İç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan ve Yayladağı ilçesindeki çadır kentte kalan Ömer Abdulkadir Işhade de ülkesine demokrasi, özgürlük ve adaletin geleceği günü umutla bekleyenlerden.

Cisreş Şuğur bölgesinden 3,5 yıl önce eşi ve iki çocuğuyla kaçarak Türkiye'ye sığınan Işhade, hayalini kurduğu ülkeyi ve bugüne kadar yaşadıklarını çizdiği resim ve yazılarla anlatmaya çalışıyor.

Suriye'deki evinin atılan varil bombasıyla harabeye döndüğünü, bir oğlunun hayatını kaybettiğini ifade eden Işhade, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eşi ve iki çocuğuyla çadır kentte hayata tutunmaya çalıştıklarını kaydetti.

Aklının her an geride bıraktığını ülkesinde olduğunu ifade eden Işhade, Suriye'de akan kanın hiç durmadığını, zulmün ve baskının devam ettiğini söyledi.

Çadır kentte her ihtiyaçlarının karşılandığını, hiçbir sıkıntılarının bulunmadığını vurgulayan Işhade, en büyük arzularının ise demokratik bir yönetimin bulunduğu Suriye olduğunu belirtti.

Suriye'de özlemini duyduğu, her gün hayalini kurduğu özgürlük ve demokrasiyi, çadır kentte boş zamanlarını değerlendirmek ve can sıkıntısını bir nebze olsun geçirmek için ilgilenmeye başladığı afişlerle giderdiğini ifade eden Işhade, şöyle devam etti:

"Çadırda yaşam zor. Ancak sağ olsun Türkiye her ihtiyacımızı karşılıyor. Ama biz yine de vatanımız diyoruz. Her gün ülkemi ve özlemini duyduğum şeyleri düşünerek çadırda vakit geçiriyorum. Bir gün isteklerimi afişler üzerine yazmaya ve çizmeye başladım. Bu sayede bir nebze olsun hem sıkıntım geçti hem de içimdekileri bir yere dökerek rahatlamış oldum. Şu an çadırımda sayısız afiş var. Bunların her birinde özlemini duyduğum özgür, demokratik ve adaletli bir ülke isteğiyle ilgili yazılar ve resimler yer alıyor."

Işhade, adalet ve özgürlüğün yanı sıra afişlere yaşadıkları ve çektikleri sıkıntıları da anlatan yazılar ve çizimler yaptığını kaydetti.

Çadır kentte hiç kimsenin yaptığı işe karşı çıkmadığını, burada istediği gibi yazıp çizim yapabildiğini vurgulayan Işhade, "Ülkemde bunları yapmam durumunda hemen hapse atılırdım. Bu tür şeyleri çok güvendiğimiz kişilerle adeta sessiz bir şekilde konuşabilirdik" dedi.