Kahramanmaraş gerçekten edebiyat ve özellikle şiir yönüyle ünlü bir şehirdir. Meşhur bir sözdür, söylenir: “Her beş Kahramanmaraşlının altısı şairdir” diye. Gerçek bu mudur? Bu söz gerçeğin mübalağa sanatı kullanılarak bir başka şekilde anlatımımı mıdır? Bilinmez. Fakat, doğru olan şudur ki, “şair, şiir ve Kahramanmaraş” her üçü de uyumlu bir birliktelik oluştururlar. Edebiyatçı yetiştirmede ünlüdür Kahramanmaraş. İşte bir çırpıda aklıma gelenler. Karacaoğlan Derdiçok Sünbülzade Vehbî Necip Fazıl Kısakürek Abdurrahim Karakoç Rasim Özdenören Nuri Pakdil Erdem Beyazıt Cahit Zarifoğlu Ahmet Taşgetiren Vehbi Vakkasoğlu Bahattin Karakoç Aşık Mahsuni Alaattin Özdenören Rahmi Eray Hayati Vasfi Taşyürek Ali Akbaş Hilmi Şahballı. Bu yazarların, bu şairlerin hepsi Ülkemiz çapında meşhurdur. Bunlarla birlikte, 127 şairimiz Kahramanmaraşlı Şairler antolojisinde yer bulmuştur. Bu antolojide şahsıma yer verilmemişti. Bir şiir kitabım var, yüzlerce şiirim var, yayına hazır vaziyette ikinci şiir kitabım beklemektedir. Bunlarla birlikte ne de olsa Kahramanmaraşlıyım. Öyleyse, bütün bu hususları bir araya getirdiğimizde, 128. şair olarak da naçizane kendime sıralamada yer veriyorum. Tabi bu işin latifesi. Bu şaka bir yana. Şair olup olmamak da önemli değil. Bu gök kubbe altında bir güzel ve bir hayırlı ses bırakmaktır önemli olan. Biz de buna çalışıyoruz. Ne demiş Ünlü Divan Şairimiz Baki, “Baki kalan bu gök kubbede hoş bir sadadır.” Ne mutlu bu sadayı gök kubeye gönderenlere. Kahramanmaraşlı bir çok yazar ve şair, hamdolsun, gök kubbede hoş sada bırakmıştır. Bu iftihar edilecek bir durumdur. Ben bu yazıda işin elbette iftihar edilecek yönünü bu şekilde belirttim. Fakat, bir de işin tefekkür noktası vardır. Çünkü, şiir ve şair eşittir tefekkür demektir. Gelin şairane bir tefekkürde bulunalım ve soralım: Şair ilhamını ve gücünü yetiştiği muhitten ve topraktan mı alır, yoksa, şair yetiştiği toprağa ve muhite mi güç verir. Zor bir soru değil mi? Bundan birkaç sene önceydi. Bir Tebessüm Dergisi için Ünlü Şair Yazar ve Hemşehrimiz Abdurrahim Karakoç'a bir röportaj kapsamında şu soruyu yöneltmiştim. “Abdurrahim Abi, şair memleketidir memleketimiz. Sizce nedeni nedir?” Cevap şu olmuştu: “İnsanlar nasıl günlük hayatlarında birbirini etkilerse, edebiyat alanında da etkilerler”. Yani işin açıkçası şunu söylemek istemişti: “Bir memleketten bir şair çıkması, o civarda bulunan gençlerde bir heyecan dalgalanması meydana getirir ve ben de şair olabilirim ve ben de şiir yazabilirim duygusu meydana getirir” demişti. Evet, ben de buna katılıyorum. Gerçekten, insanımız ve birbirimizle etkileşim içindeyiz. Şair ve şiir muhitinde yetişen bir genç elbette etkilenecektir. Şunu sorabilirsiniz şimdi: “İşin kabiliyet yönü ne olacak?” Sorunun cevabı şudur: “Herkeste olmasa bile belli bir ekseriyette edebiyata yönelik ilgi baştan itibaren vardır. Bu ilgi, geliştirildikçe bir sanata dönüşecektir.” Baklavacının yanında duran baklavaya ilgi duyar, dondurmacının yanında duran dondurmaya ilgi duyar. İşte bu nedenle en iyi baklava ustaları Gaziantep'ten ve en iyi dondurma ustaları da Kahramanmaraş'tan çıkar. Sonuçta iş bir etkilenme ve ilgilenme meselesidir. Konumuza dönecek olursak, Kahramanmaraş'ta edebiyat ortamı, özellikle geçmiş yıllarda oldukça mümbit idi. Bu husus bir etkilenme meydana getirmiştir. Bu etkilenme beraberinde ilgilenmeyi sağlamıştır. Sonunda da yukarıda isimleri sayılan meşhur şairler ve ismi sayılmayan 127 şair ve naçizane bu satırların yazarı (128. şair olarak) Kahramanmaraş'ımızda yetişmiştir. Vesselam.