Ey aydınlığın ışığı! Ey karanlığın yıldızı! Ey şafağın kızıllığı! Aydınlığın, karanlığın ve şafağın aşkına söyle bana! Nedir sevgi dedikleri şey? Sevgi midir seni ışık yapan, yıldız yapan, kızıl yapan? Marifetin mazerete gömülmeyeceği kesin... Mazeretin mezar olmayacağı da öyle... Ama hangi marifet hangi mazeretle sevgiyi mezar edebilir ki kendine? Şafağı kızıllığa bürüyen, şafakta ufukta beklenen artık gelmeyecek demeyeceğim. Gayri vakit sen vaktidir... Şafağın; aydınlığı ve karanlığı buluşturan noktasında ayrılığı yaşatması zulüm olsa da karanlıkta, aydınlıkta kızmıyor şafağa... Ben sana nasıl kızarım? YILDIZLAR ÜSTÜME YAĞAR, CANIM ACIR... Aydınlık, karanlık ve şafak... Mavi gök, beyaz bulut ve yıldırımlar... Sevgi, ayrılık ve kızgınlıklar... Ben sana o kadar uzak mıyım? Varsın aydınlık karanlığa şafak kadar kavuşsun. Varsın mavi gök toprağına yıldırımlarla koşsun. Ben bu sevgimle sana kavuşamasam ne çıkar? Ben sana nasıl kızarım? VOLKANLAR İÇİMDE KAYNAR, DONARIM TEMMUZDA... Mavi göğün, beyaz bulutun ve yıldırımların aşkına yazıyorum sana... Ey göğün maviliği! Ey beyazın lekesizliği! Ey yıldırımların sesi! Maviliklerin, lekesizliklerin ve seslerin aşkına söyle bana! Nedir ayrılık dedikleri şey? Ayrılık mıdır seni güzel yapan, lekesiz yapan, ses yapan? Yalvarmaların yılları yapmayacağı kesin, yolların yolcuları kavuşturamayacağı da öyle... Ama hangi yalan yolları yılan yapabilir bizlere? Göğü mavi yapan, beyaz bulutlar kadar görülmek istenen artık zuhurdur bilirim... Yılların yolları ve yalanları buluşturan noktasında; yıldırımlar zalim olsa da; yollarda yıllarda kızmıyor yıldırımlara... Ben sana nasıl kızarım? YANGINLAR ÜSTÜME YAĞAR, SUYA HASRET KALIRIM... Eğer sen; Azrail'in ruhunu teninden ayırdığı bir can olsaydın, toprak olurdum seni saklamak için... Yeryüzünün kızılca kıyametini içinde taşıyan lav olsaydın, yerin merkezinde; volkanın olurdum seni ışığına kavuşturmak adına... AMA SEN, ne ölüsün Azrail'in teninden ayırdığı, ne de bir lav; alev alev içimde korla fışkıran... SEN, yağmurun ıslatmayı unuttuğu bir damlasın... Yağmurdan korkan, rüzgârdan kaçan bir damla... Irmağı olamadığım, denizine kavuşturamadığım, gözyaşıma katamadığım... Bir mesaj kadar derin sevgili! EY SEVGİLİ OLMAYA DEĞER NİMET SEVİMLİ”¦ O GÜN BENDE KALDIĞIN GÜN OLDUN. PRANGASIZ SEVGİLİ, AZAT ETMEYECEĞİM SENİ! Suat GÜNEŞ