Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit kitaplarının yazarı J. R. R. Tolkien'in adının açılımı nedir?  John Ronald Reuel Tolkien, Jack Ray Raymond, Jules Rex Richards, Jocob Robin Remy hangisidir?

John Ronald Reuel Tolkien, İngiliz yazar, şair, filolog ve profesör unvanlı akademisyen. Uzmanlık alanı Anglo-Saxon Dili ve Edebiyatıdır. Hobbit, Yüzüklerin Efendisi ve Silmarillion gibi fantastik kurgu eserleriyle tanınır.

Yüzüklerin Efendisi Serisinin Yazarı J.R.R. Tolkien Hakkında 10 Enteresan Gerçek

J.R.R Tolkien okuyucularını uzun bir zamandır memnun ediyor. Orta Dünya hikayesini yazmaya Hobbit’le başladı ve sonra ünlü romanı Yüzüklerin Efendisi’ni kaleme aldı. Romanları çok başarılı oldu ve okuyucularınu yalnızca hayal edebildikleri dil ve kültür farklılıkları olan zengin fantezi dünyasına yolculuğa çıkardı. Tolkien, dilin yarattığı dillerden ve kültürlen bir hayli etkinlenmişti. Çalışmaları sayesinde birçok dilde antik mitolojiler hakkında ciltlerce kitap okudu ve fantezi dünyasını yaratırken bu bilgi birikiminden esinlendi.

Birçok fantastik hikaye, antik mitolojilerdeki unsurlardanoluşsa da, mevcut fantastik edebiyat türünde Tolkien’ın etkisi küçümsenemez. Fakat, birçok insan Tolkien’ın eserlerini A’dan Z’ye bilse de, yazarın kendisi hakkında çok az şey bilinir. Tolkien zeki ve işinin ehli biri olmasının yanında, aynı zamanda çok gizemli bir figürdü.

Bugün de -2 Eylül 1973- kendisinin ölüm yıl dönümü. Onun hakkında ilginç ve değerli şeyleri öğrenmek için ne de güzel bir gün...

10. Birinci Dünya Savaşı

Bazı insanlar Tolkien’ın hikayelerinin İkinci Dünya Savaşı’dan esinlenilerek yazıldığını düşünürler, ama aslında Tolkien’ı asıl etkileyen Birinci Dünya Savaşı’nda tecrübe ettiği mücadeleydi. Birçok genç adam gibi, Tolkien’da savaşa katılmıştı. Tolkien, Lancashire Hafif Piyade Tugayı’nda muhabereden sorumlu teğmendi ve kelimenin tam anlamıyla cephede savaşan askerlerden biriydi. Savaş döneminde, mümkün olduğunca hızlı ve çok insan öldürmeye yönelik yeni gelişmeler yaşandı ve genç Tolkien da  makineli silahların yıkım senfonisinde bombalananlardan birisi oldu.

Yaklaşık 1 milyon insanın ölümüne yol açan Somme Muharebesi’nde Tolkien bizzat savaşın dehşetlerini gördü. Tolkien, siper humması sebebiyle hastaneye sevk edilmeden önce onurlu bir şekilde savaştı. Hastanede kaldığı süre içerisinde savaş hakkında düşündü ve romanlarının kullandığı tona ilham kaynağı oldu.

Hikayelerini Birinci Dünya Savaşı hakkında yazdığını direkt olarak yalanlayan Tolkien, sonradan ne olursa olsun tecrübelerinin onu etkileyeceğini kabul etmiştir. Orta Dünya umutla yüklü kasvetli bir yer olsa da, büyük hüzne de sahip. Savaşta ölen yakın arkadaşlarından biri için yaktığı ağıtı düşününce, bu durum anlaşılabilir bir hal alıyor.

9. Başka film olmayacak.

Hobbit serisi de bittikten sonra bazıları sinemada Orta Dünya’dan daha çok macera –Silmarillion veya herhangi bir Orta Dünya’yla ilgili eser- izleyeceği umutlarına kapılmış durumda. Fakat maalesef, Christopher Tolkien yönetimindeki J.R.R Tolkien eserlerinin telif haklarını elinde bulunduran “The Tolkien Estate” ,  film yapım şirketleriyle pek mutlu değil ve anlaşmaları yapılmakta olan bu filmleri kapsamıyor. Bütçeye ayrılan finanstan dolayı, film şirketi borçlu olmadıklarını ve filmi zararına yaptıklarını iddia etti.

Bu tabii ki, The Tolkien Estate’in hiç para kazanmadığı anlamına gelmiyor. Halihazırda devam etmekte olan ticari anlaşmaları var. Anlaşma belliydi fakat film şirketi, Tolkien’ın kaynaklarını kullanarak internette çevrimiçi bir kumar makinesi yaratmaya kalkıştı ve The Tolkien Estate de şirketi mahkemeye verdi.

