Siz bana bakmayın, ben acayip bir anneyim...  İkizler doğana kadar bana ‘’Anne’’ diyecekleri o büyülü anın hayalini kurdum. Bir türlü demediler.... Hem geç konuştular, hem de kendi aralarında bir dilleri olduğu için bir türlü ‘’Anne’’ diyemediler. Envai çeşit isim taktılar bana ama     o anne bir türlü çıkmadı... Nasıl karalar bağladım anlatamam.
Sonunda bir gün hiç unutmuyorum bahçedeyiz, oğlum “Anne’’     deyiverdi, kulaklarıma inanamadım, tepki vermedim, dönüp bakmadım bile, tekrar söylesin diye... Söyledi, tekrar tekrar. Sonra kızım da         peşine takıldı.
O gün yer, gök bütün dünya anne olmuştu benim için... Dans ettiğimi hatırlıyorum     yemek yaparken...

Günlerden bir gün...
Aradan yıllar geçti.. Öyle uzun değil canım 5 - 6 yıl... arabadayız... Nasıl yoğun nasıl sıkıntılı bir gün! Murphy kanunları işlemiş. Her şey ama her şey ters gitmiş... O kadar çok çözülmesi gereken sorun, o kadar halletmem gereken iş vardı ki... Üstelik okula da geç kalmıştık ve arka koltuktaki ikili sürekli anne diye başlayan cümleler kuruyor, sorular soruyordu....
“Anne şunu yapabilir miyim?” “Anne bunu gördün mü?” “Anne Kuzey beni kızdırdı...” “Anne Lal bana küstü...”  “Of Anne hiç  dinlemiyorsun!...”
‘’Yeter!’’ diye bağırdığımı hatırlıyorum. ‘’Bana anne demeyin artık!’’ Kısa bir sessizlik oldu... Buz kesti sanki araba... İkizler şaşırdı, ben söylediğimden utandım derken oğlum şöyle dedi:     ‘’Ne diyeceğiz sana?’’ Bir andan patladık, üçümüzde... Nasıl     gülüyoruz ama...
Oğlum şimdilerde, ara sıra diyor ki kızkardeşine, “Bizimki yine sinirli, anne demeyelim...’’ İkisi de gülüp dalgalarını geçiyorlar...
Dedim ya ben acayip bir anneyim... Bazen elimdekinin kıymetini bilmiyorum, bilemiyorum ama çabalıyorum, inanın, gerçekten çok çabalıyorum...
İlk aşk gibi...
Yeni doğum yapmıştım.... Bir arkadaşım “Beni çok duygulandıran bir sözü seninle paylaşmak istiyorum’’ dedi ve hayatım o günden sonra eskisi gibi olmadı... Gülmeyin, doğru söylüyorum...
Şöyle durdu, gözlerimin içine baktı ve “Sen diyeceksin ki çocuklarına” dedi: “Sana yürümeyi öğretiyorum benden uzaklaşasın diye...’’
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, anneyim diyenin bu cümleden etkilenmemesi, içinin sızlamaması hatta gözyaşlarına boğulmaması mümkün mü? Tamam lohusa durumu da etkiliydi, ama yine de çarptı beni bu laf... Öylesine çarptı ki, hayatımın dersini de verdi... Çocuklar bizim değil, öylesine değil ki, onlara bizlerden uzaklaşmaları için hayatı öğretiyoruz.
Kendi başlarına ayakta durabilmeleri, birey olamaları için çırpınıyoruz, sonra da geri çekiliyoruz... Ama tüm o geri çekilme, arka planda durma aşamalarında hangi yaşta olursa olsunlar anne diye seslenecekleri o anı bekliyoruz, karnımızda Ağrılar... Ve sesleniyorlar... Ağrı uçuşan kelebeklere dönüşüyor. Yüzlercesi aynı anda havalanıyor sanki, belli belirsiz bir heyecan, tarifsiz bir mutluluk hissi...
İlk aşk gibi...     Asla bitmeyen, gün geçtikçe keyfi de acısı da ağırlaşan büyük     bir aşk üstelik.
Uzun lafın kısası bugünün tek hediyesi o sihirli sesleniş... Söylemek de işittikten sonra anlam kazandı, inanın... Annem  daha kıymetli! Bütün anneleri buradan sımsıcak  kucaklıyorum...

Balçiçek İlter Kimdir?
Bu yazıyı Twitleyin Bu yazıyı Twitleyin Bu yazıyı Twitleyin
Habertürk Gazetesi yazarı Balçiçek İlter, eski soyadıyla hatırlayanlar için Balçiçek Pamir, 16 Haziran 1973 Bursa doğumlu. Yazar bir büyükbabanın ( Şahap Sıtkı İlter) ve babaannenin elinde büyüdüğü için küçük yaşlardan itibaren yazı dünyasının dev isimlerinin arasında geçmiş çocukluğu...

Liseyi Dame de Sion Fransız Lisesi'nde okuyup, ODTÜ'nün Psikoloji Bölümü'nden mezun olan İlter, Fransız okulunda okumanın verdiği başarıyla, küçük yaşına rağmen Cosmopolitan Dergisi için çeviri yaparak meslek hayatına ilk adımı attı. Daha sonra Aktüel Dergisi'nde çalıştı.

Habertürk Tv'de program yapan İlter, aynı zamanda Habertürk Gazetesi'nde yazarlık yapmakta.