İşte o yazı:

Yıldırım Dayı, Türkiye'de İslâm'a karşı rüzgârların çok sert estiği dönemlerde ayakta dimdik duran ve zaman zaman haksızlıklara karşı hıncını gösteren bir ”˜Çerkez dayısı'dır.
Hani Viyana'da top mermisinin açtığı delikten atıyla atlayıp geçen ve Avusturyalılarla savaşa savaşa şehit olan bir Çerkez dayı için Avusturyalılar bir kahraman asker heykeli yapıp o atladığı deliğin yanına koymuşlar ve atı üzerindeki bu yiğit için “Kahraman düşman!.. Öleceğini bilerek bu cesareti gösteren kahramana saygı duyarız!” mealinde sözler yazmışlardır. Şimdi de bu heykel ve yazılar, canlılığını korumaktadır.

İşte Yıldırım Dayı da öyle birisidir. Ezan bozulmuş “Allahü Ekber” yerine tangır tungur demek gibi bir “Tanrı Uludur” uydurulmuştur. Bölgedeki bir karakol çavuşu da köyleri kontrol edip bu ucube ifadelerle ezanın okunup okunmadığını kontrol etmektedir. Aslî şekliyle ezan okuyanlara hakaret etmekte ve dayak atmaktadır. Yıldırım Dayı, bir gece köyünden çıkar ve bir gaflet halinde bu kontrolcüyü bastırır ve silahı boğazına dayar: “Görevindir”¦ Ama bizim köye karışmayacaksın. Eğer karışırsan bir gece kapıdan, bacadan girer seni yatağında öldürürüm. Şu anda bile seni öldürebilirim. Benim derdim adam öldürmek değil. Seninle bir anlaşma yapalım. Sen bizim ezanımıza karışma, ben de sana her ay bir koyun getireyim.” der ve sözünü tutar. Yani Yıldırım Dayı'nın köyünde hiçbir zaman için tangır tungur sesi duyulmaz. Hep “Allahü Ekber” denilir.

O günlerde köylere gelen bazı tahsildarlar da çok zalimdir. Vergisini ödeyemiyor diye bir dul kadının geçim kaynağı tek ineğini bir tahsildar, bütün ağlama ve yalvarmalarına rağmen alır götürür. Bunu duyan Yıldırım Dayı, silahını kuşanır atına biner, tahsildarı yolda yakalar, geri vermek istemeyince çatışmaya girer ve çekip vurur. İneği tekrar getirip dul kadına teslim eder. Tahsildar kim vurduya gider ve fâil-i meçhuller içinde kalır. Bu sefer tahsildarın hanımı çocukları ortada kalır. Hemen bazı tarlalarını satar onlara ev alır ve geçinecek paralar verir. Tabii kendini belli etmeden. Yıldırım Dayı aslında pek çok davarı, tarlası tapusu olan imkânları bol bir kişidir. Ama bunları böylece sarf etmesini de iyi bilen birisidir.