ANTALYA Altın Portakal Film Festivali'nde 'En iyi film' ödülü de dahil 6 dalda ödül alan 'Güzelliğin On Par' Etmez' filminin yönetmeni 31 yaşındaki Hüseyin Tabak, memleketi Kahramanmaraş'ın Afşin İlçesi'ne bağlı Kaşanlı Köyü'nde çektiği bir klibin ardından ödül aldığı filmi çekmeye karar verdiğini söyledi. Bu yıl 49'uncusu düzenlenen ve dün sona eren Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En iyi film', 'En iyi senaryo', 'En iyi erkek oyuncu', 'En iyi yardımcı kadın oyuncu', 'En iyi kurgu' ve 'Behlül Dal Jüri Özel Ödülü'nü alarak 6 dalda ödüle layık görülen 'Güzelliğin On Par' Etmez' filminin yönetmeni Hüseyin Tabak, az bir bütçeyle ve oyuncuların gönüllü çalışmasıyla ortaya çıkan filmin ödüllendirilmesinden mutlu olduğunu söyledi. "Biz bu filmi gerçekten hiç ile yaptık" diyen Hüseyin Tabak, Altın Portakal'a katılmalarının bile kendileri için ödül olduğunu anlattı. BU FİLMİ HALK İÇİN YAPTIK Festivalin kapanış gecesinde ödüller açıklandığında çok büyük sevinç yaşadığını anlatan Hüseyin Tabak, "Tam hatırlayamıyorum. İnsan o kadar sevinç dolu oluyor ki, ilginç bir baskı oluyor. Biz hiç ödül beklemedik ama sanki insan 100 kilo hafiflemiş gibi oluyor. Ben arkadaşlarım adına sevindim. Hepimizin emeği boşa gitmedi. Ama dün maalesef konuşamadım, ödül verildikten sonra çok şey söyleyecektim. Bizim bu ödüllerin hepsinin değeri on para etmez, bu film Türkiye'de sinemaya çıkmazsa. Çünkü biz bu filmi halk için yaptık. Yılmaz Güney, 'sanat sanat için değil sanat halk için' derdi. Bu filmi Türk- Kürt toplumu izlemezse bizim için ödüllerin bir değeri kalmaz" diye konuştu. VEYSEL'İN TÜRKÜSÜNÜ SÖYLETMEK İSTİYORDUM 'En iyi film' ödülü açıklandıktan sonra Aşık Veysel'i anmak istediğini ve tüm salona Veysel'in 'Güzelliğin On Par' Etmez' türküsünü söyletmek istediğini aktaran Hüseyin Tabak, "Aşık Veysel'in türküsüyle bu filmi yaptık. Aslında o salonda herkese o türküyü söyletmek istiyordum. O anıyı yaşamak istiyordum. Belki bir dahaki ödül töreninde yaparız. Çünkü onsuz bu hiç olmaz" dedi. MÜZİK KLİBİNDE OYNAYAN ÇOCUKTAN İLHAM ALDI Altın Portakal'da 6 dalda birden ödül alan Güzelliğin On Par' Etmez filminin temellerinin memleketi Kahramanmaraş'ın Afşin İlçesi'ne bağlı Kaşanlı Köyü'nde atıldığını belirten ödüllü yönetmen Hüseyin Tabak, "Ben 2-3 sene önce bir müzik klibi çektim köyümde. Orada 12 yaşında bir çocuk oynattım. Onun annesi de 4 senedir Almanya'da kalıyordu. Çocuklarını getirmeye çalışıyordu, vize nedeniyle problemler yaşadılar. O çocuk Almanya hayalleri kuruyordu. Ben Almanya'ya geri döndüğümde o çocuğun yerine kendimi koydum. Onun beklentileri nasıl, bir de burada karşılaşacağı realite nasıl? Çünkü oraya göçen aileler çok çok sorunlar, problemler yaşıyor. Kendi topraklarındaki problemleri beraber getiriyorlar. Taşınmakla, ülke değiştirmekle problemler bitmiyor. Ama hayatın güzel tarafları da var. Çocuk ilk aşkını yaşıyor. Bu şekilde kafamda düşüne düşüne bir gece 'tamam yazacaksın' bunu dedim. 3 gecede öyküyü yazdım. Sonra biraz daha üzerinde çalıştım. Hepsini genelde 3 gecede yazdım. 3 gecede ve biraz alkollü" ifadelerini kullandı. ABDULKADİR'İ ÇOK ARADIK Karakterleri seçerken en çok 'Veysel' rolünü oynayacak ismi bulmakta zorlandığını dile getiren Hüseyin Tabak şöyle devam etti: "Nazmi Kırık ve Orhan Yıldırım'ın rolleri baştan belliydi, onları tanıyordum ve onlar için yazdım bu rolleri. Veysel'in rolünün çok önemli olduğunu iyi biliyordum. Bunun için çok büyük bir cast yaptık Viyana'da. 800'den fazla çocukla görüştük. Okullara gittik, sınıflara gittik, sokaklarda aradık. En sonunda Abdulkadir'imi buldum. Çok şanslıydık." BÜTÇE TOPLAM 150 BİN EURO Hüseyin Tabak, filme harcanan toplam bütçenin 100 bin eurosu post prodüksiyon (bir filmin/dizinin çekimleri tamamlandıktan sonra efektlerin, müziklerin eklenmesi eğer gerekiyorsa dublajın yapılması) olmak üzere toplam 150 bin euro olduğunu anlattı. BENİM İÇİN TÜRKİYE DAHA ÖNEMLİ Filmin yurtdışındaki başarısından çok Türkiye'deki