- Ekranlara ‘Börü’ ile döndünüz. Senaryoyu ilk okuduğunuzda ne düşündünüz?

Hikayeyi okurken gerçekten ilk düşündüğüm şey “Çekmesi zor olacak” oldu. Çünkü sinema filmi tadında çekme iddasıyla yola çıktığımız işin aksiyonları o kadar çok ve zorlayıcı ki film olunca tamam da dizi olunca “Nasıl olacak?” sorusu gelmedi değil aklıma.

- Polis Özel Hareketı’ndaki tek kadın olan Asena’ya hayat veriyorsunuz. Asena nasıl bir kadın?

Asena ilk akla gelen o klişe erkekleşmiş kadınlardan değil. Tam tersi, gücünü kadınsal detaycılığından ve inatçılığından alıyor. O da diğer ekip üyeleri gibi geçmişinde büyük acılar yaşamış, neticesinde de giderek suskunlaşmış ve ketumlaşmış. Ne hissedip düşündüğü kolay kolay tahmin edilemiyor.

- Alper Çağlar ile daha önce de projeleriniz oldu, sizin için bir röportajında “Ülkemizdeki en nitelikli kadın oyuncu” dedi. Alper Çağlar ile çalışmak nasıl?

Alper’in başarısı aşırı detaycı olmasından ve inandığı şeyin sonuna kadar arkasında durmasından geliyor. Çalışması zor ama kontrolü bırakıp ona teslim olursan bir o kadar da kolay biri.

- ‘Börü’ serisi 60 dakikalık süresi ve 6 bölümlük bir kurgudan oluşmasıyla dizi sektöründe yenilikçi işler için bir örnek olur mu?

Daha kısa süreli, ama sahneleri dolu dolu, anlamsız uzun bakışmaların olmadığı, daha gerçekçi bir iş herkesin hayali. İnşallah yeni bir kapı açmış oluruz ve devamı gelir.

- Bir süredir televizyon ekranına uzak kaldınız, bunun sebebi proje seçimindeki kriterler mi?

Evet. Gerçekten hikayesini merak ettiğim ve karakterini çok sevdiğim farklı işlerde bulunmaya çalışıyorum. Şanslıyım ki bu seçicilik bana hep artı olarak geri dönüyor.

- Aynı zamanda yazarı da olduğunuz ‘Patates’ adlı tiyatro oyununa da Orçun İğnemli ile birlikte devam ediyorsunuz.

Daha önce sinema için yazım çalışmalarım olmuştu ama hiç tiyatro oyunu yazmamıştım. Benim için de oldukça yeni bir deneyim oldu. Sonuçta çıkan iş tam da istediğim gibi oldu.

EMEK VERİN ÇOK SEVİN!

Yeni oyuncu adaylara neler önerirsiniz?

Her meslek gibi bu meslek de emek harcamayı, donanımını arttırmayı ve sebat etmeyi gerektiriyor ama hepsinden önemlisi çok ama çok sevmeyi. Bir de onlara şunu söylemek isterim; lütfen unutmayın her biriniz bir tanecik ve çok özelsiniz. Kimseye benzemeye çalışmayın ve lütfen sizi siz yapan özelliklerinizden vazgeçmeyin. Tam tersi o özellikler sayesinde yükseleceksiniz.