Parayı kimin alacağı üzerine tartışmalar bir yana, Christopher Tolkien işin maddi yanından çok başka şeylerden mutsuz. J.R.R Tolkien’ın kitaplarının bir grup kılıçlı adamların savaşını izlemeyi seven gence hitap etsin diye değersizleştirildiğini, Hobbit filmlerinin de sonunun aynı olacağından endişeli. Christopher Tolkien’ın ilerde  Orta Dünya ile ilgili bir medya, film vb. olayda telif haklarını vermemesi öngörülüyor.

8. Irkçılık Suçlamaları

Geçmişte Tolkien’ın eserleri Avrupa merkezli eğiliminde olduğu için eleştirilmişti. Haliyle kötü karakterler olan koyu tenli orklar dışında, romanlardaki tüm insanlar beyaz. Hatta bunun üzerine beyaz milliyetçiler, Yüzüklerin Efendisi’nin kendi görüşlerini desteklediğini belirtmiş, Tolkien’ın beyazları üstün ırk olarak düşündüğünü iddia etmişlerdir.

Neyse ki, işin Tolkien’la olan kısmı bir zırvadan ibaret. Aryan düşüncelerle  Tolkien’ın eserlerini karalama teşebbüsleri başarısız oldu. Çok uzun zamandır, siyah ve beyaz iyi ve kötüyü yansıtmada kullanılmıştır ve çoğu insan da bu konunun nereye istenirse oraya çekilebileceğini söyler. Avrupa-merkeziyetçilik hakkındaki diğer suçlama biraz absürt gelebilir ama Tolkien’ın romanının Avrupa mitolojisinden aşırı etkinlendiği ve hatta Tolkien’ın Beowulf’u çevirip öğrencilerine okuttuğu suçlaması. 

Yine de yazarın kendi sözleri daha ikna edicidir herhalde. Tolkien’ın Yüzüklerin Efendisi kitabı iyi satıyordu ve yakında Almanya’da da basılacaktı. Ne yazık ki, iktidarda Naziler vardı ve kitabı basmadan Tolkien’dan saf ırktan olduğunu kanıtlamasını istediler. Tolkien bu durumdan çok rahatsız olmuştu ve yayıncısına mektubunda bir sürü Yahudi arkadaşı olduğunu ve hiçbir tutarlılığı olmayan bir renk- ırk testi vermekten pişmanlık duyacağını belirtmişti. Ki bu da bir ırkçının söyleyebileceklerinin tam tersiydi. 

Tolkien, yayıncıya Almanlara teslim edilmesi hususunda mektubunu birden fazla versiyonla yolladı. Mektubunda iğneleyici bir şekilde, hiç Yahudi atası olmadığından duyduğu pişmanlığı ve soyadının Alman kökenli olmasına karşın, böyle ırkçı bir tutum karşısında duyduğu utancı dile getirdi. Eğer bu da yetmediyse, Tolkien bir seferinde Adolf Hitler’i “ küçük kara cahil” diye tanımlamıştır. Kısacası, Tolkien eserlerini yazarken Avrupa mitolojisinden esinlenmiş olabilir fakat ne şekilde olursa olsun asla bir ırkçı değildi.

7. The Beatles, Tolkien’ın eserini filme uyarlamak istemişti.

Bazıları Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit filmlerinin çok büyük hayranı olmasa da, bir uyarlama olarak orijinaline sadık kalınması konusunda, kesinlike çok başarılı ve iyi yapılmış filmlerdi. Dünya çapındaki popüleritesi yalnızca Tolkien’dan kaynaklanmıyordu. Hatta, pek başarıya ulaşmayan Hobbit çizgi filmi gibi girişimler olmuştu. Başka bir Yüzüklerin Efendisi izlesek nasıl olurdu acaba? Hayatının sonlarına doğru, Tolkien Yüzüklerin Efendisi’ni ve Hobbit’i United Artists’e şimdilerde küçük bir miktar olan 250.000 Dolara satmıştı.

Telif hakları satıldığına göre, ünlü hikayenin filmini çekmek isteyen talipliler de çoğunluktaydı. Ancak, bu taliplilerden ilki hiç beklenmedik bir gruptu. The Beatles, kendilerinin oynayacakları bir Yüzüklerin Efendisi filmi çekmek istedi. ( Hangisinin hangi karakteri istediği bilinmiyor) ve bu fikirle usta yönetmen Stanley Kubrick’in kapısını çaldılar.

