Yağmur Dil Kültür ve Edebiyat Dergisi tarafından düzenlenen 4. İslami Türk Edebiyatı Sempozyumu 12 ülkeden farklı akademisyenin katılımıyla başladı. Sempozyumda Kur’an-ı Kerim’in edebiyattaki yeri ve önemi anlatıldı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Emine Yeniterzi, Türk edebiyatının gerçek kaynağının Kur’an-ı Kerim olduğunu söyledi. Yeniterzi, “O, edebiyatımızın dokusuna işlemiştir. Yani bir kumaş işlenirken o dokunun içine girmiş gibidir.” Sempozyum Genel Sekreteri Yrd. Doç. Dr. Hasan Ahmet Gökçe de Türklerin İslamiyet ile müşerref olduğu zamandan sonra atasözlerden mani ve ninnilere kadar Kur’an-ı Kerim'in tamamıyla nüfus ettiğini belirtti.

Yağmur Dil Kültür ve Edebiyat Dergisi tarafından düzenlenen 4. İslami Türk Edebiyatı Sempozyumu başladı. Bostancı Dedeman Hotel’de düzenlenen sempozyumun bu yıl ki konusu ‘Edebiyatımızda Kur’an-ı Kerim’ oldu. Sempozyumda Kur’an-ı Kerim’in İslam edebiyatındaki yeri ve önemi anlatıldı. 2 gün sürecek sempozyuma 12 ülkeden çok sayıda akademisyen katıldı.

Programda konuşan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Emine Yeniterzi, Türk Edebiyatı'nın kaynakları sıralanırken 6 kaynak belirtildiğini anlattı. Yeniterzi, “İlk sırada Kur’an-ı Kerim vardır. 2. sırada hadisi şerifler 3. sırada tasavvuf, 4. sırada peygamber ve evliya kıssaları 5. şırada Şehname ve yerli malzeme yani mahalli unsurlar var. Kaynağı Kur’an-ı Kerim olan hikayeler var. En başta Yusuf Züleyha kıssası. Bu Kur’an-ı Kerim’den alınmış bir kıssadır. Bunların dışında edebiyatımızda Kur’an-ı Kerim’e ilişkin ne tür çalışmalar yapılmıştır diye baktığımızda yayınlanmış divan ve mesnevilerde metinlerde eklerin, Hadisi Şeriflerin listeler halinde işlendiğini görüyoruz. Şiirimize nüfus etmek için şiirimizin dokusuna nüfus etmiş olan Kur’an-ı Kerim’i tespit etmemiz yani dini konuları temel alarak ortaya çıkarmamız gerekiyor. Bu konuda çalışmalar yapmalıyız.” ifadelerini kullandı.

'KUR’AN-I KERİM TÜRK EDEBİYATININ KAYNAĞIDIR’

“Kur’an-ı Kerim Türk Edebiyatının gerçekten de bir kaynağıdır.” diyen Yeniterzi, “Yani ona bir yapıştırma değildir. Dokusuna işlemiştir. Yani bir kumaş işlenirken o dokunun içine girmiştir. Bunu tespit etmek kolay değildir. Nedim Divanına bakılıyor din dışı deniliyor. Hayır din alanındaki bir çok hadisin tercümesini veriyor. Baki’ye bakıyoruz aynı şekilde. Şairlerimiz Kur’an-ı Kerim ayetlerine son derece hâkimdir. Bunu çok güzel bir şekilde gerçekleştirmişlerdir.” açıklamasını yaptı.

Sempozyum Genel Sekreteri Yrd. Doç. Dr. Hasan Ahmet Gökçe ise, şunları söyledi: “Türk Dili ve Edebiyatı ele alınırken 6 kaynak üzerinde durulur. Kur’an-ı Kerim Türk Edebiyatının ilki. Peygamber efendimiz üzerinden edebiyatımıza kaynaklık eden yine kuranı bir malzemedir. Onun dışında yerli malzeme dediğimiz bir başka malzemeler var. Yine bu hususta Türklerin İslamiyet ile müşerref olduğu zamandan sonra sürecin getirdiği kazanımlardır. Bizim Ata sözlerimizden mani ve ninnilerimize kadar Kur’an-ı Kerim tamamıyla nüfus etmiştir. Yine edebiyatımızın kaynaklarından diğerleri diğer peygamberlerin kıssalarıdır. Geriye şehname ve dil malzemesi kalıyor. Buda Kur’an-ı Kerim’den emziklenerek oluştuğunu söyleye biliriz.”