. Bu gönül esintilerinde Allah(c.c), Peygamber(s.a.v), din, tasavvuf, vatan, ana-baba-yar ile tabiat, bahar-kış, kuş, hayvan, çiçek sevgileri ve gurbet, hapis, amansız hastalık gibi acı ve ızdırap gibi acı ve tatlı temalar işlenirse Erol Hocamın şiirleri gibi güzellikler ortaya çıkmaktadır. Şairlerin bu ifade biçimi eskiden sadece sözle söylenirken artık günümüzde yazılı olarak dile getirilmektedir. Bazen irticalen söylense de hemen kayıt altına alınmaktadır. Şair Erol YORULMAZ Beyin henüz mürekkebi kurumamış olan Hz. Fatıma Anam der ki: ISSIZ KALDI YOLLAR adlı yeni şiir kitabı ile ilgili intibalarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Kitaptaki şiirleri incelediğimizde, Allah(c.c), Peygamber(s.a.v), sevgileri ile bu yolun yolcularına olan muhabbetin ifade edildiği böylelikle tasavvufun etkisi kendisini göstermektedir. Tasavvufu rahmetli bir büyüğümüzün ifadesi ile “Allah'ın sevgisini kazanmak için Allah'ı sevme sanatıdır” diye tanımlayabiliriz. İşte Erol YORULMAZ Bey, o sanatın bir sanatkârı olma yolundaki çalışmaları sonucunda gönül nağmelerini hece ölçüsü gibi şiir estetiğine uyumlu dörtlükler halinde yazmıştır. Bir şiirinde: Gönlüm Kâbe olmuş tavaf eylerim Canım Muhammed'e çıkar yollarım. Diyerek ne kadar Peygamber aşığı olduğunu ve yine bir başkasında: Şifam O'nda saklı sevdim derdimi? Menzil uzak sanma dostum erdi mi? Candan dostlar nefsin yere serdi mi? Ya Habibullah'ım sende kalayım. Diyor. Aşağıdaki dörtlüğünde ise aynı aşkı ziyadesiyle dile getirmektedir. Eyüp gibi dayan, yara bereye Gözden yaşım akar, döner dereye Yollar sana çıkar, dönsem nereye Ağlar gönül, O'nsuz geçen anlara. Sayfalarda gezintiye devam ettiğimizde hem kendi hem de diğer dindaşları için nefisle baş başa kalınmaması konusunda niyazda bulunuyor. Şöyle ki; Derviş değil hamım, daha baştayım Gönlüm arar durmaz, sırlı yaştayım Nefsi düşman bildim, ben savaştayım Kulu darda koyma, medet Allah'ım. Erol Hoca'nın niyazı bununla da bitmiyor tabii. Yedi veren bağlarım Zikir eden dağlarım Vuslat deyip ağlarım Çağır beni Allah'ım. Diyerek yine terennümde bulunuyor. Bu şiir kitabında sadece bir dergâhın değil, günümüzde kendilerini Alevi diye tanımlayan Bektaşi dergâhına gönül vermiş kardeşlerimizin de tercümanı olmayı hedeflemiştir. İşte bu düşünceden hareketle; Aşka düşen yürek, yanar har gibi Başa düşmüş aklar, yağan kar gibi Sırrı çözmüş dosta, âlem dar gibi Çağır yanam, Hacı Bektaşi Veli. Diyerek bu kardeşlerimize tercüman olmuştur. Zaten malumlarınız olduğu gibi dergâh adabında ve dervişlik literatüründe ben yerine biz duygusu hâkimdir. Dervişlik geleneğinde nimet de külfet de ortaktır. Ama bu ortaklıkta paylaşımı eşit kollu teraziye benzetirsek, külfet tartılırken kendi tarafı, nimet tartılırken de karşı taraf ağır basar. Bir eğitim gönüllüsü olan Erol YORULMAZ, Kahramanmaraş'ımızın kültür hamuru ile yoğrulmuş olduğu için duygularını bir estetik çerçevede dile getirmiştir. Maraş'ta üç kapıdan bir şair çıkar sözünü Erol Bey gibi kardeşlerimiz doğrulamaktadır. Bir örnek olsun diye belirtiyorum. Meraklıları, sadece Antoloji.Com adlı sitedeki Kahramanmaraşlı veya Kahramanmaraş'tan kayıtlı üye şairleri tarayarak bu deyimin ne kadar haklı olduğunu görebilirler. Çok kısa alıntılarla sizlere tanıtmaya çalıştığım şiir kitabındaki şiirler zevkle okunacak nitelikte olduğunu sizler de görebilirsiniz. Şair öğretmenimizi tebrik ediyor daha nice şiirleri yazması için Allah'tan gönül zenginliği diliyorum. Selam ve muhabbetle”¦