Hayat hikayesiyle 'Selam Bahara Yolculuk' filmine konu olan Sevgi Karyağdı, Konya'da yapılan filmin galasında, kendi hayatını canlandıran filmin oyuncularıyla bir araya geldi. Karyağdı, "Filmi seyrederken bana hiç uzak gibi gelmedi. Onları ben yüreğimde hissettim." dedi.

Geçtiğimiz Cuma günü vizyona giren Selam Bahara Yolculuk filminin galası Konya’da yapıldı. Anıları ve hayat hikayesiyle filme konu olan Sevgi Karyağdı da gecede filmin oyuncularıyla bir araya geldi.

Yönetmenliğini Hamdi Alkan’ın yaptığı, başrollerinde Aslıhan Güner, Gürol Güngör, Merve Sevi ve Mert Yavuzcan ile Kırgız oyuncular Mıktıbek Apazov, Egemberdi Bekboliev, Nazira Aitbekova’nın yer aldığı Selam Bahara Yolculuk filminin galası Konya Kent Plaza AVM’de yapıldı. Sinemaseverlerin büyük ilgi gösterdiği gecede filmin başrol oyuncuları Aslıhan Güner ve Gürol Güngör sevenleriyle bolca sohbet edip filmi izledi. Geceye, hayat hikayesiyle filme konu olan Sevgi Karyağdı’nın galaya katılması sürpriz oldu.

GÜNER: MEKTUP OKUMA SAHNESİNDE 8 DEFA AĞLADIM

Selam Bahara Yolculuk filminde İsmail öğretmen’in eşi Sevgi’yi canlandıran Aslıhan Güner, filmi her izlediğinde ağladığını dile getiriyor. Güner “Bu filme gidip rahatça, güzel ve temizce ağlamak, ruhunu güzelce temizlemek için gidebilirsiniz. Temiz temiz herkes güzelce bir ağlasın.” dedi.

Gala gecesinde sevenleriyle sohbet edip sorularını cevaplayan Güner “Ben filmde, olduğumdan daha yaşlı bir karakterim. Normalde 27 yaşındayım ama filmde 35’li yaşlarda iki tane çocuğu olan bir kadını canlandırıyorum. Kendi yaşından büyük oynamak zordur. Ben filmin bazı sahnelerinde ağladım. Özellikle 7-8 kere çektiğimiz bir mektup okuma sahnesi var. Ben 8 kere baştan sona hıçkıra hıçkıra ağladım. Biz orada bir karakteri canlandırırken ben tabi ki duygularımızla oynuyoruz. Mektup içinde ‘kareli bir baba ceketi’ geçiyor. Benim babamın kareli bir ceketi var ve ben o yüzden ağladım. O benim için bir simgeydi ve baba işin içinde olduğu için beni etkiledi. Yani illaki filmdeki yaşananları yaşamanıza gerek yok. Bu film gerçekten evrensel bir film bu anlamda. Ben yaptığımız filmin herkese hitap etmesinden dolayı çok mutluyum. Bu filmi izleyen herkes etkilenecek çünkü çok insani bir film.” dedi.

‘KIRGIZİSTAN’DA BİZLERE KAPILARINI AÇTILAR’

Film çekimleri için Kırgızistan’a gittiklerinde Türk okullarını da yakından tanıma fırsatı bulduğunu anlatan Güner şunları söyledi: “Kırgızistan’a ilk gittiğimizde oradaki yer bir Türk okuluydu. Zaten filmde Türk okulu öğrencileri de rol aldı. O yüzden Türkçe biliyorlar. Allah razı olsun, orada bize evlerini açtılar, sofralarına buyur ettiler. Çok yabancı bir coğrafya, dillerini bilmiyoruz ve biz çok küçük bir ekip olarak oradayız. Onların yardımlarıyla bir çok şeyi kolay atlattık. İletişim, ulaşım ve yiyecekle ilgili şeylerde bizlere çok destek oldular. O yüzden onlara çok teşekkür ettik.”

'+13’Ü GEREKSİZ BULUYORUM'

Filmi için getirilen +13 yaş sınırını gereksiz bulduğunu ifade eden Güner şöyle konuştu: “Filmi ilk izlediğimde +13’ten haberim yoktu. Ben tüm çevreme dedim ki, toplayın çoluğunuzu çocuğunuzu ailece gidin dedim. Filmde hiçbir rahatsız edici bir şey yok. Ne bir açık sahne var, ne bir şiddet var. Evet bol gözyaşı var ama insani duygular var. Çok yumuşak, sade ve yalın bir film yaptık. O yüzden ben +13’ün biraz gereksiz olduğunu düşünüyorum. Kültür Bakanlığı’nın bu kararı neye göre verdiğini bilmiyorum. Olsun, buna rağmen çok güzel bir gişemiz var. Artık 12-11 yaşlara da filmi biz anlatırız.

