Biz de imkânlar ölçüsünde dinleyici olarak katılmaya çalışıyorduk. Bir hafta boyunca devam ediyor ve yurdumuzun çeşitli bölgelerinden halk ozanları âşıklarımız iştirak ediyorlardı. Bu organize ile katılımcı âşıklar dağarcıklarındaki eserlerini dinleyicilere sunma imkânı buluyorlardı. Şimdi bir kısmı rahmetli olan Kadirli'li Abdulvahap Kocaman, Karslı Murat Çobanoğlu, Erzurumlu Yaşar Reyhanî, Ordu'lu Ozan Arif, Gavurdağlı Gül Ahmet Yiğit, Âşık Feymanî, Zülfikar Divanî gibi nice saz ve söz ustaları ilk anda akla gelenlerdi. Bu ustalar önceden hazırladıkları eserlerini günlük oturumlarda dinleyicilerle paylaşıyorlardı. Normal olarak sazlı ve sazsız türkü okuma, şiir okuma oturumlarının yanı sıra âşıklar arasında atışmalar da yapılıyordu. Örnek olarak âşık Abdulvahap Kocaman saz çalmazdı ama okuduğu şiirler hafızalara kazınırdı. “Vuraa vura gurtardık”, ya da “Fatih Sultan Mehmet Handan örneg al” şeklinde biten şiirleri nasıl unutulur. Âşık edebiyatından önemli yer tutan atışmalar, malumlarınız olduğu üzere o anda irticalen söyleniyor. Önceden kimle karşılaşacağı atışmacı âşık ve verilecek ayak belli olmadığı için her hangi bir hazırlık yapılamıyor. Yani tamamen ustalık isteyen bir Allah vergisi denilebilir. Atışmalar da dinleyiciler arasından bir kişi ayak veriyor ve atışmacılar bu ayakla bitecek şekilde şiirlerini hazırlıyorlar ve çok heyecanlı geçmekteydi. Mesela bir atışma için “Gez dünyayı gör Konya'yı” şeklindeki ayağı o günün İran Kültür Bakanı bir beyefendi vermişti. Âşıklar arasında yapılan atışmaların nasıl bir ustalık istediğini yukarıda dilimin döndüğünce açıklamaya çalıştım. Ancak bir de daha zor olan Leb/dudakdeğmez şiirleri vardır ki, bu şiirleri yazmak gerçekten ustalık gerektiriyor. Bir de lebdeğmez şiirleriyle yapılan atışmaların zorluğunu belirtmeye gerek var mı bilemiyorum. Lebdeğmez şiirlerinde âşıklar, o harflerin telaffuzu sırasında dudakların birbirine değmesini sağlayan “B”, “M”, “P”,”F” ve “V” harfleri kullanmayacak şekilde kelimelerden meydana gelen şiirler hazırlamak zorundalar. Bu harfler olursa üst dudağı ile dişlerinin arasına sıkıştırılan iğne alt dudağa batmakta ve dudağı kanamaktadır. O yüzden çok ama çok dikkat ve ustalık isteyen bir şiir ve atışma tarzıdır. Tarik-i aşka gir ehl-i Hüdâ ol Gönül gel layık-i her itilâ ol Dilersen dehrde âzâde serlik Gurur-i câhı terk eyle gedâ ol Cidâl-i kîl ukale yok nihâyet Ricalû'llah ile hâl-âşina ol ”¦”¦”¦.. Ahmet Remzi Dede ”¦”¦”¦”¦”¦”¦.. Kutlu hayallerle doldur hülyanı Dağların ardında ara Leyla'nı Sıcak kucağında sakla ceylanı Sayyadı uğurlar salarsın yine Yalancı dünyanın her yanı heder Doğarken duyulur inilti keder Güneş çölü yakar âşığı kader Yanarken Aslı'yı dilersin yine ”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦..Ümran Toprak ”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦.. Sıcaktı ellerin gözler gülerdi Tatlıydı sözlerin yüzler gülerdi Neşeydi şarkılar sazlar gülerdi Dünleri anınca yürek yanıyor Güneşi küstürdün gökyüzü soldu Yürekteki yerin derdinle doldu Günleri sayarken yıllar sel oldu Hasrete kanınca yürek yanıyor ”¦”¦”¦”¦”¦”¦Abdullah Ramazan ”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦ Günâh yazıldı her dudak değişlerinde onlara, Ki sen, Rızâ-yı Hakk için günahtan ey kaçan yiğit, Seninle anlaşıldı artık ak nedir, nedir kara, İşit sen ey yiğit, seninle oldu âşikâr, işit! Dudak değerse yâre sihr-i aşk o an ziyân olur, Gel, aşk içinde -sen sen ol- yiğitçe dur, dudak sakın”¦ Şu gördüğün şiirdir aşk; yiğitse sensin ey okur! Helâl şekilde tattı aşkı çünkü al dudakların”¦ ”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦.Hakan Özçelik ”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦”¦ Aşık oldun leylalar"la oynadın Derya oldun çoştun coştun çağladın Su diye kazana kondun kaynadın İçinde harlanan közlerin ağlar Alışkanlık oldu sana acılar Yıktı otağını köhne sancılar Göç etti hanında duran hancılar Tek ÜSTADİ kaldı nazların ağlar ”¦”¦”¦”¦”¦”¦.Volkan Küçük Güzeller içinde güzel ararken Gönül gözü ile güzel görülür. Görülen güzeli seyre dalarken Aşkın kuruttuğu gazel görülür. Sevgi der, sevgili der sevilir Sevilirse, çirkinler de övülür Vakit geçer sonra dizler dövülür Seven kördür oda Allah kuludur. ”¦”¦”¦”¦”¦.Bu da bizden olsun efendim.