5. Türkçe Olimpiyatı'nda Kırgızistanlı Aida Risbekkizi tarafından seslendirilen “Kepez“ isimli şiiri birinci olan aynı zamanda Vietnamlı Hanhnguyen Hua Dieu tarafından, “Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman” isimli şiiri de okunarak büyük ilgi gören Kahramanmaraşlı usta şair Bahaettin Karakoç 7. Türkçe Olimpiyatlarının Kahramanmaraş ayağında halka şöyle seslendi. “Sayın Millî Eğitim Bakanım, Sayın Valim ve Türkçe Olimpiyatları'nın 7.sinde yeni bir galaksi kümesi gibi Kahramanmaraş'ta ışıyan "bu güzel dil bayramında, bu muhteşem çatı altında toplanan, hatta bu çatı altına sığmayarak dışarılara taşan çok değerli, çok sevgili gönüldaşlarımızı, ülküdaşlarımızı en derin muhabbetlerimle, saygılarımla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Söze "Sayın Millî Eğitim Bakanım" diye başladım. Sanırım bu hitabımı, çokları yadırgadı. Hatta hitabıma muhatap olan insan bile bunu sıradan bir iltifat sandı. Açıklamak gereğini duyuyorum. Bu" bir" dil sürçmesi değildir, ütopik bir sanrı hiç değil. Yalan ve yanlış da söylemiyorum. Büyük bir seçimden büyük bir başarı elde ederek, Kahramanmaraş' ta ekibiyle birlikte halka teşekkür konuşmasını yaparken kimin Millî Eğitim Bakanı olacağını da açıklamıştı. Ben devlet adamlarının yalan ve yanlış konuşmayacaklarına yürekten inanan bir insanım. O makamda hâlâ kimler dolaşıp durursa dursun ben o makamın sahibi olarak Prof. Dr. Mehmet Sağlam'ı görüyorum. Aksini iddia edenler beni ikna etsinler. Türkçe olimpiyatları harika bir projedir. Bu projenin gerçek mimarını da, yardımcılarını da, ona inanarak kuru çantalarımı kaptıkları gibi ülkelere dağılan, oradaki okullarda büyük bir özveriyle çevrelerini aydınlatan, güzel Türkçemizi evrensel bir dil olmaya baş koyan meşale öğretmenlerimizi ilk ayakta alkışlayan ve selamlayan insanlardan birisi olmakla derin bir kıvanç duyuyorum. Gittiğim ülkelerde, mesela Asya'da Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan... Avrupa'da Ukrayna, Almanya'da, Fransa'da, Balkanlarda bu okullarda özellikle ziyaretler yaptım, Türkiye'yi o okullarda kokladım; Türkiye'nin geleceğini ve o okulların gerçek misyonunu oralarda daha derinden kavradım. Bizim maarif sistemimizi ortaokullarda, liselerde yabancı dil dersleri mecburi idi, çocuklar üniversiteyi bitirirler ama yabancı bir dil öğrenemezlerdi. Emekler boşa giderdi. Az da olsa papazların, rahibelerin güdümlerinde yabancı dille eğitim yapan okullar vardı, buralarda da genellikle "sabunları sarı, tuzları kuru" zengin çocukları okurdu. Devletin yüksek katlarında çalışmak için bunlar dil öğrenirdi, bunların da yararından çok zararları katlana katlana kemikleşmiştir. Daha yakın zamana kadar Türkçe işgal altındaydı ve büyük erozyonlara uğramıştı. Şimdi mi? Şimdi 115 ülkenin çocuğu Türkçenin bayrağını dalgalandırıyorlar yeryüzünde. Dinleri, renkleri, anadilleri ne olursa olsun Türkçeyle anlaşıyorlar birbirleriyle ihmallerin, ihanetlerin, maddî ve manevî darbelerin bizden yolup yolup götürdükleri kültürel değerlerimiz Türkçe Olimpiyatlarıyla tekrar bize dönüyor tek tek. Dilimiz met çağını yaşıyor. Ufuklar çok geniş ve aydınlık, yarınlar bizimdir. Bu inançla yeniden selâmlıyorum hepinizi.” Dedi.