başarısının kendisi için önemli olduğuna vurgu yapan Hüseyin Tabak, "Samimiyetle söylemek istiyorum. Bu filmin Türkiye'de başarılı olması benim için en önemlisi. Amerika'da ya da Japonya'da bir festivale girmesi bizim için çok hoş olur. Ama Japonya'nın en büyük festivaline girse, Türkiye'de gösterime girmeseydi çok üzülürdüm. Benim için gerçekten Türkiye'de, bu toprağın üzerinde yaşayanların bu filmi izlemesiydi. Altın Portakal güzel bir başlangıç oldu" dedi. HER SAVAŞIN ARKASINDA BİR İNSAN VARDIR Yönetmen Hüseyin Tabak, filmde vermek istediği mesajı ise şöyle anlattı: "Türkiye'nin toprakları çok güzel, insanları da çok iyi. Ben buraya her gelişimde sanki eve dönüyormuşum gibi oluyor. Ben Almanya'da doğma büyümeyim ama kendi köyüme dönersem, kendi çocukluğuma dönüyormuşum gibi oluyor. Çünkü babam çocukluğunu anlatıyordu. Maalesef Türkiye'de bazı insanların sayesinde Türkler ve Kürtler arasında bir iç savaş var. Ben inanıyorum ki bizim o kadar birleşik noktalarımız var ki, bir araya gelip konuşamadık. Bunu başımızdakiler yapacak. Benim elimden bir hikayeyi, bir öyküyü anlatmak gelir. Belki dinlerler belki dinlemezler. Bu öyküde de bir Türk- Kürt beraberliğinin olduğunu göstermeye çalışıyorum. Türk- Kürt ailesi arasında sorun vardır, ama bir Aşık Veysel'in türküsüyle birleşirler. Sinemada Kürt ve Türk kökenli vatandaşlar aynı yerde ağladılar. Nazmi Kırık filmde bir Kürt gerillasını oynuyor. O şarkı söylediğinde herkes duygulanıyor. Sinemaya girmeden önce sorun, 'siz bir filme gideceksiniz orada bir gerilla bir türkü söyleyecek, siz duygulanacaksınız' kimse inanmaz. Bu ne demek, seyirci insanlık tarafına bakıyor. Nazmi Kırık bunu çok güzel canlandırıyor. Çünkü her savaşın arkasında bir insan var." İLK OYUNCULUK DENEYİMİNDE ÖDÜL ALDI Filmdeki 'Veysel' rolüyle 'En iyi erkek oyuncu' ödülünü alan 13 yaşındaki Abdulkadir Tuncer ise yaşadığı heyecanı, "Çok mutluyum. Daha hala inanamıyorum. Heyecanlı bir şey. En başta ekibe teşekkür ediyorum. Özellikle Hüseyin Abi'ye, hep yanımda durdu, hep arkamdaydı. Hayatta bir kere gelecek bir şey. Daha önce oyunculuk tecrübem yok, ilk filmim oldu. Oyunculuğu beğendim. Çok güzel. Ekip iyiyse, herkes birbirine iyi davranıyorsa çok eğlenceli oluyor" diyerek anlattı. ŞİFREMİ UNUTTUM SENARYOYU ALAMADIM Festivalin kapanışında ödül aldığını öğrendiğinde birden havaya uçtuğunu ifade eden Abdulkadir Tuncer, "Çok hatırlamıyorum, çok mutluydum. Birden havaya uçtum. Ayakta duramadım. Ayağa kalktıktan sonra tekrar sandalyeye geri düştüm. İnanamadım ilk başta. Hiç beklemediğim bir şey geldi. Ödülü ilk kardeşlerimle paylaştım" dedi. Ailesiyle birlikte Avusturya'nın başkenti Viyana'da yaşadığını dile getiren Abdulkadir Tuncer ilk oyunculuk deneyiminde ödül almanın kendisinde büyük mutluluk yarattığını belirtti. Senaryo eline ulaşmadan önce yaşadığı bir anısını da anlatan Abdulkadir Tuncer, "Bana senaryo geldiğinde alamadım. Elektronik posta adresimin şifresini unutmuştum. Bir saatte 46 kere Hüseyin Abi'yi aradım, telefonu kapalıydı. Sonra onlar bana yardımcı oldular. Gittim öğrendim. İstek sayesinde oldu. İyi bir filmde daha oynamayı isterim. Oyunculuğa devam etmek istiyorum. Ama okulumu da aksatmak istemiyorum" diye konuştu. FİLM VEYSEL'İN ÖYKÜSÜNÜ ANLATIYOR Hüseyin Tabak'ın yönettiği, Abdulkadir Tuncer, Nazmi Kırık, Lale Yavaş, Orhan Yıldırım, Yüşa Durak, Milica Paucic, Mustafa Tekeli, Islam Awad'ın oynadığı Türkiye- Avusturya ortak yapımı 85 dakikalık 'Güzelliğin On Par' Etmez' filminde, Türkiye' yi ailesi ile terk etmek zorunda kalan 12 yaşındaki Veysel'in öyküsü anlatılıyor. Veysel; bilmediği, anlamadığı, dilini konuşamadığı bir yerde yeni bir hayata adım atıyor, ama eskileri taşıyarak. Aile karmakarışık. Yapabildiği, mutlu olabildiği sadece hayal etmek. Aynı sınıfında olan Ana ile hayallerinde beraber olmak. Ama sert realite Veysel' i acımadan hayalerinde tekrar tekrar yine geri getiriyor. Aşık maço komşu Cem'le tanışmasıyla beraber mücadelesi başlıyor.