOSHPOROS KRALLIĞI

Boshporos Krallığı, Meot topluluklarının önemli bir bölümünü temsil ediyordu. Grek kolonileri tarafından kurulmuş olan bu devlet, özellikle Sind kabilesi önderliğinde giderek bir Çerkes devletine dönüşmüştür (Roma'nın doğuda Bizans-Grek kimliğine dönüşmesi olayında olduğu gibi). Bu devlet Grekler ve yerel Çerkes ve sonrasında İskit hanedanları tarafından yönetilmiştir.( A. M. Leskov and V. L. Lapushnian (eds), 1987) 150 yıldan daha fazla Boshpor krallığını yöneten Spartakid Hanedanının yerli Meot hanedanlarından olduğu birçok bilimci tarafından kabul edilir (M.I. Artamonov, E.I. Krupnov)

Meotida-Meot Gölü (Azak Denizi) çevresinde yaşayan Mıvıt'lar (Meotlar) “mert, usta ve çalışkan çiftçiler olarak biliniyor, güç yönünden de İskitlerden sonra  gelen topluluk olarak  sayılıyorlardı. (Eskiçağ Tarihi Bülteni, 1948, N 1, s. 249 (Вестник древней истории, 1948, N 1, н. 249) Tarihi kayitlardan ögrendigimize göre Bosporos Kralliginin Kral ve üst düzey yöneticileri Sindlerdendi. Ordununda büyük bir kismi Sind ve Meot halkindandi.

Boshporos Devleti'ne karşı yapılan Pontus (Pontos) ve Bizans saldırıları ve bu saldırılara  Got akınlarınında eklenmesi  sonucu, Çerkesler tam bir çöküş süreci içine girdi. Batıdan gelen bu saldırı ve darbeleri, doğudan gelen Turan-Moğol  topluluklarının göçleri ve Hazar,Pers,Timur akınları izledi. Sonu gelmeyen bu saldırı ve akınlar sonunda Çerkesler bir daha kendini toparlamak için gerekli zamanı ve olanağı elde edemedi. Aslında Çerkesler beliren her fırsattan yararlanıp kalkınma yolunda adımlar attılar, ama sürekli ve kalıcı sonuçlar elde edemediler.

M.S.III.IV.y.y- Gotlar Karadenizin kuzeyine yerleştiler. Çerkes krallıkları ile sürekli savaşlar oldu.370-  Got Krallığı Hunlar tarafından yıkıldı.374 ”“ Çerkesyanın Hun saldırılarına uğramaları ve ülkenin yakılıp yıkılması. Boshfor krallığı çöktü, Alan ülkesi dağıldı. Çerkesler büyük bir direnişten sonra dağlık bölgelere çekilip savunmaya geçtiler.(*)

♣ÇERKES MEMLUK DEVLETİ -(1257-1517)

Selâhaddîn Eyyubî, 1193'te vefat etti. Öldüğünde, arkasında İran sınırından Doğu Akdeniz kıyılarına, Kürdistan coğrafyasından Yemen'e kadar uzanan geniş bir imparatorluk bırakmıştı,Eyyubi İmparatorluğu.Eyyubî ordusunun komuta kademesi, Kürtler'den ve Çerkesler'den oluşuyordu. Orduyu yönetenler Kürt ve Çerkes komutanlardı. Bu komutanların emrindeki askerler ise Araplar'dan ve “köle askerler” olan Kıpçak kölemenlerden oluşuyordu.Eyyubî Devleti, orduda paralı askerlik yapan bu Türk kölemenler tarafından 1250 yılında yıkıldı. Türk kölemenler, Eyyubî Devleti'ni yıktıkları aynı yıl, hükümdarları Türk olan Memluklu Devleti'ni kurdular.(Selâhaddîn Eyyubî'nin vefatından 57 yıl sonra) Çerkesler, 1257 yılında (Eyyubî Devleti yıkıldıktan 7 sene sonra) toparlanmayı ve Mısır'ın başkenti Kahire'de Çerkes(burci) Mamluklar adıyla adlarını tarihe geçirmeyi başardılar.Diğer yandan da Bahri adıyla Türk Mamluk sultanlığı mevcudiyetini koruyordu ve ülke bu iki sultanlık/hanedan arasında yönetiliyordu.Bu dönemlerde başa geçen en önemli Çerkes sultan Baybars'dı ve Çerkes(Burci) Mamluklardan çıkma ilk sultandı. 1382”²de ise Sultanlık tamamen Çerkeslerin eline geçmiş, Türk Mamluk sultanlığı dönemi bitmiştir.Sultan Berkuk başa geçmiş ve sultanlığın adı Çerkes(Burci) Memlukları olarak anılmıştır. Sultanlarının tamamı ve ordunun çoğu Çerkes'dir. Moğol tehlikesinin bu dönemde geçmiş olması ve Timur Devleti ile iyi ilişkiler kurulması nedeniyle 135 yıl tek başlarına Mısır,Suriye,Filistin ve çevresine egemen olmuşlardır. Osmanlı yenilgisi ve yıkılışına kadar bölgede zamanın en zengin ve gelişmiş ülkesi konumuna gelmişlerdi.Daha sonraları ise sadece yönetici sınıf olarak 1800 lere kadar bölgeyi Osmanlı himayesinde yarı bağımsız olarak “Emir” sıfatıyla yönetmeye devam ettiler.

