Kahramanmaraşlı İşadamı Abdulkadir Kurtul tarafından Diyarbalır'a yapılan 100 milyonluk yatırımı yerinde görmek için Diyarbakır'a giden Sabah Gazetesi Kahramanmaraş Temsilcisi Sırrıberk Aslan intibalarını yazdı. Arslan'ın Sabah Gazetesi'nde yayınlanan yazısını aynen yayınlıyoruz.

İçinde bulunduğumuz kış mevsiminin güneşli geçtiğimiz pazar gününü en içten duygularımla ifade edeyim ki bu ülkenin en güzel kentlerinden biri olan Amed'de (Diyarbakır) geçirdim. Çok açık yüreklilikle ve gönül rahatlığı ile ifade ediyorum. 

Sıra sıra yükselmiş yüksek katlı ve bir o kadar modern yapılar, içlerinde aquaparklar, birden fazla açık yüzme havuzlarının bulunduğu siteleri bir kenara bırakın, caddeleri alt ve üst geçitleriyle modern bir şehir olan Diyarbakır'ın bir bulvarı Kahramanmaraş'ın şehircilik anlamında toplamına değer. Yaşayanları kadar dışarıdan gelenlerin insan olduğunu hatırlatır mekânları, kimse alınıp yadırgamasın ama İstanbul'un Bebek'i ve Etiler'ine eşdeğer durumda. Biz batıda yaşayanlara bugüne kadar adeta 'öcü' gibi gösterilen güzelim Diyarbakır. 

Kulağı çınlasın Kahramanmaraş'ın 8 yıllık geri kalmışlık kaderine yazılan Mustafa Poyraz, Osman Baydemir'in milyonda bir dünya görüşüne sahip olsaydı bugün eminim ki benim gibi on binlerce Kahramanmaraşlı 'Ahhh Ahhh'diyerek iç çekmezdi. Bu kötü kaderine lanet okumazdı. Anladım ki şehrin adının önünde 'büyük' ya da 'küçük' yazıp yazmamasının bir anlamı yok. Önemli olan büyük kafalı değil akıllı olmakmış.

Şimdiki Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde başlattığı çözümle birlikte yürüyen barış sürecinde, onun çağrısına kulak vererek Diyarbakır OSB'ye, bırakın kentin en büyük yatırımı olmasını, kapasite ve modern makine parkıyla Türkiye'nin sayılı tesislerinden birini kuran İSKUR Tekstil Enerji A.Ş. Başkanı A.Kadir Kurtul'un tesisini daha nizamiyeden görünce insan olup da göğsü kabarmayan olmaz herhalde. Allah devletimize ve işadamlarımıza zeval vermesin. İşadamlarının sağladığı istihdamın getirdiği huzuru ve barışı dünyanın orduları birleşse sağlayamaz. Karnı aç olan insanın kaybedecek bir şeyi olmaz. Karnını doyuracak işi bulup akşam sıcak aşını ve koynuna alacağı eşini bulan birini de hiç kimse bir yerlere çekemez. Çünkü bilir ki sürükleneceği yer ilk önce kendi huzur ve mutluluğunu bozar.

Kahramanmaraş'a dönüşe hazırlandığımız saatlerde servislerden inen yüzlerce erkeği, kızı Diyarbakırlı gençlerin vardiyayı teslim almak için İSKUR'un nizamiyesinden girip çalışma alanlarına giden yaklaşık 1 kilometrelik yolda yürürken sosyal güvenceli daimi bir iş bulmaktan duydukları mutluluğu her işçinin gözlerinden çok rahatlıkla okudum. Benim kendilerini izlediğimi gören Diyarbakırlı kardeşlerimin kimi Evarbaş (İyi akşamlar) kimi Rojbaş (İyi günler) diyerek yanımdan geçip giderken verdiğim Mandi Rebin Heval(Kolay gelsin arkadaş) karşılığıyla yüzlerindeki tebessümden kafalarındaki düne kadar'Geçim sıkıntısı' problemiyle gelen birçok belirsizliğin kaynağı olan sorumsuz davranma alışkanlıklarını çoktaaan terk ettiklerine şahit oldum. Ekmek varsa, huzur var. Eş varsa mutluluk var. İyi cumalar olsun”¦