Berlin İslam Sanatları Müzesi Müdürü Prof. Dr. Stefan Weber, bugün sahip olduğumuz birçok şeyin kültürler arasındaki alışveriş sayesinde mümkün olduğunu söyledi. Weber, bunu kavrayanlar için ‘İslam Almanya’ya ait mi?’ sorusunun anlamsız kaldığını belirtti.

İslam ile terörün bağdaştırılamayacağına değinen Weber, sorunun dinlerde değil insanlarda olduğunu vurguladı. Weber, “Bugünkü İspanya topraklarında kurulan Endülüs’ün birlikte yaşama kültürü açısından diğer çağlara nazaran çok verimli bir çağ ortaya koyuyor.” dedi.

Fes Tasavvuf Kültürü Festivali kapsamında düzenlenen ve ‘Endülüs ruhu’nu tanıtmayı amaçlayan bir programda Cihan Haber Ajansı'nın sorularını cevaplayan Weber, birlikte yaşamın mümkün olduğu bu zamanın hatırlanmasını istedi. Pergamon (Bergama) Müzesi’nin içinde yer alan İslam Müzesi’nde gerçekleşen programda Cihan'a mülakat veren Weber, Endülüs'te Müslüman, Hıristiyan ve Musevilerin birlikte yaşadıklarını ve birlikte cami, kilise ve sinagoglarını inşa ettiklerini hatırlatıtı.

Weber’e göre insanların birbirini tanıması için daha çok bilgiye ihtiyaç var. Ancak bu, karşı taraf hakkında malumat toplamaya yarayan yıkıcı bilgi olmamalı. Aksine kültürel bir bilgi olmalı. İslam Sanatları Müzesi Müdürü şöyle devam etti: “Kültürün sınırları yoktur, akar. Akdeniz Havzası’ndaki kültürlere baktığımızda sürekli bir alışveriş görürüz. Kültürel çeşitlilikte birlikte olmak hep işe yaramıştır. Ud olmasa Rock'n'roll da olmazdı. Karşılıklı zenginleştirme olmasaydı, bugün birçok şeyi hayal bile edemezdik. Bunu artık kavrayabilirsek, ‘İslam Almanya’ya ait mi?’ gibi sorular anlamsız hale gelir.”

Weber, bu konuda okullara ve medyaya büyük görev düştüğünü söylüyor. İslam Sanatları Müzesi Müdürü Weber, üç semavi dinin Akdeniz havzasında oluşturduğu kültürün büyük bir değere sahip olduğunu toplumun bilmesini istiyor. Weber şöyle devam ediyor: “Toplumumuzu parçalamaya yönelik bombalara cevap vermek ve bu bombaların bir değerinin olmadığını, ortaya bir müzik, edebiyat, mimari, birlikte yaşam kültürü koymadığını görmek lazım. Bu mükemmel birikimi biz birlikte ortaya koyduk ve kimsenin parçalamasına izin vermemeliyiz.”

"1945’TE BERLİN HALEP’TEN DAHA KÖTÜ DURUMDAYDI"

Weber, İslam adına ortaya çıkan ve birçok tarihi eseri tahrip eden veya kaçıran IŞİD yağmasına da değiniyor. Müze müdürü, tahribatın devasa olduğunu kabul etmekle birlikte iyimser: “1945’e ait fotoğraflara baktığınızda bütün şehirlerin haritadan silindiğini görürsünüz. O zamanlar Halep; Berlin, Frankfurt ve Köln’den çok daha iyi görünüyordu. Almanya kendine güvenen, açık ve girişken bir toplumla kısa sürede harabenin içinden doğrulmayı başardı. Her şeyini kaybetmedi, hâlâ elimizde bir şeyler var.”
Weber, Irak ve Suriyelileri tahripler karşısında yılmamaya çağırıyor ve güçlü bir şekilde geleceğe bakmayı öneriyor ve "Çünkü oraya doğru gidiyoruz, geçmiş geçmişte kaldı." diyor.

SORUN DİNDE DEĞİL İNSANLARIN KAFASININ İÇİNDE

İslam Sanatları Müzesi Müdürü, IŞİD’in tarihi eserleri yağmalamasını da İslam ile bağdaştıranlara da Alman tarihinden örnek vererek karşı çıkıyor. İnsanların din ve ideolojilerle istediklerini yapabildiklerine işaret eden Weber şöyle diyor: "Ben bir Almanım, ne diyeyim ki, filozofların ve şairlerin ülkesi olarak kendimizi tanıtıyoruz. Ama aynı zamanda her şeyi mahveden Nazi cinayetlerinin de ülkesiyiz. Almanya çok iyi şeyler yaptığı gibi dünyadaki en büyük tahribatı da yaptı. Bu insanların ne yaptıkları ile ilgili bir şey. Bu dinde veya ideolojide değil, insanların kafasında ve yapıp ettiklerinde aranması gereken bir şey. Ve hangi kararı vereceğimiz bizim elimizde."

İslam Sanatları Müzesi de bu düşüncenin önüne geçmek için her yıl yüz binlerce insana hitap ediyor ve İslam kültürünü ve mimaride ve diğer sanat alanlarında ortaya koyduklarını tanıtıyor. Weber amaçlarını şöyle açıklıyor: "İnsanların şu şöyle, bu böyle diyerek ayrımcılık yapmak yerine şunu görmesini istiyoruz: Çok ilginç bir kültürel birliğimiz var. İslam toplumunun genel kültür tarihimiz açısından başardığı çok şey var. Bu toplum bizim bir parçamız."