ÇERKESYA KRALLIĞI-KRAL İNAL NEKHU DÖNEMİ(BÜYÜK ÇERKESYA) 13.. ”“ 1453(27)

Çerkes halkının tarihin de, büyük prens İnal'dan daha kahramanı, saygın ve hürmet gören başka prens yoktur. Bütün Çerkes topraklarını ve halkını bir araya getirip devlet yapmak ona kısmet oldu. İnal'ın prensliği ve yaşadığı dönem XV. yüzyılın başlarına denk gelir.Büyük Prensle ilgili olarak yazılı kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla,onun ortaya çıkışı Çerkes Memlüklerin Mısır ve Şam'da hükümranlık sürdüğü zamanlara rastlamaktadır.

XIV.yüzyılın sonlarına doğru, Topal Emir'in (Aksak Timur) ordularının ,Kuzey Kafkasya ya saldırısı büyük bir bela olarak ortada duruyordu. Çerkesler Tatar Prensi Tokhtamış ile birlikte ,Topal Emir Temir'in ordularına karsı büyük savaş verdiler.Topal Emir'in talancı ordusunu yenilgiye uğrattılar,ağır kayıplar verdirdiler.1345 senesinde Topal Temir Moskova'yı yerle bir etmektense kendisine karşı büyük direnç gösteren,Çerkes devletine yeniden saldırmayı tercih etti. Kafkasya'nın yukarı tarafından, Ten (Don) nehrini aşarak topraklarımıza girdi.Tüm inat ve isteklerine rağmen,Çerkes topraklarını ele geçirmek düşmana kısmet olmadı.Ancak çok büyük zararlar verdiler.

Prens İnal ortaya çıktıktan sonra, Çerkes devletinin en büyük kurumu olarak kabul  edilen Khase'de, Prenslerin Prensi(Kral) olarak seçildi.  İnal devletin daha iyi hizmet yapması , insanların isteklerini , eksiklerini ,şikayetlerini daha kolay halletmeleri icin, devleti yetmis ayrı bölgeye ayırdı, her bölgede de kendi yönetimini oluşturdu. İnal'ın kurmus olduğu Çerkes devletinin de başkenti Temen yarımadasının yukarı kısmına kurduklari ŞANCIR şehri oldu.İnal Çerkes topraklarını tek devlet haline getirdikten sonra, dolayısıyla bütün Çerkes ordularıda emrine girmiş oldu.Bu orduyu kullanarak düşmana karşı koymaya basladı.XIII. yüzyıldan beri Çerkes topraklarına doluşmus olan Tatarlara saldırararak Ten Nehrine kadar kovaladı.

1433-34 yıllarında İnal, Megrellere saldırıp Megrelleri Abhaz topraklarından tamamıyle temizledi.İnal hükümranlığını Abhazyada tam olarak kabul ettirdikten sonra, uzun süre Abhazyada yaşadı ve orada öldü(1453). Neğuma Şora'nın yazdığına göre İnal 1427 yılında Abhazya'da Bzıb yöresinde ölmüş, Bzıb ırmağı kıyısında gömülmüştür. Onun mezarına Abhazlar günümüze kadar “İnal Kube” (İnal'ın Mezarı) derler.(S.DAUR)

İnal'ın kurmuş olduğu krallık bu şekilde oğullari arasında paylaşılmıs oldu ve tüm Çerkesya'ya yayıldı.Daha sonralarıda kendi prensliklerinde yaşamıyorlarsa da büyük işler olduğunda bir araya gelip dayanışma içinde oldular. Çerkes prensleri her zaman İnal'dan türediklerini gururla söylüyorlardı.