'ADANMIŞ ÖĞRETMENLERİN FEDAKARLIK HİKAYESİNİ ANLATIYOR'

Filmde ‘İsmail öğretmen’i karakterini canlandıran Gürol Güngör, filmin bir adanmışlık, fedakarlık, aşk ve sevgi filmi olduğunu ifade etti. Güngör şöyle konuştu: “Filmde aynı zamanda bir görev aşkı ve gerçekten aşık olan bir çift de var. Kendini eğitime adamış, bu uğurda her şeyi göze alan öğretmenlerin hikayesi. Benim rolüm ise İsmail Hoca. Sevgi, barış ve kardeşlik, yeni bir dünya hayali kuran ve bu uğurda Türkiye’den Kırgızistan’a giden bir öğretmen. Bir çok zorluklara ve engellere karşı kaba kuvvetle değil de sevgiyle yaklaşarak, karşısındakini anlayarak ve ne yapmak istediğini çözümlemeye çalışarak kendine bir yol çizer. 1990’lı yıllarda yaşanmış gerçek bir hikayeyi anlatıyor. Aslında bunun gibi çok fazla hikayeler var. Kızgızistan’daki öğretmenlerle sohbet ettim. Hakikaten anlattıklarına inanamadım. Öyle bir dönemde oraya gitmek, sevdiğinizden, ailenizden ülkenizden her şeyinizden uzaklaşıyorsunuz. Bunu da gittiğiniz ülkelerdeki insanlar için yapıyorsunuz.”

'FİLM SADECE BENİM HİKAYEMİ DEĞİL, HEPİMİZİN SEVDASINI ANLATIYOR'

Filmin, yalnızca kendi hikayesini değil, aslında bir çok insanın hikayesini anlattığına değindi. Karyağdı şöyle konuştu: “Film sadece benim değil, bizim hayatımızı anlatıyor, hepimizin sevdası. Filmde gördüklerinizin hepsini biz yaşadık. Ama şu anda bitmiş mi, hala şu anda yaşayan kardeşlerimiz yok mu? Afrika’daki kardeşlerimize bakın ne şartlarda hizmet ediyorlar. Peki bunda beklentimiz nedir? Daha güzel bir dünya için, her yerden herkesi severek, yaratılanı yaratandan ötürü sevip herkesin mutlu ve mesut yaşaması için. Ben kardeşlerimi seyrederken Hocamızın dediği gibi, ‘Kimimiz toprak altında, kimimiz toprak üstünde hey gidi günler’ dedim. Filmde gördüğünüz her şeyi bizler yaşadık. Filmdekiler yaşadıklarımızın bir kısmı. Ama şunu da özellikle söylemeliyim, bu sadece benim değil hepimizin sevdası bu. Film çok güzel olmuş, ellerine emeklerine sağlık benim güzel kardeşlerimin.”

'BİZE YAŞAMAK ONLARA SAHNEDE OYNAMAK DÜŞTÜ'

Yaşamıyla filme konu olan Sevgi Karyağdı, filmde kendi hayatını canlandıran Aslıhan Güner ile de ilk kez bir araya geldi. “Filmi seyrederken bana hiç uzak gibi gelmedi. Onları ben yüreğimde hissettim.” diyen Karyağdı “Onlar da böyle güzel hizmet ettiler. Bu hayatı bize yaşamak onlara sahnede oynamak düştü. Ben hep beraber hizmet ettiğimizi düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

‘BABAM BENİ TANIYAMADI, UÇAĞA BAKIP AĞLADI’

Filmde yaşanan bir çok sahnenin kendi hayatıyla benzeştiğini aktaran Karyağdı bazı anılarını şu sözlerle anlattı: “Filmde ‘ağzından zeytini çıkarma’ sahnesi var. Aynı şekilde bizim çocuklar da yaşamıştı. Babamla da yaşadığım bir anıma benzer bir sahne var. Babam Alzheimer hastasıydı. Yurt dışından döndüğümde babamla bahçede oturuyoruz. Babam uçağa bakıp ağlamaya başladı. ‘Ne oldu baba neden ağlıyorsun?’ dedim. ‘Kızım Sevgi gelmedi’ dedi. ‘Geldim baba bak yanındayım’ dedim. Babam bana baktı baktı beni tanımadı ve kara uçağa baktı, gözlerinden yaş süzüldü.”

Sevgi Karyağdı, yaşadıklarının kendisine meşakkat gibi gelmediğini vurgulayarak “Çünkü yüreğinizde bir sevda ile gittiğinizde, bu sevdada yapacağınız fedakarlıkları göze alarak gittik. Yeri gelir candan, yeri gelir maldan. Çocuğum onkoloji servisinde hasta yatağındayken birbirimize söz verdik. Asya ağlamayacağız diye. Bu bir sevdadır ablası. Bizim bir şikayetimiz yok, hamd olsun.” diyerek sözlerini bitirdi.