Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yahya Kemal Avşar, Türkiye’de 2 binin üzerinde coğrafi işaretlemeye değer görülen ürünün olduğunu söyledi. Avşar, böyle bir sistemin ülkemizde de uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Bir yörenin Antep fıstığı, Antep baklavası, Erzincan tulumu ve Isparta halısı gibi ya geleneğiyle ya da ürünüyle ünlendiğini belirten Avşar, “Yani bir ürün bir yöreyle ünleniyor. Bir ürün bir yöreyle ünlenince ona talep artıyor. Bu coğrafi işaretleme sistemi de eğer bir ürün bir yöreyle ünleniyorsa onun getirisinin o yöreye akmasını sağlıyor” dedi.
"COĞRAFİ İŞARET KİŞİ YA DA KURUMA DEĞİL BÖLGEYE TESCİLLENİYOR"
Coğrafi işaretleme yönteminde bir ürünün kişiye veya kuruma değil bölgeye tescillendiğini dolayısıyla marka patenti yerine geçmediğini ifade eden Prof. Dr. Yahya Kemal Avşar, “Eskiden Van otlu peynirini Balıkesir’de üretiyorlardı. Bu doğru bir şey değildi. Van otlu peyniri Van’a ait bir şey. Balıkesir’deki süt üreticileri onun kârını alıyordu. Bu yöntem sayesinde Van otlu peynirini Van’a ve Vanlıya tescilliyorsunuz. Böylelikle Van otlu peynirini almak isteyen herkes talebini Van’a yapmak zorunda. Taleplerin hepsi Van’a gidince ne oluyor o zaman? Van’ın süt üretim potansiyeli artıyor, süt endüstrisi gelişiyor, istihdam yaratılıyor” diye konuştu.
Ülkemizde 2 binin üzerinde böyle yöresel ürün olduğunu aktaran Avşar, buna rağmen Yunanlıların Avrupa’da 101 tane tescilli ürününün bulunmasına karşın Türkiye’nin sadece 1 tane tescilli ürününün bulunduğunu söyledi.
"EKOLOJİK VE KÜLTÜREL OLARAK DÜNYADAN İLERİDEYİZ"
Ekolojik ve kültürel olarak dünyadaki bir çok toplumdan daha ileri olduğumuzu söyleyen Avşar, “Dolayısıyla bu ekolojik ve kültürel ürünler bizim kırsal kalkınmamızda ‘altın yumurtlayan kaz gibi.’ Yeter ki biz bunu tescilletebilelim. Çünkü tescillettirdiğimiz zaman gelenek de korunuyor” ifadesini kullandı.
Bu konuda Hatay’ın sahip olduğu zenginliğe de değinen Avşar, “Mesela Antakya’nın zahteri, tuzlu yoğurdu, sürkü için de tescil alınabilir. Çünkü Hatay bu konuda çok zengin bir bölge. Hatay gastronomi kenti. Mutfak sanatları konusunda çok büyük bir potansiyeli var. O yüzden geçen sene valiliğin düzenlemiş olduğu Akdeniz Mutfak Günleri çok doğru bir etkinlikti. Sonra Hatay’ın tarımsal stratejik planının yapılması da çok doğru bir olaydı. Hatay’da geleneksel açıdan çok doğru bir noktadayız. Ama değerlendirme açısından çok iyi bir noktada değiliz. Elimizde güzel ürünler var ama bu güzel ürünlerin ulusal ve uluslararası pazara çıkması için iyi standardize edilmesi lazım. Gıda güvenliği açısından kontrol edilebilir olması lazım” şeklinde konuştu.
ÜNİVERSİTE İLE ŞEHRİN DİNAMİKLERİNİN İŞBİRLİĞİ İÇİNDE OLMASI GEREKİYOR
Hatay’da Üniversite ile diğer dinamikler arasında işbirliğinin olması gerektiğine vurgu yapan Avşar, “Bize demeleri lazım ki biz size kaynak ayırdık siz bunların tescillenmesi için gerekli bilimsel çalışmayı yapın. Bilimsel bir çalışma olmazsa tescillenme yapılmıyor. Mesela 100 tane nar ekşisi arasından hangisinin ‘delibekir nar ekşisi’ olduğunu ayırt edebilmemiz için bilimsel bir analiz yapmamız gerekiyor. Onun için de kaynak oluşturmak zorundayız. İşte burada kilitleniyoruz” dedi. Ve ekledi: “Hatay’ın sadece künefesine tescil alındı. 4 tane de başvurusu yapılmış olan var. Daha önce çok başvuru yapıldı. Sürk için ve tuzlu yoğurt için yapıldı ama hepsi reddedildi. Çünkü bunun başvurusu bilimsel bir veriye dayanmıyordu. Bunu internet bilgisiyle yapmaya çalıştılar. Baharatını yağını karıştırmakla olmuyor bu işler. Bu konuda girişimlerde bulunuldu ama yanlış kanallardan gidildi. Üniversiteyle tam çalışamadılar. Umarım bundan sonra aynı hatalara düşmezler. Başvuru açısından doğru bir paydaşla çalışılması gerekiyor.”