The Beatles ve Kubrick bu fikirden çok eğleniyordu ama grup içerisindeki olası ego problemi Yüzüklerin Efendisi’ni  tamamen bir kabusa dönüştürebilirdi. Neyse ki, Kubrick teklifi reddetti ve çok bilinen kitapların uyarlamasını yapmayı sevmediğini belirtti. Bazı söylentilere göre, Tolkien The Beatles’ı sevmiyordu. Ama telif haklarını sattığı için, bu durum çok da önemli değildi.

6. Filoloji (Dilbilim)

Tolkien yazar olmasıyla bilinir ve usta anlatıcılığıyla ününü hakeder. Fakat Tolkien, fantezi romanları yazmaktan çok dille daha ilgiliydi. Aslına bakarsanız dil, Tolkien’ın hikayelerinde ve kendi hayatında çok ayrı bir yere sahipti.  Tolkien’ın dile  olan ilgilisi çok genç yaşlarda başladı. Tolkien’ın anadili İngilizce’ydi fakat annesi onun Latince, Almanca ve Fransızca öğrenmesini istiyordu. İlgisi devam ettikçe Tolkien, Fince ve Eski İskandinav dillerini öğrendi.

Tolkien için dilin önemi küçümsenemezdi. Bir filolog olarak, dil sadece bir iletişim aracı değil, konuşulan toplumun kültürünü yansıtan önemli bir unsurdu.

Dile olan tutkusu o kadar ileri gitti ki, kendi lisanını oluşturmaya karar verdi. Tolkien eserlerini yazarken, en-çok-satan bir fantezi romanı yazmaktan çok, dilbilimsel deneyleri için oluşturduğu araçlarla ilgiliydi. Çoğu insan Tolkien’ın iki dil oluşturduğunu bilse de ( Elfçe ve Mordor’un hizmetkarları tarafından konuşulan Mordor’un kara lisanı ),  aslında beş tane oluşturmuştur. 2 ayrı Elf dili, Khuzdul denilen cüceler için bir dil, Entler için ayrı bir dil.

5. Katoliklik

Yakın arkadaşı C.S. Lewis gibi okurlarını dini sembolizmle etkilemek pek tercihleri arasında olmasa da, Tolkien aslında C.S. Lewis’den bile daha dindar birisiydi. Tüm hayatı boyunca dindar bir Katolikti ve gelenekçi biriydi.  Katolik Kilisesi, Vatikan’da toplanıp bazı önemli kararlar aldığında, Tolkien sonuçlardan pek memnun değildi. Kilisedeki ayinler artık Latince yerine İngilizce yapılıyordu. Bu duruma tepki olarak Tolkien, herkesin duymasını sağlayacak şekilde ayinlerde Latince konuşmaya devam etti.

Tolkien yalnızca insanların geleneklerini takip etmesi konusunda ilgili değildi. O sadece, inandığı şeyin gerektirdiği şekilde davranan basit dindar bir adamdı. Oğlunu dini bilgilerini öğreterek yetiştirdi. Düzenli olarak kilisedeki ayinlere katılmasıyla ve çoğunlukla dua etmesiyle bilinirdi. Ve özellikle cemaatle birlikte şarap ve ekmek ayini yapmayı önemli sayardı ve bunu dünyada yaşanilecek en büyük mutluluk olarak addederdi.

4. Çocukluğu ve Gençliği

Tolkien henüz küçük bir çocukken, annesi Mabel ölünce kardeşi Hilary ile birlikte öksüz kalmıştı. Tolkien, anne tarafındaki akrabalarıyla annesinin mezhebinden dolayı yabancılamıştı. Çünkü onlar Protestandı ve annesi Katolik olduğu için onunla konuşmuyorlardı. Normalde, çocuğun ailesi ölünce en yakın akrabalarında kalması beklenir fakat annesi oğullarını zorla Protestan yaparlar diye onları Francis Morgan adında katolik bir papaza emanet etmişti. 

Tolkien'ın annesine ilk diyabet teşhisi konulduğunda, Mabel oğullarıyla birlikte Hillside'da papazlar için yapılmış bir kır evine taşındı. Annesinin ölümünün ardından halasıyla yaşamaya başladı ve birkaç yıl sonra da Faulkner ailesinin yanında yaşamaya başladı. Tolkien, akrabalarıyla ve arkadaşlarıyla yaşamasına rağmen, Peder Morgan onun yasal vasisiydi.

