Bütün insanlık bir şeyler araştırıyor mutlak bütünün parçalarını bilimlere sanatlara pay etmişler uçlarına liralar ,lezzetler takmışlar cazibedar meyveler vesile yapılarak az bilineni anlamaya çalışan insanlar kendilerine verilen sınırlı güçlerle sınırsız gücün tarifini yapmaya çalışıyorlar.Küçük bir hakikat fark ederlerse ne kadar da mutlu oluyorlar”¦Fark etmek, adını koymak anlamak uygulamak, içinde yaşatmak, bizlere gurur veren ,bizleri mutlu etmeye yeten vasıflar.Bunun adını koymak onu yaratmaktan zevkli olamaz ,onu başkalarının hizmetine sunmak ikram etmek daha yücelerin çıtasını gösterir. Çok ayrıntılı bir düzenek, sınırlı sıfatlarımızla bizler sistemde kusur bulamıyoruz.En değersiz dediğimiz sineği sistemden çıkarsak dünyanın ömrünü eritiyor üç günde, milim düzeneğin rayını kaydırsak ya donup ya yanıyoruz. Suyu hor kullanıp ayarları bozsak herkes bağırıyor şu kadar suyumuz kaldı diye,ne kadar da aciziz”¦Ama aciziyette o büyüklük saklı. Yoklukta mutlak varlık gizli o da boş değil. Karınca bağırıyor ayaklar altındayım eziliyorum ama hırslıyım,yerde nimet bırakmam. Bir dane bana iki sene yeter ama bir ambar buğday taşırım.Arı baş üstünde ezilmiyor izzeti yüce, ürünü kıymetli çünkü çok hakikati tek hakikate çeviriyor ürünü kainatın halifeleri efendilerinden bir parçaya dönüşüyor, insan oluyor. Karadenizin dağlarında benim için çalışan binlerce arının varlığını bilmek gururlandırıyor, yüce duygular örüyor bende... İşte ben bu kadar değer verilen bir gurubun üyesiyim”¦ Konya ovasında gezinen bulutun az sonra benim için yeşerecek başak tutacak sonra soframda “Rıdvan” olacak bir hücre için çırpındığını görmek kalbimi rahatlatıyor.Büyük okyanusta dalıp da yosun kapışan palamutlar soframızda mertebesini yükseltmek için nasıl da programlanmış sadece benim için değil ama bu benim pencerem en sevdiğim en tedirgin olduğum, sınav olduğum kutsi pencere, nereye çevirsem onu görebiliyorum; güzellik istersen güzellik yücelik istersen yücelik; aşağılık, rezillik istersen o da var. Direksiyonu sende bir vasıta- araç, ama amaç değil. Araçlar bazen amaç gibi görülebilir, az çıtayı yukarı çekip üstten seyretmenin zamanıdır o zaman.İnsanlara değişik sıfatlar yüklenip sistemde verimini kullanmak gibi... Dere her zaman akar, oradan hep insanlar geçer, sahne sık boşalır çabuk dolar.Aliler Ahmet olur,Ayşeler Emine... Uçlarına hediyeler asılan, lezzetler takılan vazifeler insanlara verilir ve sistem işletilir.Vaktin harcandığı iş hayatımızı şekillendirir,hayattaki safımızı değerimizi geride bıraktığımız kimliğimizi doldurur. Yıllar sonra dönüp de geriye baktığımızda harcadığımız her an pırlantalaşmış olarak bize gülümsüyorsa ne mutlu bize”¦Istıraplarıyla, pişmanlıklarıyla bir sızı oluyorsa zaten hatırlanmak bile istenmez, düşünmemek en iyisidir. Bırakılan eserlerin de en yücesi kainatta olduğu gibi insan ve insanlık adına Allah namına bırakılan olsa gerek.Bulutta gizlenen şimşekle azotlanan toprak insan için çalışıyorsa, ona hizmet için çarpışıyorsa, güneş insan için ısıtıyorsa ve yakıyorsa su onun için akıyorsa, bütün masraflar cömertçe insan için sarf edilmiş onun emrine verilmişse, onu küçük görmek şöyle dursun üzerine takılmış mesajları okuyup teşekkür etmekten kendimizi alamamalıyız.Çünkü eserden sanatkara giden yol doğrudur, eserde takılıp kalınan yol çıkmaza götürür. Sanat sanatkarını hatra getirmeli eserde fazla eğlenmeden hakikate çıkılmalıdır. Küçük göletlerle uğraşanlar büyük okyanuslara ulaşamazlar, suyun kabarcığındaki günesin aksi milyonlarca olabilir güneşin tekliğine engel teşkil etmez.Tüm yapılan işlerin hepsi akıp tek yolda toplanır yolların tamamını içine girerek dolaşarak görmek imkansızdır o kadar zaman verilmediği bunu ispatlar, yukardan seyretmek mekandan ve zamandan tasarruf sağlar.Zamanı en verimli kullanmak ölüm borusuyla öğretilir, kaza oklarıyla pekiştirilir. Malzemesi insan olan kendi mesleğimizde bazı yanlışların dönülmez felaketlere gebe bıraktığını yakinen biliriz. Hakikatleri fark etmek bir derecedir ,sorunlar tespit edilebilir önemli bir basamaktır.Çözüm sunmak ayrı bir kabiliyet ister herkesin harcı değildir, bazıları hep karanlıktan şikayet eder o da lazım sistemde bir üstler için tetikleyicidirler, çözümün parçası olmak, bir mum olarak kendisini yakmak etrafı ışıtırken kendini eritmek daha da ulvi insanlık özelliğidir ;ama Hak namına dayanmayan yönü sınırlı, geçici zaildir,saman alevini andırır beş dakika üzerinde eğlenilmez en değerli değeri böyle kısır bir hizmet için saf etmek çok da mantıklı olmasa gerek. Harçlığını parasını şekere, balona,dışı cafcaflı içi vayvaylı şeylere yatıran çocuklar gibi olmamak için geçmiş muhasebesi sık yapılmalı altınları nereye yatırdığımızı fark etmeliyiz. İnsana oynamalıyız ama hangi cihetine?Tek dişi kalmış bir insan bir şeyler koparamaz bu dünyadan, kopmuşları çiğnemeden yutar sadece, kim koparmış, nerden kopmuş muamma”¦işlerdeki denge çift kanata işaret eder, uçmak isteyenlere tabiki”¦Evdeki bizim zamanımızda hakkı olan çocuğun hakkını gözeterek, eşimizin hakkını vererek, işimizin hakkını vererek sonra bunların hepsini bize sunan yüce değerin hakkını vererek harmanlamak, kanatlanmak ve uçmak”¦Uçmak zor iş vesselam...Allah kolaylık versin. Rıdvan AKGÜL [email protected]