COĞRAFİ İŞARET KIRSALDAKİ İNSANIN SOSYO EKONİMİK GELİŞİMİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
İşin çok büyük bir ekonomik boyutunun olduğunu ve Avrupa’da bu iş için data bankası kurulduğunu söyleyen Avşar, zaman zaman risk altında olduklarını dile getirdi. Avrupa’yı sürekli olarak takip ettiklerini söyleyen Avşar, geçen senenin sonuna doğru Bulgarların Kayseri pastırmasına başvurduklarını buna önlem olarak kendilerinin de hemen Kayseri Ticaret ve Sanayi Odasına başvurduklarını aktardı ve Ticaret Odası’nın da itiraz metni hazırladığını ifade etti. Yunanlıların Avrupa'da 101 tane tescilli ürünü olmasına rağmen Ülkemizin sadece Antep baklavasına tescil aldığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Yahya Kemal Avşar, coğrafi işaretlerin çok önemli olduğunu ve kırsal kalkınma için hayatiyet taşıdığının altını çizdi. Bunun son derece hayati bir konu olduğunu sıklıkla vurgulayan Avşar “Kırsaldaki insanın sosyo ekonomik gelişimi için çok önemli. Geleneklerimizi korumak için çok önemli. Dünyada Türkiye üzerinden yapılan haksız rekabeti önlemek için önemli” değerlendirmesinde bulundu.
DEVLET MEKANİZMASI NET OLARAK KURULAMADI
Türkiye’de bu işi yapacak devlet mekanizmasının net olarak kurulmadığını, Türk Patent Enstitüsü’nde 3 veya 5 uzmanla bu işin yapılmaya çalışıldığını kaydeden Avşar, buna karşılık Fransa’da 270-280 kişinin çalışma yaptığını ve bunun için bir enstitüsü kurulduğunu söyledi.
YÖRESEL ÜRÜNLER VE COĞRAFİ İŞARETLER TÜRKİYE ARAŞTIRMA AĞI
Mustafa Kemal Üniversitesi ile Akdeniz Üniversitesi’nin Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı kısa adı YÜCİTA olan ortak bir araştırma ağı kurduklarının bilgisini veren Avşar, bunun içinde moleküler uzmanının, antropoloğun, sosyoloğun, iktisatçının ve ziraat mühendisinin yer aldığını ve kendilerine Aydın, İzmir, Rize ve Antalya Ticaret Borsaları ile Ankara Ticaret Odası’nın gözlemci gönderdiğini aktardı. Avrupa’nın gerisinde kaldıklarını vurgulayan Avşar bu ağ sayesinde kamuoyunda bir bilinç oluşturarak devlet mekanizmalarını harekete geçirmek istediklerini ve bu sayede arayı kapatmayı arzuladıklarını belirtti. Türkiye’nin coğrafi işaret alabilecek haritasının çıkarıldığını bildiren Avşar, “ Amacımız coğrafi işaretlerin önce bölgemizde sonra tüm ülke çapında bir envanterini çıkartarak devletin gözetiminde ulusal ve uluslararası pazara sunabilmek. Devlete yardımcı olmak. Bu multidisipliner bir olay. Ben laboratuvar kısmına bakarım öbür hoca pazarlama kısmına bakar” ifadesini kullandı.
Bilimsel çalışmaya değer olarak görülen ürenlerin günlük olarak en çok tüketilen ürünler arasından seçildiğini sözlerine ekleyen Avşar, “Bunlar ekonomik değeri en yüksek olan ürünler. Bilimsel ayırt edici özelliği saptamak çok zor bir olay. Bunun için alt yapı ve kaynak oluşturulması gerekiyor. Türkiye’de de Fransa’daki modeli uygulayalım. Türkiye’deki en büyük sıkıntı üreticilerimizin örgütlü olmaması. Ekolojik ve kültürel potansiyelimiz var bunu uluslararası pazara çıkaracak politikamızın olması lazım. Türkiye’nin refahı yöresel ürünlerden geçiyor” diye kaydetti.
EN İYİ ÖRNEK FRANSA
Coğrafi işaretleme yüzyıllardır dünyada olan bir uygulama ve bunun en iyi uygulandığı ülke Fransa. Fransa kendi şaraplarını ve peynirlerini korumak için coğrafi işaretleme mekanizmasını en iyi uygulayan ülkelerden biri. Keza Fransa, bu yöntem sayesinde ‘rokfor peyniri’nden 1 milyar euro, şaraplarından ise 18 milyar euro gelir elde ediyor. ‘Coğrafi İşaret’ modelinin milyarlarca doları bulan devasa ekonomik boyutunu gözler önüne sermek adına Fransa eşsiz bir örnek oluşturuyor. Öyle ki gelişmiş diğer Avrupa ülkeleri bu hareketliliğe kayıtsız kalmayarak kendi ülkelerinde de bu yöntemi kurmaya başlamış görünüyor. Zira her yıl Avrupa’nın elde ettiği 54 milyar euro’luk kazanç da bu durumu doğrular nitelikte bulunuyor.