Sonunda,  16 yaşında genç bir delikanlı olan Tolkien, kaldığı evde genç bir kızla tanıştı ve ona aşık oldu. İsmi Edith ve 19 yaşındaydı. Birbirlerine aşıktılar. Ama ne yazık ki, Tolkien’ın yasal vasisi bu ilişkiyi uygunsuz olarak gördü ve 21 yaşına kadar onu görmemesi için söz verdirdi. Üniversiteye gitmek istese bile, pek bir seçeneği yoktu. Hangi okula gideceğini ve kaç para harcanacağına, Peder Morgan karar verecekti. Genç Tolkien için bu başa çıkılabilir bir şey değildi. Hayatınızın aşkıyla 5 yıl konuşmamak zorunda olduğunuzu hayal edin ve tekrar döndüğünüzde ne olacağını. Neyse ki, Tolkien için işler yolundaydı. Döndüğünde hayatının aşkı Edith’le evlendi ve çok sevdiği dört tane çocuğu oldu.

3. C.S Lewis ile Anlaşmazlık

Çoğu insan J.R.R Tolkien ve C.S. Lewis’in iyi arkadaş olduğunu bilir. Tolkien Oxford’da ders veren bir profesördü ve C.S Lewis’i bu yolda teşvik etti ama o, Tolkien kadar başarılı olamadı. İkili edebiyat ve teoloji hakkında sık sık fikir alışverişi yaparlardı. Birbirlerine o kadar yakınlardı ki, Lewis hayranları tarafından hediye olarak gönderilen yiyecekleri, Tolkien ailesiyle paylaşmaktan mutluluk duyardı.

Daha önce bahsettiğimiz gibi, Tolkien alegoriden(kinayeden) hiç hazzetmezdi. Maalesef, Lewis’in romanları tam tersi, alegorik olduğu için ikilinin arası açıldı. Lewis Hristiyan alegorisini seviyor ve fantezi hikayelerinde bolca yer veriyordu. Tolkien’ın alegoriden hazzetmemesinin sebebi, karakteri üç boyutlu doğasından çıkarması veya konuyu asıl mesajı içeren temadan koparması değildi. Sadece Lewis’in bu konuda yetenekli olmadığını düşünüyordu. Koyu bir katolik olan Tolkien, düzgün dini otoritelerin, yine düzgün dini mesajları iletmesi gerektiğini savunmuştur. Diğer yandan, Lewis Anglikan kilisesine bağlıydı ve vereceği mesajlarla insanları yakalaması fikrine çok uygundu. İkili daima arkadaş kaldılar ama bu görüş farklılığı aralarını açtı ve bir daha çözemediler.

2. Tom Bombadil

Tom Bombadil şüphesiz Tolkien’ın Yüzüklerin Efendisi için yarattığı tüm karakterler arasında en ilginç ve gizemli olanı. Bazı okurlar, Bombadil’in romana uygunsuz olduğunu düşünüyorlar.

Peter Jackson da öyle düşündü ve karakteri film serisinden çıkarttı. Bu olay bazı hayranları kızdırdı. Her ne kadar tuhaf bir karakter olsa da, Tolkien evreninde sevilen bir parça olarak görüyorlardı.Tom Bombadil’in bu denli uygunsuz olarak görülmesinin sırrı, Yüzüklerin Efendisi için yaratılmamış bir karakter olmasından geliyordu. Tolkien aynı zamanda Çocuk Edebiyatı alanında da büyük işler yapmıştı. Belki Yüzüklerin Efendisi fikri aklında yokken, Tom Bombadil hakkında çocuk hikayeleri yazmıştı.

Tolkien, Tom Bombadil karakterini o kadar sevmişti ki, Hobbit yerine sadece Bombadil üzerine hikayeler yazmayı düşünüyordu. Çünkü Bombadil, Tolkien’e inanılmaz önemli bir şeyi hatırlatıyordu. Genç bir delikanlıyken, savaşın acılarını, yıkımını ilk elden görmüştü. Bombadil, Tolkien’ın şehirler yerine kırsalları tercih ettiği, herkesin barış ve huzur içinde yaşadığı, savaşlardan uzak bir dünya hayalinin kişileştirilmesiydi.

1. Tolkien ve Arabalar

Tolkien’ın ilk günlerine dönecek olursak, arabalar yeni çıkmıştı ve bugünkü kadar yaygın değildi. Ancak, yeni teknoloji olmasına rağmen, Tolkien bir denemeye karar verdi. Bir aile seyahatinde, Old Jo denilen bu arabanın iki lastiği birden patladı ve Tolkien biraz hasara neden olacak şekilde duvara tosladı.

Ama ne yazık ki, Tolkien’ın iyi bir şoför olmadığı biliniyor. Aslına bakarsanız, anlatılan hikayelere göre, tam bir trafik canavarı olduğu söyleniyor. Sıkışık bir trafik olduğunda, arabasını tam gaz ileri sürdüğü, yanından geçtiği polislere “Ceza yazarsanız, dağılırlar!” deyip, neşeli bir şekilde yoluna gittiği anlatılıyor.