Yeşilçam'ın 60 yıllık ünlü yönetmeni Ülkü Erakalın, Ediz Hun ve Sevda Güreli'nin sahne alacağı "Yıldızlar Gökte Yaşar" müzikali için geldiği Kahramanmaraş'ta sanatseverlerle biraraya geldi. Şahika Sanat Evin'de düzenlenen toplantıda sinema meraklıları ve gazetecilerin sorularını cevaplandıran Erakalın, Türk Sineması'nın geldiği nokta hakkında düşüncelerini anlattı. Sinemanın sadece akılla değil, sevgiyle yapılması gerektiğini belirten Erakalın, yönetmenlere kalplerinden geçenleri de filmlerine yansıtmaları gerektiği tavsiyesinde bulundu. Avrupa'da ödül alan birçok Türk filminin ise ülkeyi kötüler nitelikler taşıdığını söyleyen Erakalın, bu furyanın ise Susuz Yaz filminden başlayarak günümüze kadar geldiğini kaydetti. Erakalın şunları söyledi: "Dikkat edin Türkiye'yi küçük düşürücü filmlere Avrupa'da ödül veriliyor. Türkiye'de bu kadar mı vahşi bu insanlar, işte yengesine mi saldırır bilmem ne. Anadolu örnekleri veriyorlar, yani dikkat edin Türkiye'yi küçük düşüren filmlere veriyorlar o ödülleri. Yönetmene falan vermiyorlar yani. Susuz Yaz'dan başlıyor bu konu, bu günlere kadar geliyor. Türkiye'yi küçük düşüren, Türkiye'nin ne kadar geri kalmışlığını anlatan, o gecekondular falan ödüllendiriliyor. Çünkü neden dışarıda dostumuz yok ki, bu da bir politika. Yabani demek; Türkiye yabanidir, vahşidir, yani küçük düşürücü ne varsa. Ben bunu iddia ediyorum. Allah'tan başka kimseden de çekincem yok, Türkiye'yi küçük düşüren filmlere ödül veriliyor." Erakalın, Nuri Bilge Ceylan'ın yönettiği Üç Maymun filmine de eleştirilerde bulundu. Cannes Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü alan film ile ilgili düşüncelerini paylaşan Erakalın, "Mesela düzensiz bir aile. Oğlu yanında, koca hapiste, bilmem kimin patronuyla ilişkisi var. Neymiş ödül aldı. Kıyamet koptu ya. Yani hep tekrar ediyorum. Aile düzeni bozuk, ananeler çok geri kalmış, vahşi bir ülke veriyorlar bize" diye konuştu. Gazetecilerin de sorularını cevaplandıran Erakalın, yeni nesil sinema oyuncularının bir süre sonra unutulup gideceğini savundu. Bu oyuncuların oynadıkları filmlere imzalarını atamadığını ifade eden Erakalın, Aşk-ı Memnu dizisinin oyuncuları Kıvanç Tatlıtuğ ve Beren Saat'i de kızdıracak sözler sarfetti. Cüneyt Arkın, Kartal Tibet, Ediz Hun ve Türkan Şoray gibi isimlerin yıllardır unutulmadığını belirten Erakalın, "Ben bu konuya imza atmak diyorum. Bütün bu saydığınız isimlerin bir imzası var. Ama onlara diyeceğiz ki 'Behlül', 'Behlül'ü oynuyordu o çocuk'. 'Hani bilmem neredeki ne çocuk', 'bilmem ne kız'. 'Hani Behlül'le öpüşüyordu o kız' diyeceğiz boyuna. Ama onların isimleri imza olmayacak hiçbir zaman. Gelecek geçecek, unutulacak. Ancak dizideki isimleri ile anılacaklar. O da bir iki sene sonra bitecek. Onlar ancak dizideki isimleri ile anılacaklar ki, ben ona imza atmak demiyorum. İmzaları yok bu genç arkadaşların" şeklinde konuştu. Sahnedeki oyuncuları en çok mutlu eden şeyin ise alkışlanmak olduğuna vurgu yapan Erakalın, bu duyguyu geç tattığını söyledi. Erakalın, "İlk defa o alkışları sahnede ben topladım. Ben oyuncularıma kızdım o zaman. Biz uğraşıyorduk, oyuncular alkışları alıyorlardı, sinema olarak. İlk defa bunu tattım. Alkış çok güzel bir şey. Bütün yorgunlukları gideren, sevgiyi besleyen, insanlığı yücelten alkış, takdir edilmek, alkışlanmak. Dilerim ki hepiniz bu meslek için değil, bir yazar da alkışlanmak ister, bir politikacı da zirvede alkışlanmak ister. Yani sanatla Türkiye'de her şey bağlı birbirine. Türkiye'deki tek başarı nedir biliyor musunuz? Başarının tek sırrı; herkes sevdiği işi yapsa bir ülkede o ülke zirvededir" ifadelerini kullandı. Erakalın, daha sonra kendisini ziyarete gelen sanatseverler ve bir grup öğrenciyle hatıra fotoğrafı çektirip, imza dağıttı.