İnal'ın Çerkeslere yaptığının o kadar güçlü değeri vardı ki.XIX .yüzyıla kadar tüm Kafkasyada Çerkes devletinden daha büyük topraklara sahip olan,Çerkeslerden daha güçlü kimse yoktu.

KABARDA ”“ 1540

Gürcü kaynaklar tarafından Büyük Inal olarak adlandırılan Kral Inal tüm Çerkesya ve Abhazya'yı bir devlet içinde birleştirmeyi başarmış ancak 1453 yılında ölümünden sonra bütün ülke yeniden ayrı feodal prensliklere parçalanmıştır.Hatta Doğu Çerkesya (Kabardey), Büyük Kabardey ve Pyatigorsk Kabardey olmak üzere ikiye bölünmüştü.Bağımsız Çerkesya'nın bir bölgesi olan Kabarda- Terek nehri boyunca 1540 yılında  Adigelerin bağımsızlığı antlaşmalarla tescillenmiş ilk toprak parçası,Ruslar ve diğer devletler tarafından Belgrad antlaşması ile bağımsızlıkları kabul edilen ilk Adige devleti idi (O dönemler Nüfus ort:1.200.000). Bu devlete Ruslar “Cherkassy”, Polonya ve Litvanyalılar “Petyhorcy” adını vermişlerdi. Bu dönemde Polonya ile ilişkiler kurulmuş, Rus egemenliğine karşı işbirliği amacıyla Çerkes prensleri bölgeye ziyaretler düzenlemiş ve askeri alanda çeşitli üst düzey görevlerde almışlardı: Bir çok yazılı belge özellikle Prens Temruk başta olmak üzere onların kahramanlıklarından bahsetmekte idi. (Örneğin, 13 Nisan 1572”²te güçlü bir Türk ordusu Moldova'da Polonya ordusuna saldırdığında bütün Polonya birlikleri panik halinde savaş meydanını terk ettiklerinde, bir tek Prens Temruk ve yanındaki Çerkes savaşçıları meydanda kalmış ve Polonya birlikleri geri dönene kadar Türklere karşı savaşmışlardı.)

BİRLEŞİK ÇERKESYA DEVLETİ- ( 1740-1864 )

Çerkesya, Kuzey Kafkaslarda, Karadeniz ile Kuban ve Kafkas Dağları arasında kalan tarihsel bölge.Terek ırmağı ile de Hazar Denizine kadar uzanıyordu. Çerkesya, kendilerini Adige olarak adlandıran Çerkeslerin anayurdudur.(1740”²larda toplam nüfus ortalama 1.512.000 idi.)

Bölgenin nüfusu 18. yüzyılda, büyük oranda Müslümanlaşmıştı. 1800 lere kadar bağımsızlık hareketleri olmasa da hiçbir şekilde dış güçlere boyun eğmediler ve sürekli savaştılar,kendilerini savundular.1830”²larda ise devletleşme hareketleri görülmeye başladı.İlk başkentleri Anapa kenti idi.Bu tarihlerden sonra Çerkesler Ruslara karşı bağımsızlık savaşını eskiye nazaran sadece savunma değil, saldırı şeklinde devam ettirdiler ve bu savaşı bayraklaştırdılar.1861 yılında bağımsızlıklarını ilan edip Büyük Özgürlük Meclisini kurdular ve bağımsızlıklarını Rusya dışında birçok Avrupa ülkesine ve Osmanlıya ilan ettiler.( Bayrakları 12 yıldız ile 12 Çerkes eyaleti ve 3 ok ile bu eyaletlerin birliğini temsil eden şimdiki Adigeya Cumhuriyeti bayrağı)

19. yüzyıl boyunca Çerkesler, birçok önderleri ve komutanları ile Ruslara karşı çetin savaşlara girdiler. Ne var ki Ruslar tükenmeyen asker sayıları ve silahları ile 1870”²de bölgeyi tamamen ele geçirdiler ve savaşlar sonunda geriye kalan 680.000 kadar olan Batı Çerkesya nüfusunun %80”²ini başta Osmanlı toprakları olmak üzere sürgüne gönderdiler (1861-64).(Orta ve Doğu Çerkesya(Kabarda) Adige nüfusu 290.000 kadardı.)Günümüzde Çerkesler, Çerkesya dışında büyük oranda Türkiye,Suriye,Ürdün'e dağılmış durumda anavatanlarından uzakta yaşamaktadırlar.( Türkiye: 4.000.000, Ürdün:110.000, Suriye: 90.000 v.s.