ESMA AYGÜN - Kayseri'de kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan 800 yıl Hunat Hatun Medresi'nde Türk-islam sanatlarının öğretildiği atölyelere Ramazan ayında ilgi artıyor.

Kent merkezinde yer alan ve Büyükşehir Belediyesince Hunat Hatun Kültür ve Sanat Merkezi'ne dönüştürülen medresedeki küçük atölyelerde ebru, hüsn-ü hat, ney, tezhip, çini, fıkıh, hadis dersleri veriliyor.

11 ayın sultanı olarak bilinen ramazanın manevi atmosferinden yararlanmak isteyenler, İç Anadolu'da taş işçiliğin en güzel örneklerinden olan tarihi yapıdaki atölyelerde ney üfleyip, ebru yaparak ruhlarını da dinlendirmeye çalışıyor.

Hunat Hatun Kültür ve Sanat Merkezi'nin Müdürü Mustafa Cilasun AA muhabirine yaptığı açıklamada, Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat'ın eşinin ismini taşıyan 800 yıllık Hunat Hatun Külliyesi'ndeki medresede, Türk-İslam sanatı derslerinin verildiğini söyledi.

Cilasun, 800 yıllık medresenin Ramazan ayı boyunca gece yarısına kadar açık olacağını, atölye faaliyetlerinin vatandaşların da katılımıyla devam edeceğini belirtti.

Medrese'ye gelen ziyaretçilerin ney eşliğinde karşılandığını anlatan Cilasun, "Ramazan'da medresede bir araya gelecek vatandaşlarımız ney sesinde huzur bulacaklar. Ebru ya da hüsn-ü hat gibi sanatlarda ise hem gözleri hem de gönülleri dinlenecek. Çay eşliğinde gece geç saatlere kadar burada dostlarıyla bir arada olmanın tadını yaşayacaklar" dedi.

Tekstil teknolojisi öğretmenliği yaparken ebru sanatına ilgi duyan Salih Özaşlamacı ise yaklaşık 10 yıldır bu sanatla uğraştığını, küçük atölyesinde meraklılarına ebruyu öğretmeye çalıştığını dile getirdi.

Türk-İslam sanatlarının yeniden keşfedilmeye başlandığını ifade eden Özaşlamacı, "Sadece ebru atölyesi değil, Türk-İslam sanatlarının icra edildiği tüm atölyeler vatandaşlardan ilgi görüyor. Ebru sanatı hem yapan da hem de bakan da gam ve kasavet bırakmayan sanattır. Gönlünü dinlendirmek isteyenler bu çatı altında toplanıyor. Allah yerdeki toprakla, en güzel malzemeyle insanı yaratmış. Ebru yaparken de topraktan yapılmış boya kullanıyoruz. Yaptığım eserlerde Türkiye'nin pek çok kentinden toplanarak, ezilmiş topraklardan elde edilmiş boyalar yer alıyor" diye konuştu.

Özaşlamacı, iki yıldır ramazan ayını tarihi medresede karşıladığını, insanların bu ayın gelmesiyle iftarın ardından medreseye akın ettiklerini dile getirdi.

 

- Ruhun da doymaya ihtiyacı var

 

Neyzen ve hattat Mustafa Demir de Türk-İslam sanatlarının bir hobi ya da boş zamanı değerlendirmek için meşguliyet olarak görülmemesi gerektiğini ifade etti.

Öğretmenlikten emekli olduktan sonra neyle ilgilenmeye başladığını anlatan Demir, şöyle devam etti:

"İnsanın bedeni ne ile doyarsa ruhu da onu ister. İnsan nasıl gıda alarak bedenini doyuruyorsa bu sanatlarla da ruhlarını doyurmaya ihtiyaç duyuyor. Ney ya da hüsn-ü hat öğrenmek isteyenlerle muhabbet ettiğimizde hepsinin kendi iç dünyalarına doğru bir yolculuğa çıkmaya talip olduğunu görüyorum. Ramazan ayında da insanlarımız bu ayın bereketinden, feyzinden yararlanmak istiyorlar. İftarını yapıp, teravih namazını kılanlar soluğu burada alacaklar. Ney eşliğinde diğer sanatlarla ilgilenecekler."

Medreseyi ziyarete gelen Elif Özgür ise Ramazan ayında ney dersi almak için kayıt yaptırdığını, yaz tatilini bu şekilde değerlendireceğini kaydetti.