Felsefe eğitiminin ardından Uludağ Üniversitesi Mennan Pasinli Atçılık Meslek Yüksekokulu Atçılık ve Antrenörlüğü Programı'ndan mezun olan 26 yaşındaki Şeyma Kalkan, ustasının yanında mesleki eğitimini tamamladıktan sonda Türkiye'nin profesyonel anlamdaki tek kadın nalbantı olacak.

AA'nın haberine göre Kahramanmaraş'ta doğup büyüyen Şeyma Kalkan, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nden mezun olduktan sonra atlara olan sevgisinin önüne geçemeyerek kaydolduğu Uludağ Üniversitesi Mennan Pasinli Atçılık Meslek Yüksekokulu Atçılık ve Antrenörlüğü Programı'nı geçen yıl tamamladı.

Nalbantlığa uzanan hikayesi, nallama teknikleri dersi sırasında kendisine sorduğu, "Acaba ben bu mesleği yapabilir miyim?" sorusu ile başlayan Kalkan, bu düşüncesini çevresiyle paylaştığında nalbantlığın erkek egemenliğinde bir meslek olduğunu ve bu nedenle de nalbantlık yapamayacağını vurgulayan yorumlar ile karşılaştı.

Bu olumsuz yorumlar karşısında azmi daha da artan Kalkan, üniversitede nalbantlık teknikleri dersini veren Öğretim Görevlisi Ferhat Akbenli'nin desteğiyle ilk stajını yapmaya başladı.

Şeyma Kalkan, unutulmaya yüz tutmuş mesleklerden biri olan nalbantlığın inceliklerini ustasından öğrenmeye devam ediyor.

Son 1 yıldır İstanbul'da hocası ve ustası Ferhat Akbenli'nin firmasında nalbantlık yapan Kalkan, mesleki eğitimlerine devam ediyor, her geçen gün kendisini daha da geliştiriyor.

HABER FOTOĞRAFLARI

AT SEVGİSİ DEDELERİNDEN MİRAS

At sevgisini, her ikisi de seyis olan dedelerinden miras alan ve bu mesleğin kendisini genetik olarak çektiğini düşünen Şeyma Kalkan, mesleğine ilişkin hedeflerini anlattı.

Felsefe bölümünden mezun olduktan sonra turizm sektöründe işe başladığını, hobi olarak da Atçılık ve Antrenörlüğü Programı'na kaydolduğunu anlatan Kalkan, şöyle konuştu:

"Sonra baktım ki atların tutkusuyla turizm işini yapamıyorum. Turizm işini bıraktım ve odak noktam atlar oldu. 2017 yılında Ferhat hoca ile karşılaştık. Kendisini ilk kez nallama yaparken gördüğümde bu mesleği yaparım diye düşündüm. İlk başlarda çevremden olumlu tepkiler almadım. Yapamayacağımı düşündüler ama Ferhat hocam destek sağladı. Sonrasında stajımı ve mesleki eğitimimi Ferhat hocamın yanında yaptım. Bu mesleğe yönelimimin olabileceğini düşündüğünden ve bana inancından dolayı yanında kaldım."

"SAĞLIĞIMIN EL VERDİĞİ KADARIYLA YAPMAK İSTİYORUM"

Nalbant ustası Ferhat Akbenli'nin yanında yaklaşık 6 aydır nallama ile ilgili teknikleri öğrendiğini belirten Kalkan, "Umarım daha çok şey öğreneceğim bu meslekle ilgili. Vücudumun, sağlığımın el verdiği kadarıyla yapmayı planladığım bir meslek. Hem mesleğimi hem de atları çok seviyorum. Kendimi geliştireceğime inanıyorum. Ustalarımın desteğini aldığım müddetçe de burada olacağımı biliyorum." dedi.

"ATÇIYIM DİYORDUM AŞÇIYIM SANIYORLARDI"

Çevresinden aldığı tepkileri de anlatan Kalkan, "İnsanlarla ilk tanıştığımda nalbantım demiyordum, atçıyım diyordum. Atçıyı, aşçı olarak anlıyorlardı. Ama aileme ilk söylediğimde antrenör olacağımı düşünüyorlardı. Bu altın bileziği aldığımda annem ağlamıştı. 'Vücudun hassas, narin, bir yerini kıracaksın' diye endişelendi. Annem ve babam her zaman bana destekçidir. Tek çocuğum, o nedenle sakınıyorlar gözlerinden. Biraz bende de inatçılık var. Yapacağımı ve geri dönmeyeceğimi söylediğimde kabullendiler. Ama hala annem 'bıraksan çok iyi olur' diyor" diye konuştu.

"USTA OLMAK KOLAY BİR ŞEY DEĞİL"

Türkiye'de çok atın bulunduğunu, gerçek usta sayısının ise yetersiz olduğunu aktaran Kalkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu işin ustası olmadan nalbantlık yapan insanlar var. Bu durum at için zararlı. Çünkü o da bir canlı ve sadece yarıştırılmak ya da keyfi olarak bakılmak için yaratılmadılar. Onlar için ayakları çok önemli. Bu nedenle bu meslekte ustalaşmak gerekir. Bu işe hemen atılmak söz konusu değil. Herkesin öğrenme aşamasında gözlem yapması gerekir. 1,5 yıldır staj yapıyorum, usta olmak o kadar kolay bir şey değil. Emek gerektiriyor. Gelenek göreneklere göre yapıldığı zaman yüzeysel oluyor ama mesleğin ayrıntıları çok fazla. Atın ayağının sakatlanmasının sebebi naldan da ustasından da kaynaklanabiliyor. Sonrasında da atın hayati fonksiyonlarını yavaş yavaş kaybetmesine kadar gidiyor. Ufacık bir dokunuş atın tüm hayatını değiştiriyor."