Âşık olduğu Türk Halk Müziği’nin geleceği için umutlu konuşan Mihriban Türkmen, “Hedefim genç kuşaklarla türküleri yeniden buluşturmak” dedi

Popüler kültürün de etkisiyle özellikle yeni nesil tarafından göz ardı edilen türkülerin geleceği, genç sanatçılara emanet. Aşık olduğu Türk Halk Müziği'ni, farklı sesi ve geniş repertuarıyla dinleyicilerin beğenisine sunan genç sanatçı Mihriban Türkmen'in hedefi de genç kuşakla türküleri yeniden buluşturmak...

 Öncelikle okurlarımıza biraz kendinizi anlatır mısınız?
Kahramanmaraş Afşin'de doğdum. Gaziantep Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi bölümünde okurken, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın açtığı devlet korosu sınavını kazandım. Sonrasında ise Şanlıurfa Devlet Türk Halk Müziği korosunda göreve başladım. Şu anda da Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Din Musikisi Bölümü'nde eğitimime devam ediyorum. Küçük yaştan beri hep müzikle ilgilendim, türküler söyledim. Her zaman 'Rabbim beni türkü söyleyeyim diye yaratmış' derim. İyi ki de Türkiye'de bu işi yapıyorum. Çünkü dünyanın hiçbir yerinin sahip olamayacağı bir müzik kültürümüz var. Dile getirilemeyen, ifade edilemeyen duygular hep türkülerle anlatılmış. Biz savaşırken de, ağıt yakarken de, sevinirken de türkülerle dile getirmişiz. Ben de bunu bu şekilde devam ettirmek istiyorum yediden yetmişe herkes türkü dinlesin istiyorum.
 
En büyük hayaliniz ne?
Bu işe başlarken örnek aldığım idolüm dediğim insanlar vardı. Emel Taşçıoğlu, Gülşen Kutlu, Nazlı Öksüz gibi ustaları dinleyerek, türküleri sevdim. Hiç başka bir meslek yapmayı düşünmedim. Hayal ettiğim yerde, hayal ettiğim şekilde mesleğimi icra ediyorum. Ancak türkülerimle ülkeme iz bırakmak istiyorum. Türküleri herkesin sevmesini, dinlemesini, özümüzden asla vazgeçilmemesini diliyorum. Daha ileriki zamanlarda da türkü söylemeye başlayan genç bozlakçılar, barakçılar, türkü okuyan gençler yetiştirmek istiyorum. Bir millet kültürüyle, özellikle müzik kültürüyle var olur. Kültür kaybedilirse, milli varlık da kaybedilir. Benim de amacım bu kültürü yüceltmek, devamlılığını sağlamak, türküleri gençlere sevdirmek.
 
Neden gençlerin büyük çoğunluğu türkü dinlemiyor?
Türkü belli bir yaştan sonra dinlenirmiş gibi bir algı var. Pop ve batı müziği biraz daha modern geliyor. Popüler kültür buna zemin hazırladığı için de halk müziği gerici gibi algılanıyor. Tabii gençlerin hepsini de aynı kefeye koymamalıyız. Sanat dünyasında da türkülerden vazgeçmeyen, özüne sahip çıkan sanatçılarımız var. Benim de en çok istediğim şey, yeni nesli türkülerle yeniden bir araya getirebilmek. Genç kuşakla özümüz türkülerimizi buluşturmak için de farklı sürpriz projeler geliştiriyoruz.
 
Eski türkülerin tadını neden yeni nesil türkülerde bulamıyoruz?
Çünkü aynı duygular yok ne yazık ki. Neşet Ertaş gibi sevmiyoruz. Sevgili Abdurrahim Karakoç'un 'Mihriban' dizelerindeki gibi sevgiler yok. Sevgileri de tüketmeyi bildiğimiz için artık öyle türküler de üretilmiyor maalesef. Ama yine de umudum var. Eminim ki hala usta ozanlarımız gibi seven, onlar gibi duygularını bağlamasına anlatanlar var. Önemli olan türküleri yaşamak ve yaşatmaya da devam edebilmek.

Kaynak: Sabah